Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Jeoloji Mühendisliği Bölümü Genel Jeoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Bektaş, "Beklenen İstanbul depreminden önce Marmara bölgesinde Kuzey Anadolu fayının herhangi bir kolu üzerinde yıkıcı bir deprem olması hiç şaşırtıcı değildir" dedi.
Prof. Dr. Bektaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kuzey Anadolu fayının Marmara bölgesinde paralel faylar üzerinde ardışıklı deprem çiftlerini oluşturacak şekilde kırıldığını belirterek, "Doğudan batıya deprem göçü modeli Marmara’da geçerli olsaydı, son 100 yılda 1912 Mürefte, 1963 Yalova, 1999 Kocaeli depremlerinden sonra İstanbul depremi yaşanabilirdi" diye konuştu.
Kuzey Anadolu fayı üzerinde bin metre derinliğe sahip batı, orta ve doğu Marmara çukurlarını oluşturan jeolojik olayların, kabuğun önemli ölçüde zayıflamasına neden olduğunu ifade eden Prof. Dr. Bektaş, şunları söyledi:
"Bu nedenle fayın çok parçalı kırılması ve beklenen İstanbul depreminin 7.4’den küçük olması kuvvetle muhtemeldir. Kuzey Marmara’da, Kuzey Anadolu fayının geometrik olarak kuzeydoğu doğrultulu çekme gerilmesiyle, elips şeklindeki ’Griffith Kırığı’nı andırır. Bu tür kırıkların uç kısımlarındaki gerilme, orta kısımlara göre 8-9 kat daha fazladır. Fayın batı ucunda oluşmuş 1912 Mürefte depremi, doğu ucunda oluşmuş 1963 Yalova ve 1999 Kocaeli depremlerine ait kırılmaların orta Marmara’da sonlanmaları bu teoriyi destekler niteliktedir."
KUZEY ANADOLU FAYININ MARMARA’DAKİ KOLLARINA DİKKAT
Prof. Dr. Osman Bektaş, "Paralel kollar üzerinde ardışıklı oluşmuş deprem çifti teorisi ve ’Griffith Kırılma’ prensibine göre, beklenen İstanbul depreminden önce Marmara bölgesinde Kuzey Anadolu fayının herhangi bir kolu üzerinde yıkıcı bir deprem olması hiç şaşırtıcı değildir" diyerek, sözlerine şöyle devam etti: "Erzincan’dan Bolu’ya kadar tek bir kol halinde uzanan Kuzey Anadolu fayı Bolu’dan sonra tıpkı açılan parmaklar gibi Marmara’ya uzanmakta ve Marmara Denizi’ni oluşturmaktadır. Kuzey Anadolu fayının bu farklı deformasyon yapısı deprem üretmeyen, plastik ve akma özelliği olan alt kıtasal kabuktaki akmaların, üstteki deprem üretme özelliği olan üst kabuğu kırması ve parçalamasıyla açıklanabilir. Bu modele göre kuzey ve güney paralel kollar arasında stres transferi olduğundan, fayların birbirlerini tetiklemeleri ve ardışıklı deprem çifti oluşturmaları söz konusudur."
KUZEY ANADOLU FAYININ ÜRETTİĞİ FARKLI DEPREMLER
Kuzey Anadolu fayının Marmara bölgesinde doğudan farklı deprem üretme modeli (batıya göç eden deprem serisi) bulunduğunu anlatan Bektaş, "Örneğin kuzey kolda oluşan 1912 Mürefte depremi doğuya devam etmemiş, aksine deprem kuzey koldan güney kola geçerek 1935 Erdek-Biga depremlerini oluşturmuştur. Benzer şekilde 1963 Yalova depremi batıya doğru devam etmeyerek güney kolda 1964 Manyas depremi gerçekleşmiştir" dedi.
Bektaş, Kuzey Anadolu fayının kırılarak genişlediğine dikkati çekerek, şunları kaydetti: "Griffith Kırılma modeline göre, elips şeklindeki Marmara’nın uçlarındaki gerilme birikimi ve büyütmesi orta kısımlardan 8-9 kat daha fazla olmalıdır. Bu özellik son 100 yılda batı Marmara’da 1912 Mürefte, doğuda ise 1963 Yalova ve 1999 körfez depremlerine rağmen orta Marmara’da büyük deprem olmamasını açıklayabilir. Başka deyişle 1912, 1963 ve 1999 kırılmalarının orta Marmara’da sonlanmaları, Marmara’nın orta kesimindeki çekme gerilmelerinin doğusundaki ve batısındaki gerilmelere göre çok daha az olmasıyla açıklanabilir."