TOLGA AKBABA - ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun Venezuela'da uyuyan Hizbullah hücreleri bulunduğu yönündeki açıklaması İran'ın Latin Amerika'daki varlığıyla ilgili tartışmaları gündeme getirdi.
Pompeo, 6 Şubat'ta katıldığı bir televizyon programında, Venezuela'da Hizbullah hücreleri olduğunu belirterek, "İranlılar, Venezuela halkını ve Güney Amerika'yı tehdit ediyor. ABD bu yüzden yaptırımlarını artırıyor." ifadelerini kullandı. Pompeo ayrıca Hizbullah'ın Venezuela'yı kara para aklama üssü olarak kullandığını dile getirdi.
ABD Dışişleri Bakanı'nın sözleri İran'ın Latin Amerika'daki varlığıyla ilgili tartışmaları yeniden gündeme taşıdı.
Uzmanlar, İran'ın Latin Amerika ülkeleriyle Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü'nün (OPEC) kurulmasının ardından başlayan enerji temelli yüzeysel ilişkisinin, ülkede 1979 yılında meydana gelen devrim sonrasında ekonomi temelinde bir seyir izlediğini ancak zaman zaman siyasi ve ideolojik yaklaşımlara doğru kaydığını dile getiriliyor.
Uluslararası ilişkiler uzmanı Doç. Dr. Mehmet Özkan, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, Tahran yönetiminin Latin Amerika'ya ilgisinin artmasının İran'ın Batı ve özellikle de ABD ile ilişkilerinin kötüleşmesiyle doğru orantılı olduğunu söyledi.
İran'ın bölgeyle ilk ciddi yakınlaşmasının 1999'da Hugo Chavez'in Venezuela'da iktidara gelmesiyle başladığını aktaran Özkan, 2005-2013 yıllarında İran'ın eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad döneminde ilişkilerin ileri bir seviyeye taşındığını belirtti.
Ahmedinejad'ın kıtayı 8 defa ziyaret ettiğini hatırlatan Özkan, Hasan Ruhani'nin Cumhurbaşkanı olması ve İran'ın Batı ile ilişkilerinde ilerleme kaydetmesi üzerine Latin Amerika ile ilişkilerde gerileme yaşandığını ifade etti.
Özkan, Ruhani döneminde İran'ın Latin Amerika'ya ilgi göstermediğini ve Batı'yı uluslararası siyasetinin merkezine koyduğunu savunarak, "Ruhani göreve geldiğinden beri bir kez bile Latin Amerika’ya gitmedi. İran ile Latin Amerika ilişkilerini İran-Batı ilişkisinde bir ekstra faktör olarak okumak gerekir. İran'ın kıtayla ilişkisi Latin Amerika'daki Amerika karşıtı siyaseti temsil eden solun yükselişi ve düşüşüyle doğru orantılıdır. 2016 yılından beri İran kıtada sol siyasetin dışında bir ilişki tarzı geliştirmek için yola çıkmış olsa da geçmişin etkisi büyük olup bu konuda kısa sürede başarılı olma şansını pek görmüyorum." dedi.
- "Latin Amerika artık kendisini İran'a yakın hissetmiyor"
"İran'ın Latin Amerika’da ABD'yi tehdit edebilecek düzeyde genişlediğini veya hücresel yapı kurduğunu düşünüyor musunuz?" şeklindeki soruya karşılık Özkan, şunları söyledi:
"Kısmen evet, ama genel olarak hayır. Kısmen evet, çünkü özellikle İran'ın ne yaptığını çoğu insan bilmediğinden ve İran'ın faaliyetleri hep abartıldığından en azından algı düzeyinde bir tehdit oluşturuyordu. Fakat genel anlamda bakıldığı zaman İran'ın faaliyetleri hiçbir zaman ne sistematik ne de yerel anlamda ABD çıkarlarını tehdit eden bir düzeye gelmiştir. Bunun temel sebebi İran'ın uluslararası negatif imajı dolayısıyla oluşan ‘tehlikeli İran’ söylemi dolayısıyla kıta nezdinde çok makbul olmamasıdır. Sol çevrelerde edindiği etkinlik ise abartıldığı kadar büyük değildir. Latin Amerika artık kendisini İran'a yakın hissetmiyor."
- "İran'ın Maduro'ya desteğinin sembolik olduğuna inanıyorum"
İran'dan Venezuela krizinde Devlet Başkanı Nicolas Maduro'ya gelen destek açıklamalarına atıfta bulunan Özkan, "İran'ın Maduro'ya desteğinin sembolik olduğuna inanıyorum ve hatta çok ciddi olduğundan bile emin değilim. Ahmedinejad döneminde olduğu gibi bir desteğin gelme ihtimali çok zayıf. Hatta İran, şu an itibarıyla Maduro'yu çözülmesi gereken bir sorun ve kısmen de artık İran'ın yeni oluşan Neo-Liberal Latin Amerika ülkeleriyle ilişki kurmasının önündeki bir engel olarak bile görüyor olabilir." değerlendirmesinde bulundu.
- "Latin Amerika Hizbullah'ın ilgi alanından büyük oranda çıkmıştır"
Mehmet Özkan, İran'ın ve özellikle Hizbullah'ın Latin Amerika'daki varlığıyla ilgili tartışmalara da değindi. Latin Amerika'da Hizbullah'ın varlığı ve aktifliği meselesinin genelde Washington yönetiminin Latin Amerika’da bir şeyler yapmak istediğinde gündeme geldiğini ifade eden Özkan, şöyle devam etti:
"Hizbullah 1990'larda Arjantin, Brezilya, Paraguay gibi özellikle Lübnan kökenli Arapların fazla olduğu bölgede örgütlenmişti, fakat aradan geçen yıllar sonrasında Hizbullah çok büyük destek bulamadı. Ahmedinejad'ın İran'da iktidarını kaybetmesi ve 2011 Suriye krizinden beri Latin Amerika Hizbullah'ın ilgi alanından büyük oranda çıkmıştır. Genel spekülasyonlar ve hatta Latin Amerika'ya korku yaymak isteyen bazı Neocon zihniyetli insanların delil sunmayıp sadece klişe iddiaları dillendiren yazıları dışında bu konuda ciddi bir rapor, analiz, veya delil yoktur."
Özkan, İran'ın siyasal ve sosyal olarak çekildiği kıtada İspanyolca yayın yapmak üzere kurduğu Hispan TV aracılığıyla bölgede yaşayan Müslümanlara Orta Doğu politikasını anlatmaya çalıştığını vurgulayarak, Hispan TV'nin yayın içeriğinin Şii ve siyasi propagandaya hizmet eden programlardan meydana geldiğini belirtti.
İran'ın elçilikleri üzerinden bir dönem sayıları 10'a yaklaşan kültür merkezleri aracılığıyla bölgede propaganda faaliyetleri yürüttüğünü de kaydeden Özkan, bu merkezlerin çoğunun kapandığını aktardı.
Özkan, İran'ın Latin Amerika bölgesiyle geliştirdiği ticaretin boyutu hakkında da açıklamalarda bulundu.
İran'ın bölgeyle yaklaşık 2 milyar dolar civarında bir ticarete sahip olduğunun altını çizen Özkan, bu ticaretin büyük bir kısmını Meksika ve Brezilya pazarının oluşturduğunu belirtti.