Madra Dağı Ulusal Çalıştayı Sonuç Bildirgesi Açıklandı

Geçtiğimiz günlerde Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde yapılan ve Türkiye’nin en önemli akademisyenlerinin de konuşmacı olarak katıldığı Kazdağı ve Madra Dağı Belediyeler Birliği tarafından düzenlenen ‘Madra Dağı Ulusal Çalıştay’ına ait sonuç bildirgesi açıklandı.

Kazdağı ve Madra Dağı Belediyeler Birliği tarafından basına dağıtılan bildirgede, Doğal varlıklar ülkelerinin çok önemli zenginlikleri olup, başta insan olmak üzere, tüm canlılar için vazgeçilmez nitelikler taşıdığına dikkat çekilerek, Türkiye’nin ve bölgenin en güzel coğrafyasında yer alan Madra Dağı bunun çok önemli bir örneği olduğu belirtildi. Madra Dağı’nın bünyesinde barındırdığı tarihsel, toplumsal, kültürel, ekolojik ve ekonomik değerleri nedeniyle Türkiye’nin çok önemli yaşam kaynaklarının başında geldiği ve aynı coğrafyada yaşayan, yaklaşık 300 bin insanın, bitkilerin, yaban hayatının ve özellikle su kaynaklarının yaşam sigortası olduğu vurgulandı.

Ayvalık’ta 12-14 Ekim 2012 tarihlerinde düzenlenen bu çalıştayın 10 ayrı oturumunda; Madra Dağı’nın Yer Bilimsel Özellikleri, Bitki Örtüsü, Ekolojisi, Doğal Zenginlikleri, Arkeolojik Kaynakları, Kültürü, Çevre Sorunları, Madencilik Faaliyetleri, Sivil İnisiyatiflerin Yaptığı Çevre Mücadelesi gibi başlıklar altında sunulan ve üzerinde tüm katılımcılar ile yapılan tartışmalardan sonra, Madra Dağı Çevresinde yer alan İlçe ve Belde Belediye Başkanlarının katıldığı Madra Dağı’nda Çevre Sorunları ve Yerel Yönetimler, konulu son oturum panelinin hatırlatıldığı sonuç bildirgesinde, Madra Dağı hakkında veri tabanı oluşturulmasının öneminin altı çizildi. Çalıştay da yapılan sunumlar sırasında bazı konularda, Madra Dağı’nın bilim dünyasınca göz ardı edildiği ortaya çıktığı kaydedilen bildirgede; Madra Dağı’nın bütüncül bir korumaya alınması gerektiği belirtildi.

Marda Dağı eteklerindeki Kozak Yaylasındaki fıstık çamı ormanlarının geleceğinin risk altında olduğuna işaret edilen bildirgede; Kozak Havzasının tümünün ‘Kozak Fıstık Çamı Tabiat Parkı olarak ilan edilmesi ve havzaya zarar veren tüm faaliyetlerin acilen durdurulması gerektiği vurgulandı. Madra Dağı’nın özellikle batısı ve güneyinde güzel görüntüler sergileyen kayaların oluşturduğu jeomorfolojik yapının yeni bir koruma statüsü olan ‘jeopark’ olarak ilan edilerek koruma altına alınması gerektiği belirtildi.

BİLDİRGEDE AYVALIK ADALARI TABİAT PARKI UNUTULMADI

Bildirgede; 1995 yılında Ayvalık’ın batısında 179 bin 500 genişliğinde bir alanın Ayvalık Adaları Tabiat Parkı olarak ilan edildiğine dikkat çekilere, yarım adalar ile birlikte, 19 adet adadan oluşan Türkiye’nin en büyük tabiat parkı olan bu parkın sınırları içinde birçok manastır, kilise ve doğal koylarla, bunların yanı sıra 5 tanesi endemik toplam 752 tür bitkiden oluşan biyolojik çeşitlilik eşsiz nitelikte bir peyzaj oluşturduğu da belirtilerek, cazibe merkezi oluşturduğu için betonlaşma tehditi ile karşı karşıya kalan parkın sınırları ve kullanım alanları değiştirilmek istendiği belirtildi. Bu amaçla parkın 2004 yılında yapılmış ‘Uzun Devreli Gelişme Planı’nın 2009 yılında revize edilmiş, yerel dinamiklerin durumu yargıya taşımaları sonucu revize edilen plan hakkında yürütmeyi durdurma kararı alındığı vurgulanarak, Ayvalık Adaları Tabiat Parkı hakkında alınan yargı kararlarının mutlaka yaşama geçirilmesi istendi.

CUNDA’DAKİ RES’LERDEN DERAH VAZGEÇİLMESİ İSTENDİ

Bildirgede; Ayvalık Adaları Tabiat Parkı’nda doğal yaşamı olumsuz etkileyebileceği gibi, parkın peyzajına yakışmayan, Uzun Devreli Gelişim Planı ilkelerine de aykırı, görsel kirlilik yaratacak yeni bir tehdidin de Cunda’da rüzgar enerji santrali (RES) kurulması istenmesi olduğunun altı çizilerek, daha önce bu bağlamda daha önceki başvuruları reddedilen şirketin yeni başvurusuna geçtiğimiz hafta, Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca ‘olur’ verildiği, ancak söz konusu santralin Ayvalık ve Cunda Adasının yanı sıra tabiat parkının doğal, tarihi ve kültürel yapısını bozacağı ve bu yüzden de söz konusu projeden derhal vazgeçilmesi gerektiği açıklandı.

Yeryüzünün çok önemli bir ekosistemler topluluğu olan Madra Dağı’nın tüm değerleri ile korunması ve gelecek kuşaklara devredilebilmesi için Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı örneğinde olduğu gibi, Madra Dağı için de özel bir yasa çıkartılması istenilen bildirgede; Madra Dağı Kırsalında Kitlesel Turizm Uygulanmaması gerektiğine de dikkat çekildi. Madra Dağı’nda Madencilik ve Taş Ocağı faaliyetlerinin acilen durdurulmasının hayati bir önem taşıdığı vurgulanan bildirgede; Madra Dağı ve yakın çevresinde kurulu ve kurulacak, atmosfere sürekli zehir salan ağır sanayi tesisleri, bu coğrafyadaki tüm canlıların yaşamını yok etme aşamasında olduğu belirtildi.

Madencilik Lobisine Karşı Uluslar arası işbirliğine gidilmesinin önemine dikkat çekilen bildirgede, Anadolu’nun madencilerin talanı karşısında tüm yaşamsal değerlerini yitirirken, komşu ülkelerde de maden lobisi çalışmalarının hızlandığının da altı çizildi.