Çiftlik Koyu’nda otel ve restoranların arkasında 2 cadde ve 6 sokaktan oluşan 53 haneli, yaklaşık 250 nüfuslu Ilgın Mahallesi, tertemiz caddeleri, bakımlı bahçeleri ve meydanındaki kitaplığıyla dikkat çekiyor. Mahallenin sakinleri, yerleşimi vahşi hayvan ve satıcılardan uzak tutmak için tel örgülerle çevirip girişe de kapı koydu. Ilgın Mahallesi’ne 200 metre uzaklıktaki Çiftlik Adası’nı 2015’te 30 milyon dolara satın alan işadamı Ali Ağaoğlu’nun komşu olduğu mahalleli, izole ettikleri yerleşimin daha korunaklı ve güvenli olduğunu söyledi.
Mahallede 1974’ten beri yaşayan Gülseren Eroğlu şunları anlattı:
"Burayı babam ve arkadaşları keşfetti ve 1974 yılında arsalarımızı aldık. Buraya evler yapılmaya başlandığında karayolu yoktu ve tüm malzemelerimiz denizyoluyla getirildi. 1983’te evler bitti. Elektrik ve su yoktu. Yolunu imece usulüyle burada yaşayanlar olarak yaptık. Suyu da öyle getirdik diyebilirim. Burada yaşayanların sayısı yükselince o zaman köy olan Bayır’a bağlı bir mahalle olduk. Hızla sayımız çoğaldı ve çocuklarımız sokak aralarında oyun oynamaya başlayınca araçların giriş çıkışı, sokak aralarında hız yapmalarından rahatsız olduk. Tüm mahalle yaşayanları olarak birlikte karar alıp çevreyi tel örgülerle çevirdik. Bir de satıcıların sokak aralarında dolaşmasını da istemediğimiz için girişe de kapı koyduk. Evlerin önü zaten plaj ve oradan giriş çıkışlarda sorun yok. Burada yaşayan herkes birbirini tanıdığı için kapı sorun olmadı ve hatta herkes bundan mutlu oldu."
’DENİZE GELENLERİN ÇÖPLERİNDEN BIKTIK’
Bölgenin kumunun ve denizinin güzelliğine değinen Gülseren Eroğlu, denize gelenlerin giderken çöplerini geride bırakmalarındanbıktıklarını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Burada eski Osmanlı ve Türk ailelerinden oluşan bir topluluğuz. Çocuklarımız çok rahat hareket ediyor. Herkes birbirine gidip geliyor ve evlerimizde camlarımız açık yaşıyorduk. Ama dışardan sürekli gelenler bizim bu havamızı bozmaya başlayınca biz de tedbir almaya yöneldik. Hatta denize giren hanımlardan birisi evlerden birisine girerek tuvalete bile girmeye kalkıştı. Bunu yapmaktan başka çaremiz yoktu. Yaz- kış sürekli oturan fazla olmadığı için kalabalık değiliz. Adeta bir site gibiyiz. Herkes birbirini yakından tanır. Hiç sorun yaşanmaz. Mahallemiz hemen dağın eteklerinde olduğu için önceleri vahşi hayvanlardan, özellikle yaban domuzlarından korunamıyorduk. Bahçe ve çevremize çok zarar veriyorlardı. Bu nedenle önce mahallenin çevresini tel örgü ile kapattık. Sonra baktık ki kapısız çirkin duruyor, biz de kapı yaptırdık."