Ünlü manken Tuğçe Kazaz, "Tekrar müslüman olur musunuz" sorusuna bu yanıtı verdi...
Senaryo yazarı, tiyatro ve sinema oyuncusu Levent Kazak, Heberler adlı programda Hıncal Uluç'u hedef aldı.
Gazeteci Hıncal Uluç'un sunucu Defne Joy Foster'ın ölümünün ardından kaleme aldığı yazı gündemdeki yerini korumaya devam ediyor. Destekleyenler olduğu kadar tepki verenlerin de bulunduğu 'Su testisi su yolunda kırılır' şeklinde başlayıp devam eden yazıya bir yorum da 'Heberler' den geldi.
Türk Max'da yayınlanan Heberler adlı programın sevilen yüzü Levent Kazak'tan geldi. Ünlü senaryo yazarı, tiyatro ve sinema oyuncusu Kazak, Hıncal Uluç'un Sabah gazetesindeki köşesinde yer verdiği yazısını Heberler'e has bir üslupla eleştirdi. Konuşmasına Hıncal Uluç'un yazısından alıntılarla başlayan Kazak, ''Sen nerden biliosun 'One night stand' yaşadıklarını? Biliosan da yanılıyor ihtimalinden korkmuyo musun?'' diye sordu. Defne Joy Foster'ın çocuğunun ileride bu satırları okuyabileceğine de dikkat çeken ünlü tiyatrocu, Uluç'un 'kerata' olarak bahsettiği Kerem Altan'ı da zor duruma düşürdüğünü ifade etti.
Show TV'de yayınlanan 'Canlı Para' programında yarışmacılar final sorusuna 800 bin TL'lik ödülle girdiler. Ama şu soru onları yıktı...
Canlı Para yarışmasının dün akşamki bölümünde yarışmacılar Türk televizyon tarihinin en büyük para ödülünü kaybettiler.
Her ikisi de veteriner olan ve beraber çalışan Dilek ve Remziye hanım final sorusuna 800 bin TL ile gelmeyi başardılar.
Finalde yarışmacılara 'Türkiye'de kaç tane büyükşehir belediyesi vardır?' sorusu soruldu. Yarışmacılar 14 ve 16 olarak verilen şıklardan 14'ü seçtiler. Ancak sorunun doğru cevabı 16'ydı.
800 bin TL'lik ödüllerinin tamamını kaybeden iki veteriner de yarışmadan yıkılmış olarak ayrıldılar.
İşte Türk televizyon tarihinin kaçan en büyük ödülü...
800 bin TLlik ödül böyle kaçtı! | video.mynet.com
ABD'de doğum yapan Tuba Ünsal, İstanbul Fashion Week'te ortaya çıktı
Hamilelik sürecini Los Angeles'ta geçiren ve geçtiğimiz ay Sare adını verdiği bir kız çocuğu dünyaya getiren Tuba Ünsal, önceki gün İstanbul Fashion Week kapsamında düzenlenen Atıl Kutoğlu defilesini izledi.
Amerika'dan önceki hafta dönen Ünsal, İstanbul'u çok özlediğini söyledi: "Amerika'da İstanbul'a ve arkadaşlarıma hasret duydum." Ünsal, gazetecilerin, "Setlere ne zaman döneceksiniz?" sorusuna ise şu yanıtı verdi: "Çok ufak bir bebeğim var. Setlere dönmem için belli bir sürenin geçmesi lazım." Hamileliğinde aldığı kilolardan dert yanan güzel oyuncu, "Hamile kalmadan önce çok zayıf olduğumdan belli olmuyor ama inanın çok kilo aldım. Bol bol spor yaparak eski fiziğime ulaşacağım" dedi.
Altı çocuk sahibi olan Angelina Jolie-Brad Pitt çifti, yedinci çocuklarını bulmak için Namibya'yı merkez seçti!
Noel'i Namibya'da geçiren Angelina Jolie'nin iki yetimhane ziyaretinin sonunda ailesi hakkında verdiği kararlar değişti. Altı çocuğun, kendisi ve Brad Pitt için yeterli olduğunu düşünen Jolie, yetimhane ziyareti sonrası bir çocuk daha evlat edinme kararı aldı. Kızı Zahara'nın yetimhanede kendine benzer çocuklar içinde mutlu olmasından da etkilenen Jolie, ziyaretin ertesi günü Brad Pitt'i de getirip çocuklarla tanıştırdı. Brad Pitt de Jolie ve Zahara'dan gelen bu isteği kabul etmek zorunda kaldı. Jolie, avukatları aracılığıyla uygun bir çocuk bulup evlat edinme işine start verdi.
MAGAZİN 'BİRBAK'I FACEBOOK'TA TAKİP ETMEK İÇİN TIKLAYIN
CemYılmaz, Ekşi Sözlük'e büyük jest.
Yılmaz, Ekşi Sözlük'ün gecesinde sahneye çıkacak.Kendisine teklif edilen parayı jest yapıp geri çeviren usta şovmen, "Ekşi'nin gecesinde sahne almaktan onur duyarım" dedi
Özel gecelerde 75-100 bin TL arasında sahneye çıkan Cem Yılmaz, Ekşi Sözlük'çülere jest yapıp para talep etmedi. Ekşi Sözlük'ün kuruluşunun 12. yılı için düzenlenecek gecede sahne alması istenen ünlü şovmen, "Ne kadar vermemiz gerekiyor?" diye soran Ekşi Sözlük yöneticilerine "Para istemez, onur duyarım" diyerek cevap verdi. 12 Şubat akşamı Hilton Convention Center'da düzenlenecek olan "Ekşi Sözlük 12 Yaşında" adlı gecede Cem Yılmaz'ın yanı sıra Bedük, Ünlü ve Yahel de sahneye çıkacak. Cem Yılmaz'ın daha şimdiden sahne sözü vermesi, Ekşi Sözlük yazarlarını sevindirdi. Herkesi eleştiren yazılar yazan Ekşi yazarları CemYılmaz'ı öve öve bitiremiyorlar.
Kanuni Sultan Süleyman döneminin anlatıldığı "Muhteşem Yüzyıl" dizisinin senaristi Meral Okay, "Bütün eleştirileri dikkate alıyoruz. İçinde bilgi taşıyan, bizi doğru yönlendiren hata yaptığımızı, belgesiyle bilgisiyle ortaya koyan her eleştirinin önünde saygıyla eğilirim" dedi. Fatih Belediyesi'nce Aya İrini Müzesi'nde düzenlenen "Muhteşem Kanuni Asrı Sempozyumu"nun son oturumunu, Topkapı Sarayı Müzesi Başkanı Prof. Dr. İlber Ortaylı yönetti.
Sempozyumda, Muhteşem Yüzyıl dizisi ile ilgili bilgi veren Meral Okay, 2,5 yıl önce masumane hislerle proje yazmaya başladığını, o dönemde Ortay'lı ile de görüştüğünü söyledi. Bir yıldan bu yana, Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erhan Afyoncu danışmanlığında çalışma yaptıklarını anlatan Okay, bu süreçte çok sayıda tarih kitabı da okuduğunu ifade etti.
Bir tarihçi gibi meseleye bakmasının mümkün olmadığını söyleyen Okay, "Nasıl ki bir mimar kente baktığında herkesin gördüğünden başka bir şeyi görürse ben de televizyon dünyasına iş üreten bir senarist olarak baktığımda, büyüleyici o 16. yüzyıl, hem içindeki kahramanlarıyla hem de oradaki dramatik anlarla gerçekten benim aklımı başımdan aldı" dedi.
Diziyi, Kanuni'nin tahta çıkacağı anla birlikte başlattığını ifade eden Okay, şunları kaydetti:
"Sonrasına baktığınızda Mustafa, Mahidevran, Hürrem, sonra olan çocukları Mehmet, Beyazid, Selim, Cihangir, Pargalı İbrahim gibi o kadar güçlü dramatik karakterler ki, orada mücevher gibi parlıyorlar. Onların öykülerini biraz daha kendinize yakınlaştırdığınızda, dokunulmazlık alanından çıkarıp daha dünyevileştirip insani tavırlarını göstermeye başladığınızda, drama hayata geçmeye başlıyor.
Tarihsel arka planlarını atlamadan, hata yapmadan bir arka plan kuruyorsunuz ama bir yazar için cazip olan, tarihinden yazmak değil. Zaten bu bizim işimiz değil. O tarihi yapanların o tarihin önemli aktörlerini psikolojilerini takip etmek, o büyük olayları hazırlarken, büyük savaşları, zaferleri, kaybedişleri, yalnızlıkları kendi önünüze getirdiğinizde onların gücünü ve etkisini görmeye başlıyorsunuz. Beni heyecanlandıran kısım burası. Maalesef çok fazla veri yok. Bu nedenle her Türk gibi olsa olsa parametresinden yola çıkıyorsunuz."
HÜRREM SULTAN
Hürrem'in sadece onun Kanuni'nin haremindeki bir kimlik olmadığını, Kanuni'nin eşi olmanın dışında büyük iktidarın ortağı olduğunu söyleyen Okay, şöyle devam etti: "Hürrem, Kanuni'ye sadece iyi şehzadeler dünyaya getirmemiş. Onları yetiştirmenin dışında bu kadın tarihte de tespit edildiği gibi aynı zamanda iktidar ortağı. Peki sıfır noktasından gelen bir kadın, sıfır noktasından zirveye nasıl çıktı? Bu iktidarın nasıl ortağı olmuştur? Bir yazar olarak kendinize bu soruları sorduğunuzda, zaten proje kendiliğinden ortaya çıkmaya ve yaşamaya başlıyor. Kanuni Sultan Süleyman, ağzında altın kaşıkla doğmuş bir kahraman, bir şehzade. Ancak Hürrem öyle değil. Bir rivayete göre Ukrayna'dan gelen gencecik bir kız çocuğu. Ben dramatik olarak tarihin akışını şöyle değiştirmiş olabilirim. İkisini aynı gün saraya soktum. Biri imparator olarak, diğeri hareme köle olarak geldi. Hürrem'in ilk çocuğu olan şehzade Mehmet'in doğumuna baktığımızda tarih kaynaklarında 1521 olarak görünüyor. Geriye dönük baktığımızda Kanuni ile Hürrem'in 1520'de karşılaştığını görüyoruz. Bazıları başka şeyler söylüyor. Ben bu türlüsünü tercih ettim. Çünkü bu dramatik olarak daha güçlü duruyordu." Kanuni ve Mahidevran'ın Topkapı'ya gelmeden önce, Manisa'daki şehzade sarayında bir çekirdek aile olarak yaşadıklarını söyleyen Okay, "Onlar, Mustafa, Mahidevran, Şehzade Süleyman ve İbrahim ile orada çok hoş bir çekirdek hayatları vardı. O çekirdek aile imparatorluğun merkezi Topkapı Sarayı'na geldiğinde hiç bir şey aynı kalamaz. O kadın artık çekirdek ailenin annesi değildir, yüzlerce rakibi olan bir kadındır. Tek şehzadeyle kalamaz. Muhakkak yeni şehzadelerin dünyaya gelmesi lazım. Benim hareket noktalarım buralar" dedi.
-İLK SEZON KANUNİ MOHAÇ'A GİDERKEN BİTECEK-
İlk sezon içinde Kanuni'nin Belgrat'a gideceğini, Rodos seferini yapacağını belirten Okay, seferden döndüğünde bir takım olaylar olacağını, Kanuni Mohaç'a giderken de ilk sezonu bitireceklerini söyledi. Bazı eleştirilerle karşılaştıklarını anlatan Okay, "Bunların bir kısımını, daha hazırlık sırasında danışmalarım söylemişlerdi. Kadınların başı açık haremde dolaşması gibi. Televizyona görsel bir iş yapıyoruz. O kadınların ve erkeklerin ben güzel, zinde ve çekici olmalarını istiyorum. Üstelik harem kapalı alan. Kadınlar birbirinden mi kaçışacaklar, başlarını örtecekler. Zaten sultandan başka kimse hareme giremiyor. Bunlar çok az dışarıya çıkıyorlar. Çıktıkları yer de hasbahçe. Daha boğaza bile inmediler. Hasbahçeye de başları örtülü olarak iniyorlar ve indiği anda 'destur' deniliyor, bütün erkekler sırtlarını dönüyorlar. Bunlar tartışma konusu oldu" diye konuştu.
MAGAZİN 'BİRBAK'I FACEBOOK'TA TAKİP ETMEK İÇİN TIKLAYIN
16. YÜZYILDA AŞK
"Harem o kadar kapalı ki, bir aşk hikayesi yaratmak neredeyse imkansız hale geliyor" diyen Okay, dizi çekiminde karşılaştıkları zorlukları şöyle dile getirdi: "Pargalı İbrahim ile Hatice Sultan arasında bir aşk ilişkisi kurabilmek için neredeyse bir ay tartıştık. O yüzden dizide terasları icat ettik. Birbirlerini göz göze uzaktan görebilsinler, aşık olabilsinler diye. Bu bir drama. Bütün eleştirileri dikkate alıyoruz. İçinde bilgi taşıyan, bizi doğru yönlendiren hata yaptığımızı belgesiyle bilgisiyle ortaya koyan her eleştirinin önünde saygıyla eğilirim. Hatayı düzeltmek için elimden gelen çabayı yaparım. Ancak, kurgu olan dramatik anlar sözün bittiği yer. Bunu tartışmam bile. Çünkü eldeki veriler sadece erkeğe ait, selamlığa ait erkek dünyasına ait veriler. O zaman paparazzi sistemi olmadığı için harem tarafına geçip birilerinin bilgi toplaması ve bunu tarih olarak yazması mümkün değil. Tarihi erkekler yazıyor. O yazılan tarihin içinde kadınların isimleri bile yok. Ancak üç beş tanesinin ismi çok net."
BALYOZ RAPORLARI
Bir takım "Balyoz Raporları"nı (o dönemde yaşayan elçilerin raporları) çevirttiklerini belirten Okay, bunlardan çok güzel bilgiler çıktığını söyledi. Bu 'balyoz raporları'nın tıpkı Wikileaks gibi halktan edinilen bilgilerle, sokağın sesiyle oluşturulduğunu anlatan Okay, "Bu bizim için cevher değerinde. İbrahim'in düğünün nasıl yapıldığından, saraydaki şenliklere, Hürrem'in doğurganlığından, Kanuni Sultan Süleyman ile olan ilişkisinin halk üzerindeki etkisine kadar bilgiler var. Onları da bu projenin içinde etap etap değerlendireceğiz" dedi. Kanuni ve Muhteşem Süleyman Projesi'ne devam etmek istediklerini bildiren Okay, "İlerleyen dönemlerde tarih yayıncılığında bir artış olursa, tarihi mekanlara ilgi, ziyaretçi sayısında artışlar olursa, bundan sadece biz sevinç duyarız. Bu ülkede, futboldan başka da bir şeyin tartışıldığı bir alan yaratılmışsa bundan mutluluk duyarız. O dönem ki, Avrupa Süleyman'ın çağdaşlığını, imparatorluğun diplomatik ilişkilerini, siyasi hayatı ve ölümüne kadar olan süreci takip edeceğiz"şeklinde konuştu.
"KANUNİ DÖNEMİNİN KAYNAKLARI"
Dizinin Danışmanı Doç. Dr. Erhan Afyoncu, "Kanuni Döneminin Kaynakları" konulu konuşmasında, Kanuni döneminin Türk tarihini en önemli dönemlerinden biri olduğunu söyledi. Kanuni dönemi tarihinin yazılmadığını ifade eden Afyoncu, yabancı tarihi kaynakların da Türkçe'ye çevrilmediğini savundu. "Kanuni dönemi öyle kolay kolay yazılacak bir dönem değil" diyen Afyoncu, şunları kaydetti: "Çünkü bütün dünyayı yönlendiren bir devlet olgusu var. Sadece Türk tarihindeki kaynaklarla yazmanız mümkün değil. İtalyan kaynaklarından, Macar kaynaklarına, Alman kaynaklarından Rus kaynaklarına kadar bir kaynağı kullanmanız lazım. Kanuni dönemiyle ilgili bizim için en önemli kaynak 'balyoz' adı verilen Venedik elçilerinin raporlarıdır. Bu 'balyoz raporları' İtalyanca yayınlanmıştır. Bu dizi vesilesiyle bunların bir kısımını TIMS Prodüksiyon çevirtti, bir diğer kısımını da Yeditepe Yayınları çevirtiyor. Mayıs ayında Kanuni dönemine ait balyoz raporları açıklanacak. Kanuni dönemini anlatan 600-700 sayfa civarında balyoz raporu var." Gazeteci-yazar Avni Özgürel de "Roman ve Sinema Konusu Olarak Osmanlı" konulu konuşmasında, Osmanlı'da günlük hayata ilişkin anlatılanların ve yazılanların hepsinin masaldan ibaret olduğunu ifade etti. Saraydaki kadınların hayatlarının bilinmediğini belirten Özgürel, bunun kadınların çok fazla önemsenmemesinden kaynaklandığını söyledi. Sempozyum, katılımcıların sorularıyla sona erdi.
Ünlü manken Tuğçe Kazaz, "Tekrar müslüman olur musunuz" sorusuna bu yanıtı verdi...
Önce hristiyan olduğu, daha sonra budizme merak saldığı söylenen Tuğçe Kazaz, "Tekrar müslüman olur musunuz" sorusuna bu yanıtı verdi...
Ünlü Manken Tuğçe Kazaz, İstanbul Fashion Week'te sadece yerli basının değil yabancı basın mensuplarınında gözdesi oldu. Defileyle ve moda haftasıyla ilgili görüşlerini merak eden yabancı basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Kazaz, 2 Fransız kanalı, bir Fransız ve bir de İngiliz moda dergisine açıklamalarda bulundu.
Ayrıldığı Yunan eşi Yorgo Sietaridiz için Hristiyan olan, daha sonra Budizme merak saran Kazaz, "Tekrar müslüman olmayı düşündünüz mü?" sorusuna "Budistim, hristiyanım ya da değilim ama ben ezan sesi duyduğumda müziği kapatan bir insanım " diyerek yanıt verdi. Kazaz ayrıca "Türkiye'deki modellerle ilgili çalışmalarım olacak. Bu konuda ileride konuşmayı düşünüyorum" dedi.
'Acısa da Öldürmez' şarkısı dillerden düşmeyen besteciyorumcu Sıla, yeni bir polemiğin fitilini ateşledi: Magazin gündeminde olmakla albüm satışının alakası yok! Ben bir bar çıkışı görüntülensem, albümüm daha fazla satmaz. Bu konuda özel hayatından beslenen insanlara saygı duymuyorum...
Demet ve hadise dinlemiyorum. Çünkü bana hitap etmiyorlar. Gülşen'in albümünü alıp dinlemem ama takdir ediyorum.Kendi şarkılarını yazan bir kadın ve hayatla belli bir savaşı var. Kendi şarkılarını yazıp söyleyen insanların hepsini takdir ediyorum.
DEMET AKALIN (FOTO GALERİ)
MÜZİK ZEVKİNİN OLMADIĞI BİR ŞEYİ DİNLEMEM
Dinlemem için gerçekliğinin, samimiyetinin, müzik zevkinin olması gerekir. Yüzeysel olmamalı... Herkesin bir takım seçimleri vardır. Mesela Ziynet Sali'yi severim. Şarkıcı gibi şarkıcıdır, aslan gibi de şarkı söyler. Funda Arar'ın da şarkılarını beğenirim. Popüler kültürün içinde görmem onları...
HADİSE (FOTO GALERİ)
Önceki akşam Günay'da sahne alan Bülent Ersoy'dan yılın gafı
Semra Özal'ı tanımayan Diva'nın esprili bir şekilde söylediği cümle salonda soğuk rüzgarlar estirdi
Ersoy, arkası dönük kişiye sahneden laf attı. Esprili şekilde "Otur kız aşağı o...u" diyen Ersoy, ayaktaki kişinin yüzünü dönmesiyle şoke oldu. Salon sessizliğe büründü. Çünkü ayaktaki kişi merhum cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın eşi Semra Özal'dı.Diva, daha sonra yanına gidip "Ablacığım kusura bakma, görmedim" diyerek Semra Özal'ın gönlünü almaya çalıştı. Semra Özal da "Olur böyle şeyler, önemli değil" karşılığını verdi.
Gece dışarı çıkıp eğlenmiyordum
Ersoy, Günay'daki programını bitirip soluğu Beyoğlu'ndaki bir mekanda aldı. Başında iki koruma bekleyen Ersoy içerideyken mekana kimse alınmadı, gece boyunca sık sık Ersoy şarkıları çalındı. Saat 03.00 gibi geldiği kulüpten 05.00'te ayrılan Bülent Ersoy çıkışta, "Uzun zamandır gece dışarı çıkıp eğlenmiyordum. Günay'daki sahnemden sonra dostlarımın isteğini kırmadım eğlenmeye geldim" dedi.
Milliyet
İstanbul Fashion Week 2011'in ikinci günü, Colins'in 2011-2012 Sonbahar-Kış koleksiyonunu tanıttığı defileyle sona erdi.
Rock&Roll, Campus Britannica ve Glamorous Girl temalarından oluşan defilede "Kavak Yelleri" dizisinin başrol oyuncuları Pelin Karahan ve Dağhan Külegeç de podyuma çıktı. Profesyonel mankenlerin gölgesinde kalmamayı başaran iki oyuncu, izleyicilerden büyük alkış aldı.
Spor yazarı ve yorumcusu Rıdvan Dilmen kalp krizi geçirdi. Dilmen'in Maslak Acıbadem hastanesinde tedavi altına alındığı açıklandı.
Türk futbolunun efsanevi isimlerinden Rıdvan Dilmen korkuttu. Dün öğle saatlerinde halı saha maçı yapan Dilmen, yaklaşık 1 saat top oynadıktan sonra kalbinin sıkıştığını hisseti. Bunun üzerine maçı bırakan Dilmen, eve gitti, duşunu aldı ve dinlenmeye çekildi. Ancak ağrıları devam edince doktor çağrıldı.
Beşiktaş-Karabük maçına gitmek için yola çıkan ve üzerinde Beşiktaş forması olan doktor, Dilmen'i evinde oksijen verdi. Bunun üzerine kendini iyi hisseden Dilmen, NTV'de yayınlanan ve yorumcusu olduğu '100'de 100 Futbol' programına gitmek istedi. Ancak buna izin vermeyen doktor, "Durumun ciddi, hastaneye gitmen lazım" deyince Dilmen, Maslak Acıbadem Hastanesi'nin yolunu tuttu.
Kalp damarına stent takıldı
Hastanede anjiyo olan Dilmen'in sağlığıyla ilgili olarak Doç. Dr. Ahmet Akyol şu açıklamayı yaptı: "Rıdvan Dilmen, saat 14.00 civarında başlayan göğüs ağrısı nedeniyle hastanemize başvurmuş, yapılan tetkiklerinde akut alt duvar kalp krizi ön tanısı ile acilen yatırılmış, ardından koroner anjiyografiye alınmıştır. Yapılan anjiyografi sonrası, kalbin sağ damarında tıkanıklık saptanmış, buraya yapılan balon-stent yerleştirilmesi işlemiyle, damar tamamen açılmıştır. Daha sonrasında hastamız koroner yoğun bakım ünitesine alınarak takip edilmeye başlanmıştır." Öte yandan F.Bahçe Kulübü de sarı-lacivertli forma için yıllarca ter döken ve takımın teknik direktörlüğünü de yapan Rıdvan Dilmen için geçmiş olsun mesajı yayınladı.
Maslak Acıbadem Hastanesi Başhekimi Çağlar Çuhadaroğlu "Rıdvan'ın durumu iyi. En az 72 saat hastanemizde kalmasında yarar var" açıklaması yaptı.
FENERBAHÇE KULÜBÜ'NDEN GEÇMİŞ OLSUN MESAJI
Bu arada Fenerbahçe Spor Kulübü, Rıdvan Dilmen'ın rahatsızlığı dolayısıyla bir mesaj yayımladı.
''Camiamızın en önemli isimlerinden ve değerlerinden biri olan, kulübümüze yıllarca futbolcu ve teknik direktör olarak hizmet etmiş spor adamı Rıdvan Dilmen, geçirdiği ufak bir rahatsızlık sonucu anjiyo olmuştur'' bilgisi verilen açıklamada, ''Doktorların, sağlık durumunun son derece iyi olduğunu bildirdikleri Rıdvan Dilmen'e camiamız adına geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz'' ifadesine yer verildi.