Kuş gribi (avian influenza), hayvanlarda görülen ve hemen her zaman için kanatlı hayvanlarda, daha seyrek olarak da domuzlarda ortaya çıkan, bulaşıcı, virüslerin neden olduğu bir hastalık. İleri derecede türe-özel olmasına, diğer bir deyişle yalnızca kanatlı hayvanlarda görülmesine rağmen, ender olarak aradaki engeli aşmakta ve insanlarda da görülebilmekte.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından verilen bilgiye göre, kuş gribi virüsünün kümes hayvanlarında neden olduğu, hastalık yapma yeteneği yüksek ve hastalık yapma yeteneği düşük, başlıca iki çeşit hastalık var. Bunlardan "hastalık yapma yeteneği düşük" olan şekil, genellikle yalnızca hafif semptomlara (tüylerin kabarması, yumurta sayısının azalması) yol açabilir ve kolayca fark bile edilemeyebilir. "Hastalık yapma yeteneği yüksek" olan ise çok daha ağır seyreder. Aynı kümesi paylaşan kümes hayvanları arasında hızla yayılarak çok sayıda iç organı tutan bir hastalık tablosuna neden olur; çoğu zaman 48 saat içerisinde ölümle sonuçlanan, mortalitesi neredeyse yüzde 100 olan bir kuş gribi çeşididir.
Dünya Sağlık Örgütü'nün verdiği bilgiye göre, İnfluenza A virüslerinin 16 tane H alt-tipi ve 9 tane de N alt-tipi var. Kuş gribine yalnızca H5 ve H7 alt-tiplerinin yol açtığı bilinmekte. Ancak H5 ve H7 alt-tipi olan virüslerin tümü hastalık yapma yeteneğine sahip olmadığı gibi, kümes hayvanlarında şiddetli hastalığa da yol açmıyor.
Şimdiye dek elde edilen bilgilere göre, H5 ve H7 virüsleri, kümes hayvanlarına önce hastalık yapma yeteneği düşük formda bulaşıyor, ama kümesteki popülasyonda dolaşmaya başladıklarında, genellikle birkaç ay içerisinde mutasyon (genetik değişim) geçirerek hastalık yapma yeteneği yüksek forma dönüşüyor. Kümes hayvanlarında H5 ve H7 virüslerine rastlanmasının, başlangıçtaki enfeksiyon belirtileri hafif bile olsa endişeye yol açma nedeni de bu.
GÖÇMEN KUŞLAR VİRÜSLERİNİN YAYILMASINA NEDEN OLUYOR MU?
Dünya Sağlık Örgütü tarafından verilen bilgiye göre, göçmen kuşların hastalık yapma yeteneği yüksek kuş gribinin yayılmasındaki rolü tam olarak anlaşılabilmiş değil. Yabani su kuşları, bütün İnfluenza A virüslerinin doğal rezervuarı kabul ediliyor. Bu kuşlar influenza virüslerini, görünürde herhangi bir zarara uğramaksızın, olasılıkla yüzyıllardır taşımış bulunuyor. Yabani su kuşlarının, genellikle 'hastalık yapma yeteneği düşük' formlar olmak üzere H5 ve H7 alt-tiplerini taşıdıkları bilinmekte. Göçmen kuşların H5 ve H7 virüslerini kümes hayvanlarına bulaştırabildikleri izlenimini veren ayrıntılı kanıtlar var; söz konusu 'hastalık yapma yeteneği düşük' virüsler, daha sonra kümes hayvanlarında mutasyon geçirerek patojenitesi (hastalık yapma yeteneği) yüksek forma dönüşüyor.
Önceki yıllarda göçmen kuşlarda çok ender olarak, genellikle kümes hayvanlarındaki salgın alanlarıyla çakışan uçuş yollarında ve az sayıdaki hayvanda olmak üzere patojenitesi yüksek virüsler izole edilmiş ve söz konusu bulgu uzun zaman; yabani su kuşlarının, söz konusu virüslerin taşınmasında rol oynamadığı izlenimini vermiş bulunuyor.
Son zamanlardaki olaylar ise, bazı göçmen kuşların, patojenitesi yüksek H5N1 virüsünü doğrudan yayma olasılığının söz konusu olabileceğini gösteriyor.
Dünya Sağlık Örgütü'nün verdiği bilgiye göre, günümüzde görülen ve 2003 yılı ortalarında Güneydoğu Asya'da başlayan, lokalize, patojenitesi yüksek kuş gribi salgınları, şimdiye kadar kaydedilmiş olanların en büyüğü ve en şiddetlisi. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, bu kadar çok sayıda ülkenin eşzamanlı etkilenerek çok sayıda kuşun ölümüne sahne olması, kuş gribi tarihinde şimdiye kadar görülmüş değil.
Bu salgının sorumlusu olan H5N1 virüsünün özellikle inatçı olduğu kanıtlanmış bulunuyor. Milyonlarca kanatlı hayvanın ölmüş veya itlaf edilmiş olmasına rağmen H5N1 virüsü, Endonezya'nın ve Vietnam'ın birçok bölgesinde, ayrıca Kamboçya, Çin, Tayland ve olasılıkla Lao Demokratik Halk Cumhuriyeti'nin bazı bölgelerinde endemik kabul ediliyor. H5N1 virüsü ayrıca, insan sağlığı bakımından da özel bir tehlike oluşturuyor.
Dünya Sağlık Örgütü'nün verdiği bilgiye göre, H5N1'in kümes hayvanları popülasyonlarında yaygın şekilde bulunması, insan sağlığı bakımından başlıca iki risk doğuruyor. Bu risklerden birincisi, virüsün kümes hayvanlarından insana geçerek neden olabildiği ve çok şiddetli bir hastalık tablosuyla sonuçlanan, doğrudan enfeksiyon. İnsanlara bulaşma konusundaki engeli aşabilen birkaç kuş gribi virüsü arasında insanlarda en fazla sayıda vakaya ve ölüme yol açanı, H5N1. H5N1'in neden olduğu hastalık; insanların çok büyük bölümünde yalnızca hafif solunum şikayetlerine yol açıyor, normal mevsimsel grip enfeksiyonunun aksine genellikle saldırgan bir şekilde seyrediyor ve durumları hızla ağırlaşan hastaların büyük bölümü ölüyor. Bu hastalarda, primer viral zatürreeye (kuş gribi virüsünün sebep olduğu zatürree) ve çok sayıda organın yetersizliğine sık rastlanıyor
Birincisinden daha fazla kaygı yaratan ikinci risk ise virüsün, yeterince fırsat tanındığı takdirde insanlar açısından ileri derecede enfeksiyöz bir forma değişerek insandan insana kolayca yayılması. Zira, böyle bir değişikliğin sonucu küresel kuş gribi salgını (pandemi) söz konusu.
KUŞ GRİBİ İNSANLARA NASIL GEÇİYOR?
Enfeksiyona yakalanmış kümes hayvanlarıyla ya da bu hayvanların dışkılarıyla kirlenmiş yüzeylerle ve cisimlerle doğrudan temas, kuş gribinin insanlara başlıca bulaşma yolu olarak kabul ediliyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün verdiği bilgiye göre, insanlarda bugüne kadar görülen vakaların neredeyse tümü, birçok evin kendine ait kümes hayvanlarına sahip olduğu ve bu hayvanların çoğu zaman ortalıkta serbestçe dolaştığı, kimi zaman evlere girdiği ya da çocukların oyun alanlarında gezindiği kırsal bölgelerde ve kentlerin çevresindeki yerleşim yerlerinde ortaya çıkmış bulunuyor. Enfeksiyona yakalanmış kanatlıların dışkılarında bol miktarda virüs mevcut olduğundan, bu dışkılarla ya da virüsün bulaştığı çevrelerle temas olasılığı, bu gibi koşullarda yüksek. Ayrıca, Asya ülkelerindeki birçok evde kümes hayvanları para kazanmak ve beslenmek amacıyla beslendiğinden birçok aile, kümes hayvanlarında ilk hastalık belirtileri kendini gösterdiğinde bu hayvanları ya satmakta ya da keserek yemekte ve bu, değiştirilmesi çok zor bir uygulama. Virüsle temasın en çok; kümes hayvanlarının kesilmesi, tüylerinin yolunması, parçalanması ve pişirmeye hazırlanması sırasında gerçekleştiği düşünülmekte. Gereken şekilde pişirilmiş kümes hayvanı etlerinin veya yumurtaların virüsü bulaştırdığını gösteren hiçbir kanıt yok.
Dünya Sağlık Örgütü'nün bu soruya verdiği yanıt, hayır. Şimdiki salgında hastalanan insan sayısı, hastalanan kanatlı hayvan sayısının ve özellikle evlerin bahçelerindeki kümeslerde kümes hayvanı beslenmesine eşlik eden sayısız fırsatların yanında, önemsiz kalmakta. Virüsle benzer şekilde temas eden insanlardan niçin bazılarının hastalanıp diğerlerinin hastalanmadığı, bugün için bilinmemekte.
Dünya Sağlık Örgütü'nün verdiği bilgiye göre, küresel bir salgının gerçekleşmesi için 3 faktörün bir arada bulunması gerekiyor. Yeni bir influenza virüsü alt-tipi ortaya çıkmalı, insanlarda enfeksiyona yol açarak ciddi bir hastalığa neden olmalı ve insandan insana kolayca yayılmalı. H5N1 virüsü, bu faktörlerden ilk ikisine sahip. Zira, H5N1insanlar için yeni bir virüs ve bu virüse karşı hiçbir insan bağışık değil. Görüldüğü gibi, küresel bir salgının başlaması için ihtiyaç duyulan 3 faktörden 2'si mevcut; yalnızca virüs, insandan insana etkili ve sürekli şekilde bulaşma özelliğine sahip değil. H5N1 virüsünün bu son özelliği kazanma olasılığı, insanlarda enfeksiyon geliştiği; insanlarda enfeksiyon gelişme riski ise virüs kuşlardaki varlığını koruduğu sürece mevcut olacak.
H5N1'İN KÜRESEL SALGINA NEDEN OLMAK İÇİN NE GİBİ DEĞİŞİKLİKLER GEÇİRMESİ GEREKİYOR?
Dünya Sağlık Örgütü, virüsün insandan insana bulaşabilme özelliğini kazanabilmesinin, başlıca iki mekanizma üzerinden mümkün olabileceğini bildiriyor. Bunlardan birincisi, bir insanda veya bir domuzda aynı anda insan ve kuş virüslerinin enfeksiyon yapması. Bu durumda insan ve kuş gribi virüsü arasında genetik materyal alışverişi gerçekleşebilecek. Böyle bir alışveriş gerçekleşecek olursa H5N1, insandan insana kolayca bulaşabilen bir virüs kimliğini kazanacak ve vaka sayısı birdenbire artarak hastalık hızla yayılacak.
İkinci mekanizma, çok daha yavaş gerçekleşen, adaptasyonla sonuçlanan bir genetik değişim mekanizması; virüsün insan hücrelerine bağlanabilme yeteneği, insanlarda gelişen her enfeksiyon sırasında gittikçe artıyor. Başlangıçta insanlarda görülen kuş gribi vakalarının küçük kümeler şeklinde artmasına yol açacak böyle bir mekanizma, insanlığa savunmaya geçebilmesi için biraz süre tanıyacaktır.
Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, küresel grip salgını riski, ciddi. H5N1 virüsünün Asya'nın büyük bölümünde mevcut olması, insanlardaki vaka sayısının gittikçe artma riskinin varlığını devam ettireceğini göstermekte. İnsanlardaki her ilave kuş gribi vakası, virüsün insandan insana bulaşma yeteneğini artırma ve küresel salgına yol açabilecek bir tipe dönüşme fırsatını verecek. Virüsün yeni bölgelerdeki kümes hayvanlarına ve yabani kuşlara bulaşmış olması, kuş gribinin daha fazla sayıda insanda görülme olasılığını güçlendirmekte. Gelişebilecek küresel bir kuş gribi salgınının ne zamanını ne de şiddetini tahmin etmek mümkün; ama küresel salgının gelecekte gelişme olasılığı artmış bulunuyor.
Dünya Sağlık Örgütü'nün bu soruya yanıtı, evet. Evcil ördekler, hastalık yapma yeteneği yüksek kuş gribi virüsünü, hiçbir hastalık belirtisi vermeksizin dışkıları ve vücut salgılarıyla büyük miktarlarda vücut dışına atabilmekte ve virüs için "sessiz" bir rezervuar işlevini görerek diğer kanatlı hayvanlara bulaşmasına süreklilik kazandırmakta. Bu durum, zaten iyice karmaşık olan virüsü kontrol altına alma çabalarını daha da zorlaştırmakta ve insanların riskli davranışlardan kaçınması yönünde şekillenen uyarıların çeşitliliğini artırmakta.
Günümüzdeki H5N1 virüslerinin, deneysel olarak enfekte edilen farelerdeki ve dağ gelinciklerindeki ölüme yol açma olasılığı, 1997'de ve 2004'ün başlarında enfeksiyon yapan aynı virüslere kıyasla daha yüksek; ortamda kalma süresi, yine aynı virüslere kıyasla daha uzun.
H5N1, konak sayısını artırmış gözükmekte ve önceden kendisine karşı dirençli kabul edilen memeli türlerini de enfekte edip öldürmekte. Virüsün, doğal rezervuarı olan yabani su kuşlarındaki davranışı değişiyor olabilir. 2005 ilkbaharında merkezi Çin'deki doğal bir rezervuarda 6 binden fazla sayıda göçmen kuşun ölmesine yol açan ve patojenisitesi yüksek H5N1 virüsünün neden olduğu salgındaki bu ölüm sayısı, beklenmedik ve olasılıkla daha önce hiç görülmedik şekilde yüksek. Daha önce göçmen kuşlarda patojenisitesi yüksek virüslerin neden olduğu, fazla miktarda ölümle sonuçlanan yalnızca iki salgın bilinmekte. Bunlardan biri 1961 yılında Güney Afrika'da, ikincisi ise 2002-2003 kışında Hong Kong'ta görülmüş bulunuyor. Söz konusu salgınlara neden olan virüsler, birincisinde H5N3, ikincisinde ise H5N1.
KÜRESEL SALGINLAR NİÇİN BU KADAR KORKUTUYOR?
Küresel grip salgınları, bütün ülkelere hızla yayılabilen salgınlar. Uluslararası yayılma bir defa başladığında bu salgınlar, virüsün öksürük ve hapşırma yoluyla çok hızlı bir şekilde yayılması nedeniyle, durdurulamaz kabul ediliyor. Virüsün bulaştığı insanların bunu, hastalığın semptomları ortaya çıkmadan önce başka insanlara da bulaştırabilmesi, uluslararası yayılma riskinin hiçbir semptomu olmayan yolcular aracılığıyla daha da artmasına yol açar.
Küresel salgına yol açan bir virüsün neden olduğu hastalığın şiddeti ve ölümlerin sayısı, büyük ölçüde değişebilir ve virüsün ortaya çıkmasından önce bilinemez. Geçmişteki küresel salgınlarda hastalananların oranı, toplam popülasyonun yüzde 25-35'i arasında değişiyor. 1957'deki küresel salgının verilerinden yola çıkılarak yapılan hesaplamalar; yeni virüsün yalnızca hafif bir hastalığa yol açtığı kabul edildiğinde bile, dünyada bu 'hafif hastalık' nedeniyle ölecek olan insan sayısının 2 milyonla 7.4 milyon arasında değişeceğini göstermekte. Virüsün şiddetli hastalığa yol açan, patojenisitesi yüksek bir virüs olduğu göz önünde tutulduğunda, beklenen ölüm sayısı kuşkusuz daha da yüksek olacaktır. İstisnai kabul edilen, 1918 tarihli küresel grip salgını, en az 40 milyon insanın ölümüyle sonuçlanmıştı. Bu küresel salgının ABD'de neden olduğu mortalite, yüzde 2.5 dolayında olmuştu.
Küresel salgınlar, tıbbi tedaviye veya hastaneye yatırılmaya ihtiyaç duyan veya bunları arzu eden insanların sayısını birdenbire çok fazla arttırır ve sağlık hizmet servislerinin hizmet verme kapasitesinin geçici olarak tamamen dolmasına yol açar. Çalışan insan sayısının azalması; taşımacılık, yasaların uygulanması ve iletişim gibi diğer temel hizmetlerin de kesintiye uğramasına neden olabilir. H5N1 gibi virüslere popülasyonun tümü duyarlı olacağından, belirli bir toplumdaki hasta sayısı çok hızlı bir şekilde artar; lokal sosyal ve ekonomik aksaklıklar geçici bir süre devam edebilir. Ancak yine bu olumsuzluklar, günümüzün birbirleriyle yakından ilişkili, birbirleriyle yakında n bağlantılı ticaret sistemlerinin etkisiyle daha da şiddetli olabilir, daha uzun sürebilir.
Küresel bir salgın sırasında şekillenecek acil durum bütün ülkelerde söz konusu olabileceğinden, doğal felaketler veya lokalize salgınlar sırasındaki uluslararası yardımlaşma, uluslararası yayılma başladığında duraklayabilir ve hükümetler ellerindeki her türlü olanağı kendi halklarının salgından korunması amacıyla kullanabilir.
Dünya Sağlık Örgütü'nün verdiği bilgiye göre, klinik grip semptomları veren hasta kümelerinin zaman ve yer bakımından yakın olarak ortaya çıktığının fark edilmesi, böyle bir gelişmenin insandan insana bulaşma gerçekleştiği izlenimini vermesi nedeniyle, küresel bir salgının gelişmekte olduğunu haber veren en önemli uyarı sinyali. H5N1 ile enfekte insanların tedavisiyle/bakımıyla uğraşan tıp personelinin de hastalanması, aynı nedenlerle insandan insana bulaşma olduğu konusunda önemli bir uyarı olabilir. Bu gibi durumlarla karşılaşıldığında, olası her vaka eksiksiz bir şekilde tetkik edilerek teşhisin doğrulanması, kaynağın belirlenmesi ve insandan insana bulaşma cereyan edip etmediğinin anlaşılması yönünde çaba harcanmalı.
Virüslerin, Dünya Sağlık Örgütü'nün özel laboratuarlarında incelenmesi; virüsteki insanları enfekte etme olasılığını işaret eden genetik ve diğer değişikliklere ışık tutarak lokal laboratuarlardaki araştırmaları destekleyebilir. Dünya Sağlık Örgütü'nün, hastalığın görüldüğü ülkelerden izole ettikleri virüsleri uluslararası araştırma düzeyde paylaşmalarını tekrar tekrar isteme nedeni de işte bu.
KÜRESEL SALGIN ÖNLENEBİLİR Mİ?
Bu sorunun yanıtını kimse kesin olarak bilmiyor. Küresel bir salgını önlemenin en iyi yolu, kuşları virüsten tamamen arındırmak; ama bunun yakın bir gelecekte mümkün olacağına dair kuşkular gittikçe artmakta. İlaç endüstrisinin bağışlarından yararlanan Dünya Sağlık Örgütü, 2006 yılı başlarında 3 milyon tedavi kürüne yetecek miktarda antiviral ilaç stoklamış olacak. Matematik modelleri temel alan yakın zamanlardaki çalışmalar, bu ilaçların küresel salgın başlangıcına yakın zamanda, insandan insana kolayca geçen bir virüsün ortaya çıkmasını önleyebileceğini ya da en azından bunun uluslararası düzeyde yayılmasını geciktirerek aşı mevcudunun arttırılması için zaman kazandırabileceği izlenimini vermekte. Şimdiye kadar hiç denenmemiş olan bu stratejinin başarısı konusundaki görüşler, küresel salgına yol açacak virüsün, önceden bilinemeyecek erken davranışlarıyla ilişkili çeşitli tahminleri temel almakta. Başarı ayrıca, ilk etkilenen bölgelerdeki izleme olanaklarının ve lojistik yeteneklerin mükemmel olmasına ve bununla birlikte, etkilenen bölgelere insanların giriş-çıkışlarının kısıtlanmasına bağlı. Dünya Sağlık Örgütü'nün elindeki hızla müdahale olanağı sağlayan antiviral ilaçların başarılı bir şekilde kullanılabilmesi için, salgından etkilenen ülkelerdeki izleme olanaklarının mükemmelleştirilmesi ve özellikle de zaman ve mekan bakımından birbirine yakın vaka kümelerini ortaya çıkarma kapasitesinin arttırılması gerekmekte.
Dünya Sağlık Örgütü, 2005 yılı Ağustos ayında bütün ülkelere, kuş gribi küresel salgını karşısında geliştirilebilecek stratejilerle ilgili öneriler göndermiş bulunuyor. Bu önerilenler; ulusal hazırlıklı olma düzeyinin güçlendirilmesine, küresel salgın yapabilecek bir virüsün ortaya çıkma fırsatının azaltılmasına, başlangıçtaki uluslararası yayılmanın geciktirilmesine ve aşı geliştirilmesinin hızlandırılmasına yönelik.
Bu soruya 'hayır' yanıtı veren Dünya Sağlık Örgütü'nün verdiği bilgilere göre, yaklaşık 2 yıl önce yapılmış olan uyarılara rağmen dünya, kendisini küresel bir salgına karşı korumak amençısından yeterince hazırlıklı değil. Dünya Sağlık Örgütü bütün ülkeleri acilen bir hazırlık planı yapmaya davet etmiş; ancak ülkelerin yalnızca yüzde 40 kadarı bu çağrıya uymuş bulunuyor. Dünya Sağlık Örgütü, ülkeleri küresel salgın başlangıcında kullanabilecekleri, yeterli antiviral ilaç stoku yapmaya da davet etmiş bulunuyor. 30 kadar ülke, bu ilaçlardan yüksek miktarlarda satın almaya çalışmakta; ama üretici firmalar, söz konusu siparişleri anında karşılayacak kapasiteye sahip değil. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, bugünkü eğilimler göz önünde tutulursa, gelişmekte olan ülkelerin hemen hiçbiri, küresel salgın sırasında aşı ve antiviral ilaç sağlayabilecek durumda değil.