ID Danışmanlık Limited Şirketinin kurucusu ve ortağı menajer Ayşe Barım hakkında Gezi Parkı olaylarına iştirak ettiğine dair yazılı ve görsel basında yer alan iddialar sebebiyle resen soruşturma açılmıştı. Gözaltına alınan Barım, adliyedeki işlemlerinin ardından savcılıkta ifade vermişti.
Savcılığa yaklaşık 3 saat ifade veren Ayşe Barım ifadesinin ardından, tutuklanması talebiyle nöbetçi İstanbul Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen gezi soruşturmasında gözaltına alınan menajer Ayşe Barım "hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım etme" suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi.
İşlemlerin ardından savcılığa sevk edilen ve tutuklama talep edilen Ayşe Barım'ın ifadesi de ortaya çıktı. Aylık gelirinin 300 bin TL olduğunu belirten Barım, ‘Gezi Parkı eylemlerinin başlarında bu konuyla ilgili beni kimse aramadı. Kimse benden birlik kurmak adına finansal destek ya da ismimle katkı sunmamı talep etmedi’ dedi.
HaberTürk'te yer alan habere göre Barım şu ifadeleri kullandı:
"Gezi Parkı eylemlerinin başlarında beni, 2013 Mayıs ayı içerisinde bu konuyla ilgili kimse aramadı. Kimse benden birliktelik kurmak adına finans ya da ismimle destek olma adına herhangi bir ricada yahut talepte bulunmadı. Gezi Parkı’nın ilk başladığı ve benim ilk gittiğim dönemde hatırladığım kadarıyla 'Muhteşem Yüzyıl' isimli dizide beraber çalıştığımız oyunculardan bazıları bulunmaktaydı. Beni tam hatırlayamamakla birlikte onlardan birisinin arayarak setten çıkarak gezi parkına gideceğini “çocuklar ne yapıyor” diye bakmak istiyoruz dediler. Ben de; “hemen geliyorum” dedim. Ben, bireysel olarak kendim gittim. Oyunculara eşlik etmek üzere buluştum. Gezi Parkı’na hatırladığım kadarıyla 1 ya da 2 kez gitmişimdir, başkaca gitmişliğim yoktur. İlk kez gittiğimde sanatçıların şiir okuduğu sürece izleyici olarak katıldım. İkinci kez gittiğimde çok kısa süreliğine gittim ve birisiyle beraber gidip gitmediğimi hatırlamıyorum. İkinci kez gittiğimde de sanatçılarla beraberim diye hatırlıyorum. Ben gaz dâhi yemedim. Gezi Parkı döneminde benim yakın çevrem beni çok iyi tanır ve bilir ben yakın olduğum ortak iş yaptığım sanatçılarla hiçbir zaman meydana çıkıp beyanat vermedim. Onlara böyle bir açıklama yapmaları hususunda herhangi bir yönlendirme ve telkinim asla olmadı. Bahse konu sanatçılara benim talimat vermem gibi bir durum söz konusu olamaz. Bana sorulan Gezi Parkı’nda birçok sanatçının el değiştirerek şiir okuduğu görüntülerde; Halit Ergenç, Dolunay Soysert, Rıza Kocaoğlu, Mehmet Günsür ajansın hizmet verdiği oyunculardır. Diğerleri ile o dönemde hiçbir çalışmamız olmamıştır. Bu yazı, şiir, bildiri kim tarafından yazıldı ve oraya kim tarafından getirildiğini bilmiyorum. Hakkımdaki suçlamaları kabul etmiyorum. 3 haftadır süregelen bu kabusun içinde psikolojik olarak çok kötü durumdayım. Bu mağduriyetin devletim tarafından giderilmesini istiyorum. Üzgünüm, sağlığım çok kötü etkilendi."
Ayşe Barım hakkındaki sevk yazısına ulaşıldı. Soruşturma kapsamında, savcılığın nöbetçi sulh ceza hakimliğine gönderdiği sevk yazısında, Gezi Parkı odaklı olaylar ve sonrasındaki yargılama süreci anlatıldı.
Sevk yazısında, gezi davasının firari sanığı Mehmet Ali Alabora'nın eylemlerde aktif rol alarak, sosyal medya üzerinden ve park içinde yaptığı açıklamalarla olayların büyümesini ve canlı tutulmasını sağladığı kaydedildi.
Soruşturmanın konusu ve amacının Gezi Parkı eylemlerine katılanlar olmadığı vurgulanan yazıda, sivil toplum hareketlerini yönlendirip kullanarak ve şiddete evirerek, mevcut hükumetin ortadan kaldırılmasını amaçlayan organizasyonunun tüm yönleriyle açığa çıkartılması olduğu aktarıldı.
Yazıda, Barım'ın, Alabora'yla gezi parkı olayları kapsamında bildirinin yayınlanıp yayınlanmaması konusunda fikir alışverişinde bulunduklarına ilişkin 2 tape kaydı bulunduğu belirtilerek, bu konuşmanın içeriğine yer verildi.
Söz konusu tape kaydında, ikili arasında bildiri yayınlanıp yayınlanmaması konusunda görüşmeler yapıldığı, devam eden görüşme içeriklerinde söz konusu bildirinin kendilerine zarar verebileceğini, eylemlerin daha aktif gerçekleştiği zaman yayınlanması gerektiği kanaati oluşturularak bunun neticelendirildiği kaydedildi.
Yazıda, "Bu şekilde evrilen eylemler sürecinde daha fazla kitlesellik arayışı içerisinde oldukları açıkça anlaşılmıştır." değerlendirmesi yapıldı.
Barım'ın HTS kayıtlarına göre, gezi parkı olaylarının başladığı gün ve yoğunlaşarak kitleselleştiği günlerde, Çiğdem Mater Utku ile 2013-2014 arasında 14 kez görüşme gerçekleştirdiği, Alabora ile gerçekleştirdiği ilk görüşmelerin ise Gezi Parkı olaylarının başlangıç tarihi olduğu aktarıldı.
Sevk yazısında, şu ifadelere yer verildi:
"Şüpheli Emine Ayşe Barım'ın Gezi Parkı olaylarının başlangıç tarihi aralığında şahsın sahibi olduğu ID İletişim Danışmanlık AŞ isimli firmasına bağlı toplumda tanınan oyunculardan 29 Mayıs ve 2 Haziran 2013 arasında sık sık, ardışık günler ve saatler aralığıyla Bergüzar Korel ile 7 kez, Ceyda Düvenci ile 4 kez, Dolunay Soysert ile 10 kez, Halit Ergenç ile 12 kez, Hümeyra Akbay ile 5 kez, Mehmet Günsur ile 1 kez, Nehir Erdoğan ile 2 kez, Selma Ergeç ile 8 kez, Nejat İşler'le ile 2 kez, Rıza Kocaoğlu ile 1 kez telefon görüşmesi şeklinde olduğu, yine şüphelinin kendisinin de kendi şirketine bağlı sanatçılarla Gezi olaylarına fiilen katılarak eylemlerin kitleselliğini arttırma çabası içerisinde olduğu açık kaynak çalışmalarında tespit edilmiştir."
Barım'ın menajerlik şirketine bağlı oyuncuların 2021'de Türkiye'de yaşanan orman yangını ve depremlerden sonra Türkiye'yi uluslararası arenada yetersiz gösterme adına sosyal medyadaki "#HelpTurkey" kampanyasına eş zamanlı olarak katıldıkları tespitinin soruşturmaya dahil edildiği kaydedilen yazıda, şüpheliye ait şirketin faaliyetlerinin amacının dışına çıkarak etki ajanlığına yöneldiği, iş yerinde yapılan aramada ise #Occupygezi - solidariedade com o poyo Turco (Gezi işgali- Türk halkıyla dayanışma) ibareli dokümanlar bulunduğu kaydedildi.
Yazıda, Barım'ın Gezi Davası'nın ana faillerinden firari sanık Mehmet Ali Alabora ve Çiğdem Mater Utku ile doğrudan irtibatlı olmasının yanında kendisinin irade gösteren, danışılan ve onayı alınan kişi olarak tespit edildiği vurgulandı.
Barım'ın bu şekilde olayları planlayan, örgütleyen ve yönlendiren, iradesi sorularak bu yönde kendisinin karar bildirerek yön verici ve belirleyici olduğu değerlendirmesi yazıda yer aldı.
Şüpheli Barım'ın kendi şirketine bağlı toplumda tanınan oyuncuları gezi eylemlerine yönlendirdiği belirtilen yazıda, oyuncuların toplumda tanınırlığını ve etki gücünü de kullanarak daha fazla kitleselleşmesini amaçladığı ve bunda da kısmen başarılı olduğu aktarıldı.
Sevk yazısında, soruşturmada "tanık" olarak ifadesi alınan oyuncuların beyanlarında, kendi iradeleriyle eylemlere katıldığını beyan etseler de Barım ile eylemlerin başladığı döneme dair yoğun irtibatlarının içeriğini, hayatın olağan akışına uygun olarak açıklayamadıkları kaydedildi.
Tanık oyuncuların, iç ve dış kamuoyu tarafından günlerce takip edilen ve gündemde tutulan gezi olaylarının kitleselleşmeye başladığı dönemde Barım ile görüşme içeriklerinin bulunduğu belirtilen yazıda, oyuncuların eylemlerin olduğu dönemde Gezi Parkında Barım'la bulunmalarına rağmen kaçamaklı cevaplarının şüpheliyi kayırma amacıyla verildiği aktarıldı.
Tanıklardan Halit Ergenç ve Rıza Kocaoğlu'nun, olayların faillerinden Alabora ile olaylar sürecinde irtibatları olduğu anlatılan yazıda, birlikte eylem görüntüleri bulunmalarına rağmen irtibatlı olmadıklarına dair beyanda bulunmaları nedeniyle "Yalan tanıklık" suçundan ayrıca soruşturma başlatıldığı ifade edildi.
Öte yandan, sevk yazısında Ayşe Barım hakkında sektörde tekelleşmeye neden olduğu iddiaları ile, kendisine karşı çıkan oyuncuları piyasadan uzaklaştırdığına ilişkin de "haksız rekabet", "şantaj", "iş ve çalışma hürriyetinin ihlali" ve "vergi usul kanununa muhalefet" suçlarından ayrıca soruşturma yürütüldüğü bilgisi verildi. (AA)
Okuyucu Yorumları 20 yorum