Amerika'da, Plainfield East Lisesi'nde öğrenim gören 16 yaşındaki öğrenci kızın, çektiği çıplak fotoğrafını okuldaki başka bir erkek öğrenciye göndermesiyle başlayan çılgınlık, neredeyse okuldaki tüm öğrencilerin cep telefonlarına ulaştı.
Adeta bir virüs gibi tüm kampüse yayılan fotoğraf, okul yönetiminin polise haber vermesiyle en büyük "sexting" (cinsel içerikli fotoğrafla mesajlaşma) soruşturmasına dönüştü.
Fotoğrafın yayılma hızı, onu ilk yollayan öğrencilere sadece bir hafta içerisinde başka öğrenciler tarafından aynı fotoğrafın tekrar gönderilmesiyle ortaya çıktı.
Sözkonusu fotoğrafı başkalarına iletmek ve onu saklamak çocuk pornografisi suçuna girmekle beraber, yetkililer durumun sadece çocukça bir suç kategorisinde değerlendirileceğini açıkladı.
Yapılan bir araştırmaya göre, 12 ila 17 arasındaki çocukların %4'ü çevrelerine kendilerinin çıplak ya da yarı çıplak fotoğraflarını gönderiyor. Bu gruptaki çocukların %15'i de bu tür fotoğraflar aldığını söylüyor.
Plainfield Lisesi'nde öğrenim gören 1.300 öğrenciden kaçına bu fotoğrafın geldiği kesin olmamakla birlikte, polisin açıklamasına göre yüzlerle sayılabilecek bir rakam sözkonusu.
Olayla ilgili el konulan dokuz telefondan ikisinde sözkonusu fotoğrafa rastlanırken, olayın başlangıcında kızın çıplak fotoğrafını gönderdiği erkek öğrencinin bunu dört arkadaşına iletmesiyle yayılmaya başladığı anlaşıldı.
ABD'de, bebeğinin erkek doğmamasına sinirlenen baba, önce 3 aylık kızını sonra da eşini öldürdü.
Washington eyaletinin Seattle kentinde yaşayan 29 yaşındaki Daniel Hicks'in, hamile olan 28 yaşındaki eşi Jennifer Morgan'a kız doğması halinde bebeği reddedeceğini söylediği ve küçük bebeği doğduktan sonra eşine olan öfkesinin dinmediği kaydedildi.
Polisin yaptığı açıklamada, muhtemelen yaşanan bir tartışmanın ardından Hicks'in önce üç aylık bebeği Ema'yı, daha sonra'da eşini silahla öldürdüğü belirtildi. Halen polis tarafından aranan Hicks'in, eşine 12, küçük kızına da 7 el ateş ettiği vurgulandı.
Hayatını kaybeden Morgan'ın annesi ise, Hicks'in çok kıskanç ve şüpheci olduğunu, zaman zaman bebeğin kendisinden olmadığını söylediğini açıkladı.
Bu arada Hicks'in kaçmadan önce "üzgünüm, ben de dedem gibi hastayım" yazılı bir not bıraktığı bildirildi. Hicks'in dedesinin, 1983 yılında önce eşini sonra da kendisini vurduğu belirtildi.
23 yaşındaki Nijeryalı Ömer Faruk Abdülmuttalib, uçağı fotoğrafta görülen iç çamaşırına sakladığı kimyasal patlayıcıları harekete geçirmeye çalışırken yakalandı.
Ağ bölümüne 80 gramlık patlayıcı PETN maddesinin bulunduğu bir paket dikilmiş olarak görülen iç çamaşırı fotoğrafı ABD'li yetkililer tarafından çekildi ve ABC News tarafından ele geçirildi.
Ömer Faruk Abdülmuttalib'in uçuş sırasında kimyasal maddeyi elindeki başka bir kimyasal dolu olun şırıngayla reaksiyona geçirmeye çalıştığı, bu sırada alevlerin yükseldiği kaydedilmişti. İç çamaşırı da kısmen yanmış görünüyor. Üçüncü fotoğrafta da Abdülmuttalib'in elinde bulunan ve asit nedeniyle eriyen şırınga görülüyor.
**AĞUSTOS-ARALIK AYLARI ARASINDA YEMEN'İ ZİYARET ETMİŞ**
Abdulmuttalib'in ağustos-aralık ayları arasında Yemen'i ziyaret ettiği bildirildi. Yemen Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, Abdulmuttalib'in başkent Sana'daki bir okulda Arapça öğrenmek için onay almasının ardından ağustos'tan, aralık ayı başına kadar Yemen'de kaldığı belirtildi.
Açıklamada, Abdulmuttalib'in Yemen'de daha önce de bulunduğu kaydedildi. Bakanlık, yetkililerin, Abdulmuttalib'in Yemen'deyken kimlerle temas ettiğini de araştırdığını bildirdi.
**SANIĞIN İLK DURUŞMASI ERTELENDİ**
Abdulmuttalib'in ABD'deki ilk duruşması ertelendi. Amerikalı adli makamlar, Amerikan Kuzeybatı Havayolları şirketine ait uçağı düşürmeye çalışmakla suçlanan Abdulmuttalib'in Detroit kentinde federal mahkemede yapılacak ilk duruşmasının 8 Ocak 2010'a ertelendiğini açıkladı.
Yetkililer, Abdulmuttalib'in duruşmasının ertelenmesi nedeni hakkında bilgi vermediler.
Savcıların sanığın DNA örneklerini istediği bildirilirken, sanığın avukatı Miriam Siefer'in bu girişimi durdurmak için yasal zemin olup olmadığını araştırdığı ifade ediliyor. Abdulmuttalib, halen Michigan eyaletinin Milan bölgesindeki bir cezaevinde tutuluyor.
**OBAMA: BİZE DİNLENMEK YOK**
ABD Başkanı Barack Obama, Amerikan yolcu uçağına saldırı girişiminin sorumlularını buluncaya kadar peşlerini bırakmayacaklarını söyledi. Tatilini geçirdiği Havai'de açıklamalarda bulunan Obama, "Saldırıya adı karışanları bulmadan ve bunların hesabı sorulmadan dinlenmek yok" dedi.
Ülkesinin, geçen haftaki saldırı girişimi gibi terörizm eylemlerine sert yanıt vereceğini vurgulayan Obama, şunları söyledi: "Masum insanları katledenler şunu bilmeli ki, ABD, sadece savunma kaynaklarımızı güçlendirmekten çok daha ötesini yapacak. Amerikan yönetimi, bu tatil sezonunda sizin ve ailelerinizin emniyeti ve güvenliği için, ülkemizin korunması için gücü dahilindeki her imkanı kullanacak. Afganistan'dan, Yemen'den, Somali'den, ABD'ye saldırı planladıkları yer neresi olursa olsun, buralardan bizi tehdit eden ve şiddet içeren aşırılıkları bozmak, parçalamak ve yenilgiye uğratmak için gücümüz dahilindeki her unsuru kullanmaya devam edeceğiz."
Obama, saldırı girişiminin, karşı karşıya oldukları tehlikeler ve ülkeyi tehdit edenlerin doğasıyla ilgili bir uyarı niteliğini taşıdığını ifade ederek, "Girişim eğer başarılı olsaydı, tatili aileleri ve arkadaşlarıyla kutlamaya hazırlanan masum siviller, yolcu ve mürettebattan 300 kadar kişi ölebilirdi" ifadesini kullandı.
Saldırı girişimine ilişkin bilgilendirildikten hemen sonra Amerikan halkının ve hava yolu ulaşımının güvenliğinin sağlanması için gerekli tedbirlerin alınması talimatını verdiğini belirten Obama, ülkenin izleme sisteminin ve hava yolu güvenliğine yönelik düzenlemelerin yeniden gözden geçirilmesini istediğini bildirdi.
Zanlının, tehlikeli patlayıcıları uçağa nasıl sokabildiğinin ortaya çıkarılması ve gelecekteki saldırıları önlemek için ne gibi adımların atılabileceğini belirlemeleri gerektiğine işaret eden Obama, hava yolu ulaşımıyla ilgili izlenen tüm arama yöntemleri, teknolojiler ve prosedürlerin yeniden inceleneceğini söyledi.
Obama ayrıca, ulusal güvenlik ekibine, ABD'ye saldırı düzenlemeyi amaçlayan teröristlere yönelik baskının sürdürülmesi talimatı verdiğini kaydetti.
**![](https://imgrosetta.mynet.com.tr/file/1358203/640xauto.jpg)"ABD, YEMEN'DE DE TERÖRLE MÜCADELE CEPHESİ AÇTI"**
New York Times gazetesi ise, ABD'nin Irak ve Afganistan'dan sonra terörle mücadele için Yemen'de sessiz ve gizlice üçüncü bir cephe açtığını yazdı.
El Arabiye'nin haberine göre, gazetenin ABD Merkezi Haberalma Teşkilatından (CIA) ismi açıklanmayan üst düzey bir yetkiliye dayandırdığı haberde, CIA'in terörle mücadele deneyimi olan çok sayıda saha ajanını bir yıl önce Yemen'e yolladığı, bu arada gizli özel operasyon komandolarının, terörle mücadele taktikleri konusunda Yemen güvenlik güçlerini eğitmeye başladığı belirtildi.
Haberde, ABD Savunma Bakanlığının Yemen ordusu, İçişleri Bakanlığı mensupları ve sahil güvenlik güçlerinin eğitimi ve donanımı için gelecek 18 ay içinde 70 milyon dolardan fazla para harcayacağı da ifade edildi.
Yemen'in 1980'lerde Afganistan'da savaşan aşırı dincilerin dönüşünü memnuniyetle karşılaması nedeniyle, cihat yanlıları için bir sığınma yeri olduğunu savunan gazete, El Kaide militanlarının da Yemen'de son yıllarda bir üs oluşturmak için yoğun çaba gösterdiğini yazdı. El Kaide'nin Yemen kolu, dün bir internet sitesinde yaptığı açıklamada, Amerikan uçaklarının operasyonlarında ölen 50 dolayında kişinin öcünü alacağını bildirmişti.
Örgüt, 20 Aralık tarihli, ancak dün yayımlanan açıklamasında, Yemen hükümetinin 17 Aralıkta düzenlediğini belirttiği operasyonları aslında Amerikan uçaklarının düzenlediğini öne sürmüştü.
ABD'den bıçaklı saldırıya uğrayan bir adam, göğsüne saplanan bıçakla 1 km yürüyüp girdiği bir restoranda ambulans beklerken kahve içti.
Michigan eyaletinde yaşayan 52 yaşındaki adamın, yolda yürürken bir saldırgan tarafından sıkıştırıldığı ve adamın kendisinden para istediği belirtildi.
Adamın reddetmesi üzerine saldırganın elindeki bıçağı adamın göğsüne saplayıp kaçtığı bildirildi.
Cep telefonuyla derhal polise haber veren adamın, göğsüne saplanmış bıçakla yaklaşık 1 km yürüyerek bir hamburgerciye girdiği ve burada ambulansı beklerken kahve sipariş ettiği açıklandı.
Michigan polisi, adamın tedavisinin devam ettiğini ve sağlık durumunun daha iyiye gittiğini kaydetti.
Her ikisi de AIDS olan Jose Maria Di Bello ile Alejandro Freye adlı çiftin nikahı, Tierre del Fuego eyaletinin Ushuaia kentinde kıyıldı.
Arjantin'de eşcinsel evliliği medeni kanuna göre yasak.
Ancak anayasada, evliliğin bir erkekle kadın arasında olması gerektiği konusunda bir hüküm bulunmuyor.
Bu boşluktan yaralanan eyalet valisi çiftin evlenmesi için özel izin çıkardı. Evlilik, ülkenin Katolik liderleri arasında tepkiye yol açtı.
Sheffıeld’daki Jessop Hastanesi’nde görev alan doktorlar mucize bir ameliyat gerçekleştirdi. Hamilelik sırasında yapılan kontrolde Michelle Fountain’in (38) bebeğinin boynunda tümör tespit edildi. Nefes borusunu tıkayan tümör, doğduğunda Arthur’un ölümüne yol açabilirdi. Bebeğin hemen ana karnında ameliyat edilmesine karar verildi.
Operasyona 35 uzman doktor ve danışman katıldı. Anne ve bebek, genel anesteziyle uyutuldu. Michelle’in karnını yaran uzmanlar, bebeğin başını ve omzunu çıkarıp ameliyat etti. Arthur’un bu arada plasenta üzerinde oksijen alması sağlandı. Ameliyat sonrasında sezaryenle dünyaya gelen ve solunum cihazına bağlanan Arthur şimdi 4 aylık, sağlıklı bir bebek olarak gülücükler dağıtıyor.
İngiliz bulvar gazetesi Daily Mail, 14 çocuğu bulunan ve 15. hamile olan kadını devletin sırtından geçinmekle suçladı.
Gazete ailede kimsenin çalışmadığını belirterek, bu büyük ailenin devlete yıllık maliyetinin 36 bin 847 sterlin olduğunu yazdı. Haberde kadının doğurarak, kocasına bile iş bıraktırdığı görüşüne yer verildi.
İngiltere’de 14 çocuk sahibi anne, devletten aldığı yardım sayesinde kocasını işe bulmamak konusunda ikna etmeyi başardı.
Nisan ayında on beşinci çocuğunu bekleyen Dawn Cain adlı kadın bu yıl içinde vergide muaf 36 bin 847 sterlin (93 bin 902 TL) devlet yardımı aldı.
Evin 41 yaşındaki babası, 2003 yılından bu yana işsiz olmasına rağmen, devletten aldıkları sosyal yardım yetiyor gerekçesiyle iş aramaktan vazgeçti. Daha önce bahçıvanlık yapan adam, sosyal yardımdan aldığı paranın çalıştığı dönemde kazandığından daha fazla olduğunu belirtti.
Haftada 700 sterlin, yani bin 692 lira para alan aile çalışmadan kazandıkları ile evde oturup 14 çocuklarına bakıyor.
ADLARI 'OTLAKÇI AİLE'YE ÇIKTI
Cain ailesinin ev kirasını da devlet ödüyor. Çocukları için 7 bin, çocukların vergi kredileri içinse 22 bin sterlin alan Cain ailesinin okul yaşındaki çocuklarının masrafı ile aylık maliyeti bin 920 sterlini buluyor. Ailede kimse çalışmadığı için paranın hepsi vergi ödeyen insanların cebinden çıkıyor.
Ailenin adının 'Otlakçı Aile'ye çıkmasının bir diğer nedeni de evin reisinin yılda 3 bin 900 sterlin işsizlik parası alması. Vergi vermemelerine, üretime katılmamalarına rağmen devlet yılda 16 üyeli bu aile için 36 bin 847 sterlin para harcıyor. İngiltere'de çalışan bir kişinin yıllık ücresi ise 21 bin 320 sterlin.
Gazete ailede kimsenin çalışmadığını belirterek, bu büyük ailenin devlete yıllık maliyetinin 36 bin