Türkiye’nin mevcut dış politikasının soru işaretlerini yarattığı, 2000 yılların ortasındaki “sıfır sorun” politikasına dönüş yapılması gereği savunulan makalede “Türkiye’nin, Arap demokratlarının ilham alacağı bir model olabilmesi için Ankara’nın, geri adım atıp kendisi için en iyi sonuçlar veren modeli dikkate alması” istendi.
Daily Star, “Türkiye için ‘sıfır sorun’ var mı?” başlığını taşıyan makalede Arap Baharı ayaklanmaları üzerinden bir yıl geçtikten sonra, dış oyuncular arasında Türkiye’nin en üst sırada yer aldığı, Ankara’nın bölgedeki paradigma değişimine en hızlı yanıt veren ülke olduğu, bunun sonucunda da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Arap ülkeleri gezisinde kahraman olarak karşılandığı kaydedildi.
Peter Harling ve Hugh Pope imzalarını taşıyan makalede buna karşın Erdoğan’ın yükselen popülaritesinin, “Türkiye’nin dış politikasının birdenbire değiştiği, bu modelin büyük başarısıyla ilgili yorumların ‘prematür’ olmayı sürdürdüğü gerçeğini gölgelediği” öne sürüldü. Türkiye’nin “değerli ancak yanıltıcı biçimde ‘sıfır sorun’ olarak adlandırılan doktrininin, bölgedeki çekiciliğinin zeminini hazırladığı” görüşü de dile getirildi.
-“GİDEREN KUTUPLAŞAN İLİŞKİLER YETENEĞİNİ AZALTTI”-
Makalede son dönemde Türkiye’nin Suriye, Irak, İran ve İsrail ile ilişkilerine zarar verildiği belirtilirken Ankara’nın dış politikasının soru işaretleri yarattığı savunuldu ve “Giderek kutuplaşan ilişkiler, Türkiye’nin bölgesel ve uluslar arası oyuncular arasında köprü olma ve arabuluculuk yapma kabiliyetini azaltıyor. Giderek daha kanlı hale gelen Suriye krizi de, Ankara’nın hem yumuşak hem de sert gücünün etkinliğine meydan okuyor” yorumu yapıldı.
-“ERDOĞAN’IN POPÜLARİTESİ FAZLA SÜRMEYEBİLİR”-
Çeşitli nedenlerden dolayı “Erdoğan’ın Arap sokağındaki spektaküler popülaritesinin fazla sürmeyebileceği” savına yer verilen makalede ”Kısacası, alkışlar bittiğinde Türkiye, kendisini çok sayıda çelişkilerini birleştirecek kavramsal çerçeveden yoksun bir dış politikayla bulabilir” görüşü öne sürüldü.
Makalede Türkiye’nin yurt içinde de “zayıflıkları”na dikkat çekilirken bunun örnekleri olarak “Kürt ayaklaması” ve cari açık gibi bazı ekonomik sorunlara vurgu yapıldı. Makalede “İç siyasi kutuplaşma, AB reform sürecinin durması, ifade özgürlüğüne giderek daha otoriter bir yaklaşım, cinsiyet eşitliği, şeffaflık ve eğitime ilişkin düşük notlar, hepsi Türkiye’nin bazen Arap dünyasının geçmişini çağrıştırmasına yol açıyor” denildi.
Türkiye’nin “2000’li yılların ortasındaki ‘sıfır sorun’ politikasının güzel hedefler belirlediği, uzun vade için Türkiye’nin o politikanın o kadar iyi işlemesini sağlayan unsurlara dönüş yapması gerektiği savunulan makalede 2004 yılının AB reformlarının en üst düzeye ulaştığı, en yüksek büyümenin sağlandığı yıl olduğu” vurgulandı. Makaleye şöyle devam edildi:
“Ankara, Türkiye’nin Arap demokratları için gerçek bir model olabilmesi ve sonuç olarak bölgede kalıcı bir olumlu etkinlik kaynağı oluşturabilmesi için, geri adım atıp kendisi için en iyi işleyen veren modeli dikkate alsa iyi eder.”(ANKA)