Libya'da Muammer Kaddafi'nin devrildiği 2011'de başlayan iç savaş hala sürüyor.
Birleşmiş Milletler'in (BM) siyasi çözüm çabaları da bugüne kadar başarıya ulaşmış değil.
İki farklı hükümet tarafından yönetilen ve coğrafi olarak da üçe bölünmüş durumda olan Libya'da yabancı ülkelerin de bu çatışmaya giderek daha çok müdahil olması ve farklı grupları desteklemesi çatışmaların sürmesinde önemli rol oynuyor.
Libya'nın Trablus ve Sirte gibi batısındaki şehirleri BM tarafından desteklenen ve uluslararası alanda tanınan Ulusal Mutabakat Hükümeti; doğu kesimlerini ise Tobruk merkezli General Halife Hafter'e bağlı gruplar kontrol ediyor. Libya'nın büyük oranda çöl olan güney kesimlerinin kontrolü de yerel aşiretlerin elinde.
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır, Rusya, Fransa, Katar ve İtalya da Libya'daki duruma bir şekilde dahil olan ülkeler arasında yer alıyor.
Son olarak, Türkiye de Libya'ya asker göndermeye hazırlanıyor.
Libya'da sahada etkili olan aktörler kimler ve hangi ülke, ne istiyor?
2015 yılında BM'nin arabuculuğunda varılan anlaşma çerçevesinde kurulan Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin başbakanı ve Cumhurbaşkanlığı Konseyi'nin de başkanı.
Haftar, Trablus ve Misrata bölgelerini kontrol ediyor. Buralardaki yerel milis güçlerinin yanı sıra Müslüman Kardeşler de dahil olmak üzere İslamcı örgütler ve eski Savunma Bakanı Osama el Cuveyli'ye bağlı güçlerin de desteğini alıyor.
Sarraj, aynı zamanda Türk hükümetinin de Libya'da desteklediği grubu temsil ediyor.
Türkiye, Mayıs ayında Trablus'a karşı başlatılan taarruz karşısında Sarraj yönetimine insansız hava araçları ve ekipman desteği vermeye başladı.
Sarraj, Kasım ayı sonunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İstanbul'da yaptığı görüşmenin ardından deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin bir mutabakat muhtırası imzaladı.
Geçen hafta içerisinde de Sarraj hükümeti, bir mektup yazarak Türkiye'den resmen asker talep etti.
Türkiye'nin bu desteğinin arkasında Sarraj'ı destekleyen gruplar arasında Libya'da Müslüman Kardeşler'in de olması ve bu gruba yakın bir isim olmasının etkili olduğunu söyleyenler de mevcut.
Libya'nın üçte ikisi General Halife Hafter'e bağlı Libya Ulusal Ordusu'nun kontrolü altında bulunuyor.
General Halife Hafter özellikle 2014'ten bu yana güçlendi ve ülkenin stratejik yerlerini ele geçirmeye başladı.
Hafter, Türkiye ve Katar'ı Libya'da İslami bir yönetim kurmaya çalışmakla suçluyor. Temmuz ayında Hafter'e bağlı güçler, altı Türk denizciyi rehin aldı ve daha sonra serbest bıraktı.
Hafter, özellikle 2019 yılında İslamcı gruplara yönelik operasyonlarını yoğunlaştırdı ve Mayıs ayında da Trablus'a karşı taarruza geçti.
Mısır, Suudi Arabistan ve BAE'nin askeri desteğini aldığı biliniyor. Hatta Mısır ve BAE'nin Libya Ulusal Ordusu'na destek vermek amacıyla hava operasyonları düzenlediği de belirtiliyor.
Türkiye
Türkiye, 2011 yılında iç savaşın başlangıcından bu yana Libya'da aktif ülkeler arasında yer alıyor.
Önce Muammer Kaddafi'ye karşı mücadele eden ve Bingazi'de yoğunlaşan silahlı grupları destekleyen Türkiye, Libya'da iki farklı hükümetin ortaya çıkmasının ardından Sarraj'a destek verdi.
Türkiye'nin özellikle Hafter'in operasyonlarının yoğunlaştığı dönemde insansız hava araçlarıyla (İHA) Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne bağlı güçlere destek verdiği bildiriliyor.
Ayrıca, silah ve özel harekatçıların da Libya'ya gönderildiği iddia ediliyor.
Türkiye, Kasım ayında Sarraj hükümeti ile deniz yetki alanları ve güvenlik alanında bir işbirliği anlaşması imzaladı.
Türkiye'nin özellikle Doğu Akdeniz'de doğalgaz arama faaliyetlerle başlayan yeni mücadele alanında elini güçlendirmesi için Sarraj'ın iktidarda kalması ve yapılan anlaşmanın uygulanması gerekiyor.
Mısır da Hafter'i destekleyen ülkeler arasında başı çekiyor.
Libya iç savaşının ilk yıllarında doğudaki silahlı grupların liderliğini yapan Hafter'in ülkenin doğu komşusu Mısır ile işbirliğinin bu dönemlerde başladığı belirtiliyor.
Mısır, özellikle 2013 yılındaki askeri darbeden bu yana Müslüman Kardeşler başta olmak üzere radikal olduğunu düşündüğü İslamcı grupları ciddi bir güvenlik tehdidi olarak görüyor.
Mısır hükümeti, ülke sınırları içerisinde İslamcılara karşı yoğun operasyonlar düzenlerken, Libya'daki Sarraj yönetiminin de bu grupları desteklediğini düşünüyor.
Mısır'ın ayrıca Libya'ya yönelik çok ciddi ekonomik çıkarları da bulunuyor. 1991 yılındaki Körfez Savaşı'ndan bu yana Libya'dan aldığı ucuz petrol uygulamasının anlaşmasının ülkenin istikrara kavuşmasının ardından da devam ettirmek istiyor.
Ayrıca, savaşın sona erip Libya'nın yeniden yapılandırılmasında Mısır, kendi şirket ve işçilerinin de rol almasını umuyor.
Libya'da son yıllarda giderek etkili olan ülkelerden birisi de BAE.
Geçtiğimiz yıllarda, BAE, Hafter ile Sarraj arasında siyasi bir çözüm bulunması için yürütülen müzakerelere evsahipliği yaptı.
Sarraj'ın Hafter'in ülkenin lideri olmasını kabul etmemesi üzerine bu görüşmeler başarısız oldu ve Hafter Mayıs ayında Trablus'a karşı taarruza başladı.
Ayrıca Hafter'i destekleyen geleneksel ve sosyal medya mecralarının finansmanının da BAE'den geldiği yönünde iddialar da bulunuyor.
BAE, radikal İslam'la küresel çapta mücadele etme amacının bir parçası olarak Hafter'in desteklenmesi gerektiğini savunuyor.
Uzunca bir süre her iki grupla da temasını korudu. Ancak son dönemde Rusya'nın desteğinin Hafter'e bağlı gruplara doğru kaymaya başladığı görülüyor.
Özellikle 2019 yılıyla birlikte Rusya ile Hafter arasındaki görüşmeler de yoğunlaştı.
Son dönemde Rusya'da özel bir güvenlik şirketi olan Wagner Group'un Libya'ya savaşçı yolladığı yönündeki iddialar da artmaya başladı.
Rusya bu iddiaları yalanlıyor.
Rusya'nın Libya'daki öncelikleri arasında Kaddafi döneminde yapılmış enerji anlaşmalarını devam ettirecek, istikrarlı bir yönetim kurulması var.
Ayrıca, Suriye'deki iç savaşın sona yaklaştığı bir dönemde Libya'da kendisine yakın bir yönetimin göreve gelmesi, Rusya'nın Akdeniz'deki varlığını da güçlendirecek bir gelişme olarak gösteriliyor.
Libya'da NATO'nun hava operasyonları ve uçuşa yasak bölge ilan edilmesiyle Kaddafi'nin devrilmesinde önemli rol oynayan ABD, son dönemde yaşananlar karşısında net bir tutum takınmış değil.
ABD, Hafter ile doğrudan temas kuruyor. 20 yıl ABD'de yaşayan ve ABD vatandaşı olan Hafter'in CIA ile geçmişte bağlantısı olduğu yönünde de ortaya atılan iddialar var.
Hafter, Trablus'a yönelik taarruzu başlattığında dönemin ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ile telefonda bir görüşme yaptı.
ABD basını bu görüşmede Amerikan yönetiminin Hafter'e operasyon için yeşil ışık yaktığını bildirmişti.
ABD daha sonra Hafter'in Libya'daki çatışmalardan sorumlu olacağına dair bir karar taslağının BM Güvenlik Konseyi'ne sunulmasına engel oldu.
İtalya, Libya'ya coğrafi yakınlığından dolayı buradaki gelişmeleri en yakından takip eden Avrupa ülkelerinden birisi.
Libya, Akdeniz'i geçerek İtalya üzerinden Avrupa'ya ulaşmak isteyen mültecilerin Afrika'daki en önemli çıkış noktalarından birini oluşturuyor.
İtalya'nın mülteci akınını durdurmak için Ulusal Mutabakat Hükümeti ile birlikte çalıştığı ve destek verdiği belirtiliyor.
Geçen yıl Libya'da tansiyonun yeniden yükselmesinin ardından İtalyan yetkililer de devreye girerek, müzakereler yürütmüştü.
Fransa ile Libya'da etkili bir diğer Avrupa ülkesi İtalya'nın çıkarları pek örtüşmüyor.
Fransa'nın Kuzey Afrika'daki en temel önceliğini radikal İslam ve bunun dolaylı olarak Avrupa'da yaratabileceği tehditleri kontrol altına almak.
Bu nedenle Fransa zaman zaman Çad sınırındaki radikal İslamcı gruplara yönelik hava operasyonu düzenliyor.
Fransa, Libya'da doğrudan herhangi bir taraf tutmasa da Hafter'e karşı mücadele eden bazı radikal gruplara yönelik hava operasyonları da Hafter'in sahadaki ilerlemesine yardımcı oluyor.