ANKARA (AA) - TBMM Başkanı Bülent Arınç, Türkiye ne zaman ayağa kalkmaya, ne zaman halkın iradesi tam olarak parlamentoya yansımaya başlasa, bundan şikayet edenler ve üzülenler olduğunu esefle gördüklerini belirterek, "Bir takım kuru gürültüler, şunun, bunun sözleri, şurada, burada yüksek sesle konuşulan bir takım şeyler, bunlar, toplumun huzurunu bozmak için yapılıyor" dedi.
Müstakil Sanayici ve iş adamları Derneği Ankara Şube'si'nin iftar yemeğine katılan TBMM Başkanı Bülent Arınç, toplumun huzurunu bozmak için, Türkiye'de mevcut istikrarın bozulması, yeniden bazı güç odaklarının egemen olması için bazı şeyler yapılıyorsa burada dikkat edilmesi gereken iki nokta bulunduğunu belirterek şunları söyledi:
"Biz 70 milyonluk büyük bir kitleyiz. Tarihin en büyük medeniyetlerine sahibiz. Bu topraklar üzerinde de en az bin yıldan beri mevcuduz. Tarihimiz, coğrafyamız, kültürümüz, jeopolitik konumumuz bizi çok önemli kılıyor. Türkiye bu şartların içerisinde büyük devlet olmaya mecburdur. Bizi büyük devlet olmaktan öteye götürüp bir hasta adam psikolojisiyle her zaman kendi içerisinde kavgalı, küçülmüş, içine kapanmış bir devlet olmaya götürmeyi çok seven, bundan çok memnuniyet duyan bazı kişiler, bazı kurumlar, bazı odaklar olabilir. Onları iki konuda tasnif etmek mümkün. Bir tanesi halkını beğenmeyen, halkının değerlerine sahip olmayan, halkına tepeden bakan, halkını bir sürü, kendisini de onların başında sahip olarak görmek isteyen, (Ben ne dersem, o olacak), (Ben ne söylersem o konuşulacak), (Ben ne giyersem o giyilecek), (Benim dediklerimin dışında hiç kimse başka bir hayat tarzı süremeyecek). Bunun düşüncesinde olan, halkına yabancılaşmış aydınlar var.
Onlar kendi milletinden, içinden çıktıkları toplumdan kendilerini çok çok yüksekte görüyorlar. Kendilerini akıllı, milleti sersem zannediyorlar. Ve milleti kendileri için güdülecek bir teba olarak görüyorlar. Onlara yön vermek, istikamet vermek istiyorlar. Onları yetersiz buluyorlar. Eğer bir tarif yapılsaydı. Herhalde halkına yabancılaşmış aydın, entelektüel veya yönetici diyebilirdik."
Dikkat edilmesi gereken ikinci konunun ise halktan ümidini kesmiş politikacılar olduğuna işaret eden Arınç, onların da sağa sola (Ne yapsam, ne etsem) diye bakındıklarını, yıllar geçmesine rağmen sandıkta başarılı olamadıklarını ve milletin kendilerine oy vermeyeceğini düşünmeye başladıklarını söyledi. Bu politikacıların halktan oy almak ve iktidar olmaktan umudunu kesmiş siyasetçiler olarak görülebileceğini anlattı.
Bugüne kadar atılan adımlarda eğer mesafe alınabilinmiş ise halkın daha özgür düşünmesi ve ifade edebilmesi için bundan sonra daha büyük mesafeler alınması gerektiğini belirten Arınç, millet iradesinin parlamentoya tam olarak yansıtılması ve bu iradenin önündeki tüm engellerin kaldırılması gerektiğini söyledi. Arınç böylece, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" sözünün yerini bulabileceğini bildirdi.