YURTHABER

Eskişehir
Şehirler
Şehir Seçiniz
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Aksaray
Amasya
Ankara
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Düzce
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Iğdır
Isparta
İstanbul
İzmir
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kilis
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Şanlıurfa
Siirt
Sinop
Şırnak
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak
Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Lületaşı Sanıp Kanmayın!

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Maden Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mahmut Yavuz, kömür, bor,...

Lületaşı Sanıp Kanmayın!

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Maden Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mahmut Yavuz, kömür, bor, altın, krom, manyezit, mermer, seramik hammaddeleri açısından önemli maden yataklarına sahip olan Eskişehir’de lületaşının diğer madenlere oranla hem tarihi hem de kültürel açıdan önemli bir yere sahip olduğuna değindi.Piyasada bulunan lületaşından yapılma süs eşyalarının bazılarının orijinal olamayabileceğini ifade ederek İHA muhabirine açıklamada bulunan Prof. Dr. Yavuz, günümüzde Eskişehir’de çıkarılan ve ‘Beyaz altın’ olarak bilinen lületaşının geçmişe oranla ekonomik anlamda değer kaybettiğini ve 100 yıl öncesine oranla gerek üretim miktarı, gerek sektörde çalışan insan sayısı ve gerekse işleme teknikleri açısından çok geride olduğunu söyledi. Prof. Dr. Yavuz, “Lületaşı şuanda geçmişle karşılaştırdığımızda düşme eğilimi içerisinde görünen bir maden olarak tanımlanabilir. Hatta lületaşının bir ‘Maden’ olarak tanımlanıp tanımlanamayacağı da tartışılabilir. Bir kaya veya taş parçasının maden olarak tanımlanabilmesi için; doğadan çıkarıldıktan sonra piyasa koşullarında para etmesi yani ekonomik olarak ticaretinin yapılabilmesi gereklidir. Şimdi lületaşı madenciye hem ciddi bir ekonomik girdi sağlamıyor, hem de üretilmiş lületaşı cevherini işleyen usta veya sanatçı neredeyse kalmamış. Bu nedenle, Lületaşı üretimi ise neredeyse durmuş ve ocaklarda çalışan madenci sayısı azalmış durumda. Şuanda Eskişehir’deki lületaşının durumu neredeyse 100 yıl öncekinden daha geride. Lületaşı madenciliği günümüz koşullarında ekonomik olur mu? O da ayrı bir tartışma konusu. Bu sorunun çözümü ile ilgili Eskişehir’de bir çalışma başlatılmıştı ama sonuçlandırılmadı ve dolayısıyla ciddi sonuçlara ulaşılmadı” dedi.ARTIK LÜLETAŞI ÇIKARILAMIYORPiyasada satılan bazı ürünlerin orijinal lületaşından imal edilmediğini aktaran Prof. Dr. Yavuz, “Şuan ciddi bir şekilde lületaşı üretimi yapılamıyor. Üretim miktarı çok azalmış durumda. Bu nedenle, piyasada lületaşı yerine, öğütülmüş düşük kaliteli cevherin çeşitli bağlayıcılarla bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş ya da maalesef alçıdan yapılmış ürünlere rastlanılabiliyor. El sanatkârları sayısı da geçmişe oranla ciddi oranda azaldı. Dolayısıyla lületaşının geçmişte olduğu gibi günümüzde Eskişehir ekonomisine ciddi girdi sağlaması oldukça zor ama şehrimizin bir tarihi ve kültürel değeri olarak bu konuda mutlaka çalışılması son derece önemli” ifadelerini kullandı.BİNLERCE YILDIR AYNI TEKNİKLE ÜRETİLİYORLületaşı yatakları Eskişehir’de Beyazaltın (Sepetçi) ve Türkmentokat çevresinde olmak üzere başlıca iki ana bölgede bulunuyor. Beyazaltın ve Türkmentokat’ta bulunan lületaşının köylüler tarafından yoğun uğraşlar sonucu çıkarıldığını, fakat uygun koşullarda üretim yapılmadığını dile getirerek, şunları söyledi:“Şuanda bu iki bölgede de aslında en zengin ve kaliteli rezervler üretilmemiş durumda. Yöre halkı tarafından binlerce yıldır aynı tekniklerle ocaklarda üretim yapılıyor. Bu iki bölgede de üç farklı seviyede lületaşı rezervlerinin bulunduğu 1970’li yıllarda MTA tarafından yapılan sondaj çalışmalarıyla belirlenmiştir. Birinci seviye bulunan lületaşı günümüze kadar yapılan üretim çalışmaları nedeniyle neredeyse tükenmiş durumda, ikinci ve üçüncü seviyede bulunan cevhere ise yeraltı suyundan dolayı madenciler ulaşamıyorlar. Aslında, ikinci ve üçüncü seviyedeki lületaşı kaliteli, ancak sorun şu; cevheri yeryüzüne çıkaracak kişiler yani madenciler köydeki köylüler ve çoğunun çalıştıkları sahalarda maden ruhsatları da yok. Üretimin büyük bir kısmı aslında tamamen yasa izinsiz. Bu bölgelerdeki köylüler yazın tarlada çalışıp, kışın ise boş zamanlarında ilkel ocaklarda çoğunlukla kaçak üretim yapıyorlar. Ancak, yeraltı su seviyesinin yazın azalması, kışın ise yükselmesi sonucunda köylüler su nedeniyle neredeyse hiçbir zaman ikinci veya üçüncü seviye içerisinde bulunan kaliteli cevhere ulaşamıyorlar. Bölgelerde ayrı bir üretim planıyla, örneğin bir Avrupa Birliği (AB) projesiyle daha kaliteli ve yüksek miktarda cevher üretimi yapılabilir. Ancak, diğer açıdan da kaliteli cevheri yeryüzüne çıkarmış olsanız bile Eskişehir’de yapılacak üretimi hem miktar hem de kalite açısından işleyecek sanatçıların sayısının yeterli olup olmadığı da ayrı bir sorun.”

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler