Süper Lig'de derbi heyecanı geride kaldı. Vodafone Park'ta oynanan Beşiktaş-Fenerbahçe mücadelesi 0-0'lık eşitlikle sona erdi. Siyah-beyazlıların son 15 dakikada Fenerbahçe kalesini abluka altına almasıyla konuşulan müthiş maç yine de beraberlikle sona erdi. Spor yazarları bu karşılaşmayı değerlendirdi.
YAZARLARDAN DERBİ YORUMU
EMRE BOL-FOTOMAÇ
Ligin en tempolu takımı maç öncesi bize çok güzel bir karşılaşma vadediyordu! Lakin dağ fare doğurdu.
Belki de sezonun en kötü maçlarından birini izlemek zorunda kaldık. Bunda düdük tiryakisi hakem Volkan Bayarslanın da payı büyüktü!
Neredeyse her ikili mücadeleye düdük çaldı.
Ama bir daha yapılmaması için gereken kartları göstermedi. Volkan düz bir hakem. "Aman hatasız bitireyim, benlik bir şey olmasın" havasında...
Bu durum faullü oynayan futbolcuları yüreklendirdi. Bizler de sahada kör dövüşü izlemek durumunda kaldık.
Hep, "henüz hazır değil" denilen Dele Alli'nin maçın en çok mesafe kateden oyuncusu olması ligimizin durumunu gözler önüne seriyor.
Acaba hazır olunca neler yapacak?
TURGAY DEMİR-FOTOMAÇ
Sahadaki yıldızlara bakın; Dele Alli, Redmond, Weghorst, Josef, Masuoku, Roiser, Lincoln, Arao, Pedro, Ferdi, Szalai...
Her iki kalede yedi-sekiz gol pozisyonunun yaşandığı, en az dört golün atıldığı bir derbiyi izleyebilirdik; eğer sahada bir Premier Lig hakemi olsaydı.
Maalesef bizim Volkan Bayarslan vardı.
Düdüğü susmak bilmedi, iki takımın da tempo yapmasından korktu ve özellikle ilk yarıda maçı resmen öldürdü.
Bir süre sonra oyuncular da anladılar hakemin niyetini ve "Bu kadar temposuz bir oyunda gol yersek altından kalkamayız" korkusuyla frene bastılar.
70. Dakikaya kadar maç "hakemin temposuyla" oynandı.
Ne zaman ki, Ghezzal ve Cenk Tosun oyuna girdiler Beşiktaş sazı eline aldı. Ghezzal'ın iki nefis ortası var ki birinde top direkten döndü.
ERMAN TOROĞLU-FOTOMAÇ
Seyirci açısından beklentisi yüksek bir maçtı. "İki takım baskılı top oynuyor, pres yapıyor, keyifli pozisyonlar seyrederiz" dedik ama dağ fare doğurdu.
Yazıyı yazmaya başladığım dakikalarda, yani 88'de maçın en net pozisyonu oldu. Weghorst kafayı vurdu. Hani derler ya "Kıl payı dışarı çıktı". Maç berabere biterse iki taraf da razı olacak. Hakem için de hasar olmayacak. "Derbi böyle bitti" diyecekler.
Yalnız benim takıldığım bir nokta var. Beşiktaş takımı inanılmaz derece ofsayta düştü. Fenerbahçe'nin bu taktiği yapacağını herkes biliyor. Bu işi çözmek lazımdı. Peki kim çözecekti?
İsmael.
Oyuncularını çalıştıracaktı, Fenerbahçe'nin bu taktiğini onlara pahalıya mal edecekti ama sınıfta kaldı. Çünkü bu taktiği bozmak çok kolaydı. Nasıl mı? orta sahada topu alan bir Beşiktaşlı oyuncunun iki arkadaşı, sol açıkta oynayanla sol uçta oynayan kasıtlı olarak ofsayda girer.
Topu kullanacak oyuncu pas atacakmış yapar. Sağdan gelen arkadaşına topu attı mı çok rahat şekilde gol bulursunuz. Ama İsmael ve yardımcıları bunu yakalayamamış.
Büyük bir fırsatı kaçırdılar. Ghezzal girdikten sonra Beşiktaş hareketlendi.
Bu arada iki net pozisyon yakaladı.
Stat tamamen dolu, bırakın dolu olmayı merdivenler dopdolu. Allah muhafaza bir yangın olsa, panik yaşansa çok hasar kalır. Bu yalnız bu tip maçlarda değil, birçok statta görülüyor, kesinlikle önlem alınması gerekiyor. İnsan hayatı her şeyden önemlidir.
Tansiyonu yüksek, mücadelesi yüksek ama kalitesiz bir maçtı.
Hakem için şöyle zor maçtı; bundan önce hiç derbi yönetmemiş. Bu baskıyı kaldırabilir miydi? Kaldırdı.
Hatalar yaptı mı? Yaptı. Ancak "O kadarı kadı kızında da olur" derler.
Abilerinin bu sahalarda, bu maçlarda neler yaptıklarını iyi biliriz.
Hiç olmazsa onların yaptıklarını yapmadı. Hiç kimse üzülmedi, hakem dahil... Hani ne şiş yandı, ne kebap.
Yanan seyirci oldu. Çünkü bu maçtan çok şeyler bekledi.
FAİK ÇETİNER-FANATİK
Jesus’un tek sürprizi bana göre yaklaşık 2 aydır sahalardan uzak Serdar Aziz’i(kusursuz oynadı) ilk 11’e koyuşu oldu. Onun dışında yine 3’lü defans ile oynayan Fenerbahçe’de kanatların sorumluluğu da Ferdi ve Lincoln’e verilmişti. N’Koudou ve Ghezzal’ın olmayışı Beşiktaş’ı ofansif yönde sıkıntıya soktu. Düşünün ilk 45 dakikada Altay’ın kurtardığı pozisyon yoktu. Fenerbahçe, rakip sahada oynamasına rağmen önde baskılı planını yine uyguladı. Beşiktaş’ın ilk yarıdaki hücum girişimlerinde sürekli ofsayta takılması ve buna çare üretememesi ilginçti. Fenerbahçe’nin ofansif oyuna daha çok ilgi gösterdiği yarıda gol göremedik. Jesus, zengin kulübeye rağmen yine devre arası hamle yapmadı.
AHMET ÇAKAR-SABAH
Dağ fare doğurdu. Çok şey bekliyorduk, hem futbol adına hem goller adına ama baktık ki son 10-15 dakika dışında fazla bir heyecan yok. Aslında baktığımızda iki takım da kaybetmemek amacıyla çok dikkatli başladılar. İlk devre Fenerbahçe oyunu çok iyi kontrol etti. Neredeyse ilk devrede Beşiktaş, bir-iki pozisyon dışında çıkamadı. Valencia iyi oynadı, Crespo fena değildi, Ferdi iyiydi.
İkinci yarıda roller değişiverdi. Kontrol büyük oranda Beşiktaş'ta idi. Özellikle sağda Rosier, solda yorulana kadar Masuaku hem kanat hücumlarını kullandılar hem de Fenerbahçe'ye fazla bir çıkış şansı vermediler. Maçın belli kırılma anları var. Aslında son 10 dakikaya baktığımızda galibiyeti kaçıran takım Beşiktaş oldu. İkisinde de Weghorst vardı. İlkinde tam istediği pozisyon. Ghezzal kesti, Weghorst hareketli geldi ama gol olmadı. Yine bir serbest vuruşta bu sefer Weghorst'un kafası direkten döndü. Sonuç olarak iki takım da hem imaj olarak hem de puan olarak fazla bir şey kaybetmediler. Adeta alanınverenin razı olduğu bir maç oldu.
Böyle karşılaşmalar hakem için zordur. Volkan Bayarslan'ın ilk derbisiydi. Nasıl yönetti diye sorarsanız, 1-2 ufak tefek faul hatası dışında bence çok iyi yönetti. Özellikle faul gibi görünen birçok kritik pozisyonu devam ettirmesi, tempo adına iyiydi. Belki 1-2 faulü tartışılır, belki Szalai'ye göstermesi gereken sarı kart tartışılır ama maçın geneline baktığımızda oyun kontrolü ve futbolculara yaklaşımıyla kendisini çok beğendim.