10 günlük tatilimizde 3 şehir görmeye kalkıştık; Paris, Barcelona ve Amsterdam. Her ne kadar çok güzel anılarla dönsek de aklımızda gidemediğimiz müzeler, kafeler kaldı ve çok yorulduk. Ayrıca her şey planladığımız gibi gitmediği için Paris’ten Barcelona’ya geçmemiz yaklaşık 8 saatlik bir rötardan sonra gerçekleşti. Yani bir günümüz boşa gitti.
Diyeceğim o ki plan yaparken çok yer görmek için zorlamayın daha rahat programlar yapmayı deneyin.
Bavulunuzu ihtiyacınız olmayan giymeye vakit bulamayacağınız kıyafetlerle doldurmayın
Özellikle gideceğiniz yerin hava sıcaklıklarını kontrol etmek hayat kurtarıcı olabilir. Haziran ayında elbiseler ve şortlarla gittiğim Paris’te pantolon ve kazak almak zorunda kaldım ve tüm tatili aynı kıyafetlerle geçirdim.
Ne kadar iyi anlaştığınız arkadaşlarınız da olsa tatilde illa aksilikler yaşanıyor ve yaşanan aksilikler gerginliklere davetiye çıkarabiliyor.
Herkesin kafasındaki tatil anlayışı ve beklentileri farklı. Örnek vermek gerekirse ben müzeleri, sergileri gezmeyi severken eşim daha çok farklı tatlar denemeyi, deniz, doğa tatilini ya da uyumayı seviyor. Bu yüzden ben müze gezerken o da kafasına göre takılıyor böylece tatil kabusa dönmüyor.
Önceden plan yapmak güzel ama bazen o işler öyle yürümüyor. Akışına bırakmak, yeniliklere açık olmak tatilinizi beklenmedik şekilde çok daha mükemmel yapabilir.
Fiyatı çok uygun bir otel, pansiyon bulduğumuzda aşırı seviniyoruz, aman ne olacak diye atlıyoruz ama bu seçim tatilinizi tam bir işkenceye çevirebiliyor. 3 kuruş fazla olsun merkeze ya da metroya yakın olsun.
Geçtiğimiz Ağustos ayında Lecce gezisi öncesi Roma’yı da görelim dedik ama demez olaydık. Sıcaklık 40 derece kadardı ve bu havada her yerinden tarih fışkıran Roma’nın güzelliklerini görmek özellikle öğle saatlerinde imkansızdı. Yani ucuz uçak biletlerine aldanıp yanlış seçimlerine kapılmayın.