HABER

Mafyaların 2011 fiyat tarifesi

Mafyaların 2011 fiyat tarifesi

Aktüel, mafyanın en hızlı olduğu 90’lı yıllarla günümüzü karşılaştırdı. İşte yeni mafya ve değişen tarifeler...


>> Mafya bir dönem gündelik hayatımızın değişmez figürlerinden biriydi.
>> Arabamızı park etmek bile otopark mafyasına para ödememize bağlıydı.
>> Çek, senet para tahsili gibi işlerden de mafya sorumluydu.
>> Kol kırmak, bıçaklamak, korkutmak… Hepsi ücrete tabi mafya hizmetleriydi.
>> Değişen ve demokratikleşen Türkiye ile birlikte; mafya da, mafya faaliyetleri de, ücret tarifeleri de değişti.
>> Gündelik hayattan büyük oranda çekilen mafyanın iş alanları daraldı, ücretleri arttı.


Tüm dünya gibi Türkiye de mafyanın yabancısı değil. Özellikle 90’lı yıllar Türkiye’de mafyanın gelişip, neredeyse hayatın her alanına girdiği zamanlar. Tabir uygunsa; devlet içinden bazı unsurlar tarafından da desteklenen bu tür oluşumlardan habersiz kuş uçmayan zamanlardan bahsediyoruz. Artık işler öyle bir hale gelmişti ki sorunu olan hiç kimse avukat, mahkeme, kısaca adalet gibi mekanizmalara başvurma gereği hissetmiyordu.


En büyük ihalelerde de basit bir anlaşmazlıkta da mafya işin içine giriyordu. Parayı veren istediğinin bacağını, parmağı kırdırıyor ya da sadece korkutmakla yetiniyordu. Kiracın Almanya’dan gelen oğlunun oturması için evi boşaltmıyor mu? Bul hemen bir mafya mensubu, bir hafta sonra ev sende! 2000’li yıllardan itibaren devlet mafya ilişkisinin gevşemesiyle mafya denetiminde olan irili ufaklı çeteler kelimenin tam anlamıyla ortalığı kasıp kavurmaya başladı.


Öyle ki her köşe başında bir otopark mafyası, her yol kenarına bir “değnekçi”nin yerleşmesi normal bir hale geldi. Neredeyse kapkaça, gaspa uğramayan kimse kalmadı. Mafya tam da hayatın içindeydi artık. Bunlar gündelik hayatımıza yansıyan kısımları.


Neşe Düzel’e 2004 yılında bir röportaj veren Sabah Gazetesi yazarı Mahmut Övür’ün söyledikleri durumu özetliyor gibi: “Mafya devletin her yerinde. Çünkü devletin yapısı mafyayı yaratan kapalı bir yapı. Siyasetten belediyelere, spordan denizciliğe, devletin mal alımlarına, ihalelere, adalet sistemine kadar nerede rant varsa mafya var. MGK birkaç yıl önce mafyayı öncelikli iç tehdit diye niteledi. 1990’lı yıllarda bu kirlenme hiç mi görülmedi? Benim bildiklerimi askeri istihbarat bilmiyor muydu? Biliyordu.”


Aktüel dergisi 1993 yılında dönemin mafyasını, çalışma prensiplerini ve ücret tarifesini haberleştirmişti.


Şimdi nereden çıktı bu mafya merakı diyeceksiniz; zaman zaman eski Aktüel sayılarını gözden geçiririz, neler yapılmış diye. 1993 yılı sayılarından birinde arkadaşımız Leyla Küpeli’nın hazırladığı mafyanın çalışma prensiplerini ve ücret tarifesini anlatan bir haberle karşılaştık. Acaba bugün nasıl diye sorunca şimdi okuduğunuz haber ortaya çıktı.


Baştan söyleyelim Türkiye ile birlikte mafya da çok değişmiş. Ülke çeşit li vesilelerle demokratikleştikçe en azından sokaktaki mafya geri çekilmiş. Bir kısmı yasal çerçeveler içinde yine kendi kurallarıyla iş yapmaya devam ediyor. Ama hiçbir şey eskisi gibi değil. Yeni yasalar, yüksek cezalar gerçekten caydırıcı olmuş, artık canı isteyen gidip birilerinin bacağını kıramıyor, kırmıyor. Uyuşturucu mafyasına hiç girmiyoruz, onlar her daim faaliyette…


Türkiye’de özellikle büyük şehirlerde çok faal olan mafya, geçtiğimiz 20 yıl içinde çok değişti. Bir dönem mafyanın gözde işleri olan bacak kırma, adam yaralama gibi işler artık neredeyse hiç yapılmıyor.


Şimdilerde mafya ne yapar, hızlı günlerden bugünlere neler değişti? Eskiden beri mafyayı gözlemleyen bir arkadaşımız anlatıyor yeni mafyayı ve kurallarını: “Mafya eskisi gibi değil. Olamaz da. Eskiden büyükler, orta kademeler ve ayak işlerine bakanlar vardı. Şimdi böyle bir durum yok. Ya varsın ya yoksun. Orta kademede olanlar büyük gruplara entegre oldular.”


Korkutmuyor, bacak kırmıyor, mekân basmıyorlarsa ne iş yapıyorlar? Arkadaşımız anlatıyor: “O işler eskisi gibi olmuyor artık. Eskiden adam yaralamadan içeri girince kısa zamanda çıkardın. Şimdi cezalar çok ağır. Düşünün eskiden kapkaçtan gözümüzü açamıyorduk. Polis de bıkmıştı! Adam yakalıyor, bir ay sonra kapkaççı dışarıda yine karşısında! Sonra kapkaçı gasp kapsamına aldılar.


Yakalanan üç-dört yıl çıkamıyor. Hırsızlık çeteleri dağıldı.” Arkadaşımız ilginç bir örnek veriyor: “Kış aylarında sokakta kalmamak için küçük suçlar işleyip içeriye girenler vardı. Sonuçta kısa sürede dışarı çıkacaklarını biliyorlardı. Şimdi öyle mi? İlk mahkeme diyelim dört ayda geldi, üç mahkeme daha atsa etti mi sana bir yıl! Çok uzun zaman. Artık kimse bunu göze alamıyor.”


Adam yaralama, dövme olayları ise artık çok azalmış. Bunun da en büyük nedeni ağırlaşan cezalar. Yine de birileri cezayı göze alıyorsa, bu hizmet karşısında ödenen paralar gerçekten çok yüksek. Söz arkadaşımızda: “2002’den sonra bu işler çok azaldı. Adam yaralama olayları falan artık serseri işi. Ya da kişisel meseleler yüzünden oluyor. Maganda işi yani…” Arkadaşımız devam ediyor: “Adam yaralama falan artık çok pahalı işler, hatır için falan yaparsın ama karşındaki de maddi, manevi sana borçlanır. Eğer bu iş biri yapacaksa, şartları ağır.


Bir kere silah alınacak 2 bin lira, cezası 8 bin lira. Adam içeriye girdi, bakılacak ayda bin lira. İçeride eşofmanı, üstü başı 20 bin liradan başlar böyle işler.” Laf cezaevine gelince başka ayrıntılar da işin içine giriyor: “Artık cezaevinde herkes eşit, çünkü kimse cebinde para taşıyamıyor, herkes devletin verdiği yemeği yemek zorunda. Haftada en fazla 250 lira hesabına para yatırılabiliniyor. Bu parayı da ancak kantin alışverişinde kullanabilirsin. Yani cebindeki parayla kimseyi ezemiyorsun içeride…”


Eskinin çek senet tahsilatı ise yasal düzenlemeler nedeniyle tamamen rafa kalkmış durumda. Ortadan kalkan iş kalemlerinden biri de kiracı korkutmak. Artık böylesi işler çok daha kolay halledildiği için avukat, mahkeme yoluyla çözülüyor. Bu tür suçların azalmasının önemli bir nedeni de emniyet güçleri.


Polisler de değişmiş, eskisi gibi değil: “Polis artık çok bilinçli. Polis tüm teknik takibi yapmadan, hazır olmadan gelip seni almıyor. ‘Yok ben onunla konuşmadım’ diyorsun, cep telefonu dökümünü çıkarıyor. ‘Yok gitmedim’ diyorsun, pat kamera görüntünü çıkarıyor. Teknoloji çok ilerledi artık.”


Peki adam öldürme, o da mı tarihe karıştı? “Yok tarihe karışmadı” diyor arkadaşımız: “Ama o da çok zor artık. Çok para lazım. Bu işi yapan adamın artık hayattan beklediği bir şey olmuyor ve ailemi kurtarayım diye düşünüyor. Bu da en az 300 bin lira demek.


Çünkü hem dışarıdaki aileye bakacaksın, hem içeridekine. Adam en az 20 yıl yatacak. Bu süre içinde bakacaksın ona; her hafta parası yatacak, giysileri alınacak… Diyelim çıktı, o zaman da uyum sağlayana kadar destek olacaksın, bu işler böyle…”


Bu tür küçüklü büyüklü illegal işler bitti diyor âlemi bilenler. Kiracı çıkarma, para tahsili gibi işler artık avukat, mahkeme, savcı arasında yasal yollarla çözülüyormuş. Münferit hadiseler ise tamamen hatır, gönül işi kapsamında yapılırmış. Yani ücret olarak bir karşılığı yok. Ama birine böyle bir iyilik yaptığında, amiyane tabirle, karşıdaki insan “gebe kalırmış”, yani borçlanırmış işi yapana…


Mafya bu işlerden elini eteğini çektiyse, parayı nereden kazanıyor? diye sorunca yanıt hemen geliyor: “Ticaret, artık hepsi ticaret yapıyor. Ya bar, ya kafe, ya da restoran işletiyorlar. Tabii genellikle bir finansörleri oluyor. Onların işi mekânı kollama… Bu mekân kollama işini daha çok güvenlik şirketleri yapıyor. Ama çoğu güvenlik şirketinin içinde de eski bir mafyacı vardır. Eğlence sektörü cazip. Mafya kabuk değiştirdi yani…”


Mafyada başka nasıl değişiklikler oldu derseniz, son sözü arkadaşımıza bırakalım: “Şimdi mafya daha medeni, Avrupailer… Çok şık giyiniyorlar, Versace, Armani… Kıyafetleri konuşuyor, böyle de olmak zorunda… Çünkü bu bir mesaj ve şu demek; ‘Ben parayı buldum, güçlüyüm’...”


**Bacak kırma -->

** 1993 yılı: 3-10 milyon - 2011 yılı: 20-50 bin lira

**Parmak, kol kırma -->

** 1993 yılı: 3-5 milyon - 2011 yılı: Para karşılığı yok, hatır işi

**Mekân dağıtma -->

1993 yılı: 3-10 milyon - 2011 yılı: Para karşılığı yok, hatır işi
Bıçaklama -->

1993 yılı: 1-2 milyon - 2011 yılı: Artık hiç tercih edilmiyor
Adam dövdürme -->

1993 yılı: 1-5 milyon - 2011 yılı: Hatır işi
Adam öldürme -->

** 1993 yılı: 10 milyon-10 milyar - 2011 yılı: 10 milyon-10 milyar 300-350 bin lira’dan başlıyor

**Kiracı çıkartma -->

** 1993 yılı: 3 milyon - 2011 yılı: Böyle bir iş kalmadı

**Çek senet tahsil etme -->

** 1993 yılı: yüzde 50 - 2011 yılı: Böyle bir iş kalmadı

**İhale kazandırma -->

** 1993 yılı: yüzde 50 - 2011 yılı: İşin büyüklüğüne göre değişiyor. Ama ihalenin yüzde 10’u ihaleyi alan şirket tarafından dağıtılmak zorunda...


Aktüel dergisi 1993 yılında dönemin mafyasını, çalışma prensiplerini ve ücret tarifesini haberleştirmişti.


“Okeyli çek işi” faaliyet alanı daralan mafyanın en gözde işlerinden biri. Genellikle çalıntı kimliklerle yapılıyor. Sistem şöyle işliyor; çalınan bir kimlik ile bankaya gidiliyor ve hesap açılıyor. Daha sonra bir çek defteri talep ediliyor. Sonra her bir çek yaprağı 2-3 bin lira arasında satılıyor. Çeki satın alan bir sahte fatura düzenliyor sanki bir mal satışı yapmış gibi…


Sonra o da elindeki çeki kırdırmak için bir factoring şirketine gidiyor. Şirket bankayı aradığında çek sağlam göründüğü için; “tamam” yanıtı alınıyor. Çek kırdırıldıktan sonra yapılacak tek şey ortadan kaybolmak.


İhale mafyası hep vardı, ama büyük işler söz konusu olduğunda. Alan daralınca, orta kademe diye tabir edebileceğimiz mafya mensupları ihale konusunda çalışmaya başlamış. Bu grup daha küçük işlerle uğraşıyor. Örneğin 5 trilyonluk bir okul ihalesi gibi… Böyle bir ihaleye 10 şirket başvurdu diyelim. Bunların bir kısmı gerçekten iş yapmak isteyenler ama bir kısmı da içi boş şirketler.


İhale şartnamesi alınıyor ve sanki iş yapılacakmış gibi işler yürütülüyor. Bu şirketler ihaleye girmiyorlar. İhaleyi kazanan şirket, ihale bedelinin yüzde 10’unu “pul parası” olarak bu sözde şirketlere vermek zorunda, kural bu. Bu sözde şirketler neredeyse tüm ihaleleri takip ediyorlar ve “arabulucular” sayesinde “pul paralarını” mutlaka tahsil ediyorlar.


Değişen Türkiye ile birlikte mafya grupları da değişti. Örneğin eskiden kesinlikle birbirinden uzak duran Kürt mafyası ve Karadeniz mafyası artık dost oldu. Öyle eskisi gibi birbirleriyle kavga etmiyorlar, hatta birbirlerine yardım ediyorlar.


Mesela bir Karadenizlinin işi Güneydoğu’ya düştüğünde o uğraşmıyor hemen Kürt mafyasını arıyor, işi onlar hâllediyor. Bize ‘sektörü’ anlatan arkadaşımız, “mafya globalleşti, artık daha medeni” diye durumu anlamamıza yardımcı oluyor.

En Çok Aranan Haberler