HABER

"Kurultayı toplamak zorundayız"

Deniz Baykal, parti içinde yaşanan tüzük tartışmalarını değerlendirdi:

"Kurultayı toplamak zorundayız"
Habertürk’te yayınlanan Basın Kulübü programına konuk olan CHP’nin eski Genel Başkanı Deniz Baykal, gazeteciler Mehmet Tezkan, Ali Bulaç ve Şaban Sevinç’in sorularını yanıtladı.
**İşte Baykal’ın sözlerinden satır başları:**
Türkiye’nin tarihsel dönüşümünü ve modernleşme çizgisini günahı ve sevabıyla üstlenmiş bir partidir. Gelecekte de olağanüstü sorumluluklar üstlenecek bir büyük siyasi harekettir.
Anayasa değişikliğinin geçtiği oran mutluluk verecek bir oran degil. Referandum ülkeyi ayrıştırmıştır. % 58 bir ayrışmayı ortaya koyuyor. Bunu bir meşruiyet tartışması olarak ortaya koymuyorum. Türkiye’yi bölerek bir Anayasa yapmak marifet değildir. Türkiye bütünleşmiş olduğu noktalardan ayrıştırılıyor.
**MHP'NİN HAYIR OYU DEĞERLİDİR**
MHP’lilerin bu referandumda “Hayır” oyu verebilmesi CHP’lilerin vermesinden çok daha değerlidir. O nedenle MHP’nin duruşuna saygı göstermek gerekir. Bütün siyasi liderlerin bu % 42’ye saygı göstermesi ve bu uzlaşıyı onurlandırması gerekmektedir. Önümüzdeki dönemin siyasi ortamı bu % 42 üzerinden kurmaları gerekmektedir.
**BENİM GİDİŞİMİN ARKASINDA KOMPLO VAR**
Yaşadıklarımız bir komplodur. Ve bunun bir ekip işi, tabiri caizse “çete” işi olduğu açıktır. Bu olayın siyasi şartları referanduma giderken yapılmış olması bunu gösteriyor. O dönemde bize karşı olan pekçok kişi bile işin dedikodu kısmına girmemişlerdir.
Sadece Baykal’ın gitmesi bile % 5-10 puan arttırır diyorlardı. Bu bazı çevrelerce iyi niyetle beslenen bir kanaatti. Kim gelirse alır götürür diyorlardı. Ben de bundan memnunuyet duydum çünkü benim başında olduğum bir siyasi hareketten çok, CHP’nin başarısı önemliydi.
Parti içinden kimsenin bu işe kalkışacağını yakıştıramam, elimde delil olmadan da kimseyi suçlamak istemem.
**MUHALEFET ORTAK GÜÇTÜ**
Merkez sağın çökmesiyle ortada bir inşaat ortaya çıktı ve AKP de hakim bir güç olarak ortaya çıktı. CHP güçlendiğinde MHP de güçlenir. Zayıflarsa MHP de zayıflar. Muhalefetin hissiyatının bir ortak platformda besleniyor olması halinde bu olur.
2010 Nisan’ında, yani Kurultay’dan hemen önce AKP oylarını % 38’lerden 33’lere kadar indiğini görüyorduk. CHP’nin oyu % 23’lerden % 28’lere hatta üzerine kadar çıkmıştı. O arada MHP, % 17-18’di. CHP’nin söylemi AKP’yi ciddi ölçüde tahrip ediyordu, Saadet’in altını çizmeye başlamıştım. Saadet, MHP ve CHP olarak büyüyorduk. Ne zamana kadar? Referanduma kadar..
Referandumu yanlış okumamızın sonucu olarak şu anda AKP almış başını gidiyor, CHP ve MHP’nin gerileyişi var gibi görünüyor. Böyle bir şey yok.
**CHP'NİN KLİŞELERİ ŞEHİR EFSANESİ BİLE DEĞİL**
CHP ile ilgili bazı klişeler var. Lider değişti, politika değişmedi, onlar da değişsin istiyorlar. Nisan 2010’a gelirkenki politikalarımızı bir kenara bırakarak başarılı olacağımız ihtimali bir “Şehir efsanesi bile değildir”
Laiklik sanki CHP’nin sırtında bir yük gibi gösteriliyor. Bu çok temel bir konudur. Türkiye’nin sağlıklı bir tartışmaya ihtiyaç vardır. Bu din karşıtlığı değildir. İnançlara saygı, din, ibadet özgürlüğü vardır. Bunları çatışır gibi göstermek sakıncalıdır. Türkiye bunları aştı, bunlar çocukluk hastalıklarıydı.
**ÇARŞAFA ROZET TAKARKEN HİÇ TEREDDÜT ETMEDİM**
Çarşafa rozet takma olayına gelince, ben ona nasıl takmam? Sen rozet istiyor musun? Evet... E o zaman ben nasıl hayır derim. Hiç tereddüt etmedim, hemen taktım. Kutlu Doğum Haftası’nda yaptığım konuşma için Diyanet İşleri Başkanı çok israr etti, pratik sorunlar vardı çozdük geldik.
**RESEPSİYONA GİTMEZDİM, ÇÜNKÜ**
Cumhurbaşkanı bizim yasamıza göre başka bir şey. Tarafsız olması gerekli. Genel Başkan olsam Resepsiyona gitmeyecektim. Bunu biz o zaman da söyledik. Eşinin başının örtülü olup olmaması bizim meselemiz değildir. Cumhurbaşkanı’nın kimliği bizim sorunumuzdu. AKP’nin kurucu üçlüsünden biri. Böyle Cumhurbaşkanı olmaz. Tarafsız olduğunu, Anayasa’yı içine sindirdiğini görelim dedim.
**TÜZÜK TARTIŞMASI ACI VERİCİ**
Seçimlere yedi ay kala, lider değişikliğini de yapmışken hala bu tartışmalara sürükleniyor olması acı bir olay. Tüzük tartışmaları kaygı vericidir. Parti içindeki klikleşmeler bitmişti. Maalesef son Kurultay’da büyük bir hata yapılmıştır. Yürürlüğe girmiş olan Parti Tüzüğü, hukuksuz bir oldubittiyle askıya alınmıştır. Eski bir modeldir MYK modeli. Genel Sekreterin kontrolünde. Hiçbir görev de tam yetkili ve sorumlu birisi tarafından götürülemez. Yeni tüzüğe göre 13 Genel Başkan Yardımcısı kendi ekibini kurabiliyordu, herkes kendi alanından sorumlu oluyordu.
Çok çarpıcı bir yeni ekibi Genel Başkan Yardımcılıklarına almayı hedefliyordum. Bu modeli adam gibi kullanmamız gerekiyordu. O nedenle sabredelim ve Kurultay sonrası yürürlüğe koyalım diye düşündük.
Vahim bir iş yapılmıştır. Tüzük konusunu Kemal Bey’e de söyledim. “Bu sizi çok rahatlatırdı” dedim. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın uyarısı önümüzde... Başsavcı kanunların verdiği yetkiyle uyarı gönderdi.
“O tüzük yürürlüktedir” diyor Başsavcı. Bu yazı gelince bazı arkadaşlar, altı aydır uygulanan tüzüğün batıl olduğunu farkettiler. E, ne olacak? Bu noktada parti, Kurultay’a gitmeden çözebilir miyiz arayışına girdiler.
**MAHKEME İLAMI DEĞİLDİR**
Bu yazı yargı kararı değildir. Mahkeme ilamı değildir. Bir uyarıdır. Gereğini yapın diyor. Gereği nedir? Resen infaz edilmez. Bunu yapmamız için Kurultay şarttır.
Atamalar geçersizdir, ödemeler geçersizdir. Şimdi Kurultay’la eski tüzüğü getirelim diyenler olabilir. Bana göre, Kurultay’a gidilmeli ve Parti Meclisi de yenilenmelidir. Parti’deki
**KEMAL BEY DEVAM ETMELİDİR**
Benim bir kariyer planlamam yok. Benim tercihim Genel Başkan değişiminin en etkili şekilde ve yeni tüzükle gerçekleştirilmesi. Parti içindeki dengeleri kucaklayarak, kimseyi dışlamadan, (bunların tamamen gerçekleştiğini söyleyemem)partiyi seçime götürmek. Bunun için elimden gelen desteği veririm.
**GENEL BAŞKAN VARKEN BEN YOKUM**
Genel Başkan ihtiyacı yoktur. Buna hiçbir şekilde girmem. Kemal Bey’in elinin rahatlatılması en önemli meseledir. Orada Genel Başkan olduğu sürece ona yardımcı olmak en önemli sorumluluktur. Kemal Bey devam etmelidir. Sorunlar vardır. Seçimi en iyi seçim yapmak hepimizin sorumluluğudur.
**YÜZDE 42'Yİ YÜZDE 58'E CİRO ETMEYELİM**
Laiklik önemsizdir diyerek olmaz. Sosyal devlet elbette önemlidir ama laikliğe takıldık kaldık diyerek bunu çözemezsiniz. Başbakan bile anlamaya çalışıyor...

En Çok Aranan Haberler