Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu (KPK) Eşbaşkanı Joost Lagendijk, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Deniz Baykal'a hitaben yazdığı açık mektupta Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 301'inci maddesinin değiştirilmesini istedi.
Hrant Dink'in öldürülmesinin ardından ikinci haftanın geride kaldığına işaret eden Lagendijk, basına dağıttığı "açık mektup" başlıklı yazısında, "100 binden fazla insanın katıldığı cenaze merasiminin ardından, artık harekete geçme zamanının geldiğini" kaydetti.
Herkesin üzerinde uzlaştığı konunun "Türkiye'de son 2 yılda artan saldırgan milliyetçilik ve hoşgörüsüzlük ikliminin Hrant Dink cinayetiyle öyle ya da böyle bir şekilde ilgisinin bulunması" olduğunu dile getiren Lagendijk, TCK 301'inci maddenin bu iklimi temsil eden bir sembol olduğunu ifade etti.
"Türk basının 301'inci maddenin tamamen değiştirilmesi ya da kaldırılması yönündeki birçok çağrısına ikiniz de benzer şekilde tepki verdiniz. Birçok AB ülkesinde devlet organlarına ve yönetimine iftira ve hakarete müeyyide getiren ceza kanunlarının bulunduğu doğrudur. Bunlar arasında Almanya'nın ve Avusturya'nın (ceza kanunu) metinleri en belirginleridir" diyen Lagendijk, kendi ülkesi Hollanda'da da devlet görevlilerine ya da kurumlarına hakaret edenlerin hapis cezası alabileceğine dikkat çekti.
301'inci maddenin ise Avrupa'daki benzerlerinden 2 açıdan farklı olduğunu belirten Lagendijk, "Birincisi 301'inci maddenin ilk paragrafında yer alan "Türklüğü" kelimesinin bulunmasıdır. Avrupa'da hiçbir ceza kanununda böyle bir ifade bulamazsınız. Almanlığı ya da Avusturyalılığı aşağılamak yasaklanmamıştır. Bu ülkelerde devlete hakaret yasaktır. Türkiye'de gazeteciler ve yazarlar hakkında açılan davaların artması 'Türklüğe' kelimesi nedeni iledir. Hrant Dink de bu nedenle mahkum olmuştu. Bu kelime Türk vatandaşlarının ne konuşup ne konuşamayacakları konusunda muğlaklık, farklı yorumlara açıklık ve hukuki belirsizlik yaratıyor" ifadelerine yer verdi.
"İkinci konu bu maddenin (neden konulduğunun) arkasındaki endişelerdir" diyen Lagendijk, Hollanda ve diğer Avrupa ülkelerindeki benzer yasaların kamu hizmetlerinin düzenli işletilmesi amacıyla getirildiğini, demokratik toplum açısından yönetime saygının hedeflendiğini ve kamu yararına hizmet ettiğini dile getirdi.
Bunlarla görevini yapan bir polise, devlet memuruna ya da hükümet üyelerine hakaret edilmesinin ya da tehdidin engellenmek istendiğine dikkat çeken Lagedijk, bazı Avrupa ülkelerinin ceza kanunlarındaki 301 benzeri maddelerin bu açıdan Avrupa İnsan Hakları Konvansiyonu'yla uyumlu olduğunu ifade etti.
Lagendijk, "Türkiye'de ise 301'inci maddeye dayanılarak bilinen yazarlar ve gazeteciler aleyhine açılan davaların hiçbirinde benzer bir neden göremezsiniz. Yazılan makaleler ve dile getirilen fikirler kamu yararına tehdit oluşturmuyor. Bu nedenle demokratik toplumlarda yazarlara davalar açılması zorunlu değildir" şeklinde görüş bildirdi.