Eski Yunan’dan günümüze kadar değerini taşıyan lirik şiir yoğun duygular barındırır. Çoşkun ve ilhamla dolu anlamına gelen lirik sözcüğü Fransızca kökenli bir kelimedir. Eski Yunan edebiyatında lir isimli kirişli bir çalgı eşliğinde söylenen lirik şiir de adını, kaynağı mitolojik çağlara dayanan lir isimli bu çalgıdan aldığı söylenir. Genellikle kişisel duyguları konu alan lirik şiir, özellikle insanın iç dünyasına hitap etmesiyle edebiyatımızda vazgeçilmez bir yer edinmiştir.
Tarihi Eski Yunan edebiyatına dayanan ve edebiyatımızda da oldukça önemli bir yeri ola lirik şiir, şairinin kişisel duygularını yansıtan şiirlerdir. Şairinin iç dünyasından izler taşıyan bu şiirler bir şiir akımı olan lirizmle kaleme alınır. Lirik şiirin “Yunanlarda lir eşliğinde okunan şiir, ditiramp” ve “ coşkun ve ateşli bir anlatımı olan, toplumun ortak veya şairin kişisel duygularını yansıtan şiir; ditiramp” olmak üzere iki farklı anlamı vardır.
Şairlerinin iç dünyasını çoşkulu ve ateşli bir şekilde yansıtan lirik şiir, Eski Yunan edebiyatında lir eşliğinde söylenen şiirlerdir. Aşk, ayrılık, özlem, ölüm, hüzün, sevinç gibi bireysel ve duygusal konuları işleyen lirik şiirler sanat bakımından oldukça yoğundur. Şairinin duygularını, düşüncelerini, deneyimlerini ve içsel dünyasını yansıtan bu şiirler, okuruyla arasında duygusal bir bağ kurar. Şairinin iç dünyasını paylaşma amacıyla kaleme alınan bu şiirlerde duygu; ritim, ses ve imgelerle zenginleştirilir ve şiirin duygusal etkisini artırır. Lirik şiir özellikleri şu şekildedir:
Dağda dolaşırken yakma kandili,
Fersiz gözlerimi dağlama gurbet!
Ne söylemez, akan suların dili,
Sessizlik içinde çağlama gurbet!
Titrek parmağınla tutup tığını.
Alnıma işleme kırışığını
Duvarda, emerek mum ışığını,
Bir veremli rengi bağlama gurbet
Gül büyütenlere mahsus hevesle,
Renk dertlerimi gözümde besle!
Yalnız, annem gibi, o ılık sesle,
İçimde dövünüp ağlama gurbet!..
Aşkın aldı benden beni
Bana seni gerek seni
Ben yanarım dün ü günü
Bana seni gerek seni
Ne varlığa sevinirim
Ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum
Bana seni gerek seni
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Göz yaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.
Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su
Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su
(Ey göz! Gönlümdeki (içimdeki) ateşlere göz yaşımdan
su saçma ki, bu kadar (çok) tutuşan ateşlere su fayda
vermez.)