HABER

Madde bağımlılığında risk altındayız

İSTANBUL (İHA) - Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Musa Tosun, Türkiye'nin, alkol ve sigara kullanımı açısından çok kötü durumda olduğunu belirterek, madde bağımlılığında başlama yaşının, ilkokul seviyesine kadar düştüğünü bildirdi. Madde bağımlılığının en iyi tedavisinin hiç başlamamak olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tosun, "Öncelikle, sigara ve alkol olmak üzere bağımlılık yapan maddelerden herkesin uzak durması gerekiyor. Kişiler 'Hayır' demeyi öğrenmeli, 'Ben bir kere deneyeyim daha sonra devam etmem' yaklaşımı çok yanlıştır. En iyi tedavi budur" dedi.

Prof. Dr. Musa Tosun, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin, madde bağımlılığı açısından trafiğin çok yoğun olduğu bir transit ülke konumunda bulunduğuna dikkat çekerek, "Zamanında tehlikeyi sezip, gerekli tedbirleri alamadık. Gerekli tedbirler alınmayınca da önce bizim bunu küçümsememiz, görmezlikten gelmemiz, daha sonra da çöpleri halının altına süpürür gibi tehlikeyi gözden uzak tutmaya çalışmamız sonucunda mızrak çuvala sığmaz hale geldi ve hem mücadelede, hem de tedavi hizmetlerinde önleyici tedbirleri almakta geç kaldık" diye yakındı.

"AMERİKA BIRAKIYOR, BİZ İÇİYORUZ"
Türkiye'nin, madde bağımlılığı açısından hala "iyi durumda" olduğunu söyleyen Prof. Dr. Tosun, "Ama alkol ve sigara kullanımı açısından çok kötü durumdayız. Batı ülkeleri ve Amerika bir zaman sigarayı bizden daha fazla içerken, şimdi bırakma aşamasına geldiler. Ama Türkiye'de alkol ve sigara tüketimi dev adımlarla artıyor. Madde bağımlılığında başlama yaşı, son yıllarda ilkokul seviyesine kadar düştü" diye konuştu.
Prof. Dr. Musa Tosun, en yaygın kullanılanın sigara, alkol, esrar ve eroin olduğunu, son yıllarda sentetik maddeler, Extacy gibi hapların çok hızlı şekilde yayılmaya başladığını, belli bir alt gruptaki sokak çocukları arasında uçucu madde (tiner, bali) kullanımının çok fazla olduğunu ifade ederek, "Hangisinin yaygın olduğu çok önemli değil. Madde bağımlılığında geçişler vardır. Sigara içmeyen bir kişi esrar içmez. Esrar kullananlar bir süre sonra eroin kullanmaya başlar. Kokain kullanmanın insana statü kazandırdığı gibi bir imaj ortaya çıkınca, adam kokain kullanmaya başlar. Dolayısıyla her şeyin bir mantığı da var" dedi.
Madde bağımlılığı açısından toplumun risk altında olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tosun, "Bunu kabul etmeli ve tedbirler almakta gecikmemeliyiz. Toplum iyiye gitseydi, başlama yaşı bu kadar inmezdi ve bu kadar yaygınlaşmazdı. Toplum olarak öncelikle önleme tedbirleri alınmalı, bir kimsenin bağımlı olmasını önleyememişsek, onun tedavisini sağlamalıyız. Uyuşturucu tedavisi yaptınız, kişiyi uyuşturucudan kurtardınız ama bitmiyor. Hiç kimse, 'Artık ben kurtuldum, bir kere içmekle birşey olmaz' diyemez. Çünkü bunu yaptığı an madde bağımlılığı nükseder. Bunun önlenmesi için alınması gereken önlemler var" diye konuştu.

"EN İYİ TEDAVİ, HİÇ BAŞLAMAMAK" Prof. Dr. Musa Tosun, "Kötüye kullanım" ve "bağımlılığın" hastalık hali olduğunu belirterek, "Madde bağımlılığının en iyi tedavisi hiç başlamamaktır. Öncelikle sigara ve alkol de olmak üzere bu tür maddelerin kullanımından herkesin uzak durması gerekir. Çünkü kimin bağımlı olacağı önceden kestirilemiyor. Bir takım ipuçları olabilir. Bazı kişilik özelliği gösteren insanlar madde bağımlılığına daha yatkındır ama hiç kimse korunmuş değildir. Hiç kimse kendini emniyette hissedemez" dedi.
Gençlerin korunması için, öncelikle madde bağımlılığının oluşmasının önlenmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Tosun, "Oluşmasını önleyebilmek için de bağımlılığı oluşturan üç başlık için ayrı ayrı tedbirler almalıyız. Bağımlılık yapan maddelerin girişinin, pazarlanmasının önlenmesi lazım. Bu maddeler yasal bile olsalar gençlerin ulaşmasını engellemek lazım. Kantinlerde bira satışı olmamalı ya da okul önlerinde bir takım haplar veya sigara satışını engellemek gerekiyor. İkinci tarafı, kişinin yatkın hale gelmemesini sağlayacak tedbirler alınmalı" diye konuştu.

Prof. Dr. Musa Tosun, madde bağımlılığı olan çocukların büyük bölümünün parçalanmış ailelerden geldiğini hatırlatarak, "Aile içinde iletişim bozukluğu varsa, anne-baba birbiriyle sürekli didişiyorsa, hatta anne-baba görünüşte mutlu gibi görünüyor ama yalancı bir mutluluğu sürdürüyorsa, çocuklar aradığı sevgi ve şefkati ailede bulamıyorlarsa ya da çocuk anne-babaya yaklaşamıyorsa, çocuk aile ortamında sürekli birşeylere zorlanıyorsa, aile ortamındaki tüm bu sağlıksız durumlar çocuğu madde bağımlılığına yaklaştırıyor" dedi.

AİLELERE ÖNERİLER Ailelerin, çocuklarının bağımlı olmaması için, onları dinlemeyi bilmeleri ve sevgilerini göstermeleri gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Tosun, "Cebine harçlığını koymakla işin bitmediğini bilsinler. Çocukları soru sorduğu zaman, 'Daha sonra sor' demesinler. Çocukları bir şey istediği zaman, 'Şimdi yapamam' demesinler. Çünkü çocuklar, soru sordukları, dertlerini anlatmaya çalıştıkları an sizden alacağı mesajı da almaya en yatkın andadır. Biz anne-babalar, çocukların hep olumsuzluklarını konuşuyoruz. Bu da çocuklarda hep horlanma hissini ortaya çıkarıyor. Hep tenkit eden, yargılayan, ceza veren anne-baba imajı yerine, dinleyen, sevgisini gösteren, iltifat eden ebebeyn olun" diye konuştu.
Prof. Dr. Musa Tosun, çocuklarının madde bağımlısı olup olmadığı konusunda şüpheye kapılan ebeveynlere de şu ipuçlarını verdi:
"Bir çocuk çok iyi öğrenciyken dersleri kötüleşmişse veya işinde performansı düşmüşse, hiç adeti yokken işe gitmiyor, okulu kırıyorsa, neden diye anne-baba sormalı. Çocuğun harçlık talebi birden bire çok fazla artmış ise bazen de çocuk evden veya iş yerinden birşeyler çalmaya başlamışsa (para veya eşya), çocuk arkadaş grubunu birden bire değiştirmişse hele hele yeni arkadaş grubunda madde kullanan biri varsa o zaman çok dikkatli olmamız lazım. Çocuğun davranışlarında ve konuşmasında değişiklikler varsa, örneğin daha önce hiç kullanmadığı kelimeleri (zula, ispiyon, sinyal çekmek gibi) madde alt kültürüne ait kelimeleri kullanmaya başlamışsa, bu çocuğun madde kullananlarla birlikte olmaya başladığını anlamamız gerekiyor. Çocuk annesinin babasının yanında kollarını hiç açmıyorsa, soyunmuyorsa, ikide bir karnım ağrıyor diye ilaç istiyorsa, ya da bazen çok neşeli, bazen çok öfkeli, bazen çok canlı bazen, çok durgun ise bunlar hep madde bağımlılığına işaret eden davranış biçimleri."

"ÇOCUĞUNUZU ÇOK İYİ İZLEYİN"
Anne babaların bunlara daha çok dikkat etmesi ve çocuklarının nereye gittiğini, nerede vakit geçirdiğini çok iyi izlemesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Tosun, "Çocuklarının zevkleriyle ilgilensinler. Eskiden çalışmaktan zevk alırken şimdi almıyorsa, eskiden müzik dinlerken şimdi başka tür müzikten hoşlanmaya başlamışsa, eskiden bazı arkadaşlarıyla belli kafelere giderken şimdi hızlı dansların yapıldığı yerlere gitmeye, başka ortamlara girmeye başlamışsa, anne-babalar çocuklarına hemen 'Nedir senin derdin' diyerek değil de, çocuğun bir problemi var mı? diye araştırmalılar. Çocuğa sevgiyle yaklaşıp, sorunlarını dinlemeye çalışsınlar. Ama olmuyorsa o zaman profesyonel yardım alsınlar" önerisinde bulundu.

Başhekim Prof. Dr. Musa Tosun ayrıca, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi bünyesinde faaliyet gösteren AMATEM'in (Alkol ve Madde Bağımlılığı Araştırma Tedavi Merkezi) dünya standartlarında bir merkez olduğunu vurgulayarak, eski adı UMATEM (Uçucu Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezi) olan merkezi de ÇEMATEM'e (Çocuk ve Ergen Madde Bağımlılığı Tedavi ve Eğitim Merkezi) dönüştürdüklerini, burada uçucu madde, uyuşturucu, alkol ve hap kullanan çocukların tedavi edildiğini kaydetti.

En Çok Aranan Haberler