Muğla Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Tarkan, denizlerin yaban arısı olarak nitelendirilen ’kutu denizanası’nın (Chironex fleckeri) Türkiye sularına doğru yaklaştığını belirterek, "Neredeyse saydam olan bu hayvanı fark etmek çok zor. Türkiye’ye gelmesi durumunda sularımızda büyük bir tehlike yaratacaklar. Bu konuda çeşitli önlemler almalıyız" dedi.
Marmaris Çevrecileri Derneği, bir yıldır çeşitli kurum ve kuruluşlardan aldıkları desteklerle yaptıkları bilimsel araştırmaları kamuoyuyla paylaştı. Dernek Başkanı Ahmet Kutengin, kuruldukları ilk günden bu yana Marmaris’te bilimsel olarak bir çevre analizi yaptıklarını söyledi. Kutengin, Marmaris koylarında daha önceden görülen ve örtüleme çalışmasıyla önüne geçilmek istenen terörist yosun, limana yanaşan kruvaziyer gemileri ve arıtma sistemlerine kadar denize zarar verecek bütün unsurları Muğla Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’nin de yardımıyla araştırdıklarını söyledi.
Toplantıya konuşmacı olarak katılan ve yaptıkları araştırmaları Marmarisli çevrecilerle paylaşan Muğla Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Tarkan, 25 bin kilometrekarelik bir kapalı denize sahip olan Marmaris Körfezi’nin ekolojik bozulmayla karşı karşıya kaldığını belirtti. Prof. Dr. Tarkan, körfezin sadece iki açık noktası bulunduğunu, bunların da dip eğiminin körfezin içerisine doğru olması nedeniyle yeterli su sirkülasyonunun sağlanamadığını söyledi. Prof. Dr. Ahmet Tarkan, Akdeniz’in endemik bitkisi olan Posedonia çayırlarının günden güne azalmaya devam ettiğini kaydederek, "Bu bitki Akdeniz’in yerel bitkisi. Balıklara hem yuva hem de üreme alanı sağlıyorlar. Marmaris ve çevresinde günden güne azalıyor. Bu nedenle de Marmaris’in ekolojik dengesinde değişim meydana geliyor. Marmaris ve çevresinde çok ciddi projelerle deniz ekosistemi koruma altına alınmalı" diye konuştu.
DENİZLERİN YABAN ARISI TÜRKİYE KAPISINDA
Prof. Dr. Ahmet Tarkan, denizlerin yaban arısı olarak nitelendirilen, ’kutu denizanası’nın (Chironex fleckeri) Türkiye sularına doğru yaklaştığını söyledi. Dünya üzerindeki en zehirli deniz hayvanları arasında 6’ncı sırada bulunan kutu denizanasının, son zamanlarda Yunanistan’ın Mora Yarımadası’nda görüldüğü konusunda bazı açıklamalar yapıldığını belirten Prof. Dr. Tarkan "Neredeyse saydam olan bu hayvanı fark etmek çok zor. Türkiye’ye gelmesi durumunda sularımızda büyük bir tehlike yaratacaklar. Bu konuda çeşitli önlemler almalıyız" dedi.
İNSAN KAYNAKLI ATIKLAR
Muğla Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Erdem de, denizlerin insan kaynaklı kirlenmesi konusunda bilgiler verdi. Yrd. Doç. Dr. Erdem, Marmaris’ten Datça’ya kadar ticari amaçlı bir trolle yaptıkları çalışmada yaklaşık 600 kilogram insan kaynaklı atığı denizden çıkardıklarını buna karşılık sadece 40 kilogram balık yakaladıklarını söyledi. Yrd. Doç. Dr. Mustafa Erdem, "İnsan kaynaklı cam, plastik ve metal içerikli atıklar, artık denizlerimizde varlığını sürdüren ve hatta ekolojik sistemde egemen hale gelen maddeler oldu. Denizleri korumak istiyorsak öncelikle insan kaynaklı atıkları denizlerimizden uzak tutmak zorundayız" diye konuştu.
Kutu denizanası
Başta Avustralya’nın kuzey sahilleri olmak üzere denizlerin en zehirli hayvanlarından biri olarak bilinen kutu denizanası 70 insanı öldürücek kadar zehir taşır. Uzun dokunaçları bir sürü zehirli iğne ile biter. 60 dokungaça sahiptir ve her biri 5 milyara yakın yakıcı kapsül taşır. Saldırgan bir hayvan değildir. 24 adet göze sahiptir ve saniyede 150 santimetre hızla ilerler. Bu canlıdan korunmanın en iyi yolu doğrudan temasta bulunmamaktır. Normal denizanasının zehrinin 350 kat fazlasını çıkarır. Bir uzvunu kurbanına saplar ve zehri akıtır. Kutu denizanası saldırısına uğrayan bir insan birkaç dakika içinde ölebilir. Ölüm genelde kalbin durması şeklinde meydana gelir.