SPOR

Kurumsal kadar...

Dünkü gelişmelerden sonra insan, ister istemez Başkan Aysal'ı merak ediyor. Kolay mı bu coğrafyada Fatih hocaya dokunabilmek, ama başkanın hayat hikayesindeki bir olay bu riskleri daha önce de aldığını gösterdi bana.

Başkanın daha önce de pire için yorgan yakmışlığı mevcut. Türkiye'deki kariyerinin başlarında, daha Koç Holding'te çalışırken polisten haksız yere şiddet gördükten sonra aniden hadi Ahu hanım toparlan gidiyoruz deyip Belçika'ya yerleşmiş ve o zamanlar aldığı bu karar bugün kendisini Forbes Dergisi en zenginler listesine sokmuştur. Bugün milyonlarca Galatasaraylı içinden keşke polis başkanı darp etmeseydi de başkan da Belçika'ya gitmeseydi de bu coğrafyada kalsaydı da bizim efsanemize dokunmasaydı diye iç geçiriyor olabilir fakat hiç kimsenin, başkanın karar alırken ne denli kararlı, korkusuz ve hatta daha ileri gidelim umursamaz olduğu gerçeğini unutmaması gerekiyor.

Gelelim Fatih hocaya; Milan dışında çalıştırdığı tüm takımlardan ayrılırken yakmadık yorgan bırakmamış bir karakterden bahsediyoruz. Bu bilgiler ışığında bu iki büyük egonun aynı çatı altında bir ömür mutlu yaşayabileceğini düşünmek iyimserlikten öteye gitmez. Bu hikayenin özeti benim gibi milyonlarca Galatasaraylı için fillerle çimler ilişkisidir. Bu senaryodan ne çıkar ona bakmak lazım. Bu topraklarda iki şeyi futbol gönüllülerine anlatamazsınız: Koşu mesafesi ve kurumsallık...

İlki Türkiyede top oynamış en iyi futbolculardan biri olan Alex'in başını yedi, diğeri de bir Galatasaray efsanesini yuvasından uzaklaştırdı. Futbol tarihimizdeki istisnasız tüm başarılar sadece ve sadece yüksek duygu yoğunluğunun sahaya yansımasıyla gerçekleşti. Bundan sonra ne mi olur? Hoca milli olur ve ülkemizi FIFA listesinde yukarılara taşır, Galatasaray bu seneyi çöpe atar. Başkan Aysal'a gelince, ya bundan sonra gençler Ünal Aysal parkında buluşurlar ya da kendisi Yunanistan'da bir klüp satın alıp kurumsal kurumsal yönetir.

Takım
O
Av
P

En Çok Aranan Haberler