Fatih'te esnaflık yapan A.D., çalınan şemsiye ayaklıkları için yine esnaflık yapan K.M.'den şikayetçi oldu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından K.M. hakkında, "Çalınan eşyayı satın alma" suçundan başlatılan soruşturma uzlaştırmaya tabi olduğu için dosya uzlaşma bürosuna gitti.
Taraflar burada uzlaşamayınca K.M. hakkında, atılı suçtan 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. İstanbul 6. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın bugünkü duruşmasına, sanık K.M. ve Avukatı Ayşe Güney ile müşteki A.D. katıldı.
A.D., şikayetinde, esnaf olduğunu, dükkanından şemsiye ayaklığı çalındığını, çalınan eşyalarının yine esnaf olan sanığın iş yerinden çıktığını savunarak şikayetçi olduğunu söyledi. Sanık K.M. de A.D'den şikayetçi oldu.
Sanığın avukatı Ayşe Güneş, hırsızların çaldıkları şemsiye ayaklarının iskeletini kestikten sonra müvekkiline sattıklarını belirterek, "Şemsiyelerin iskeleti kesildiği için müvekkilim şemsiye ayaklarının kendisinde olmadığını söylemiştir. Hırsızlarla herhangi bir şekilde iştirak halinde değildir. Ürünlerin hırsızlık sonucu elde edildiğini de bilmemektedir. Parasını ödeyerek almıştır, bu nedenle beraatini talep ediyoruz" dedi.
Mahkeme duruşmaya kısa bir ara verdi. Mahkemenin verdiği arada bir araya gelen sanık ve avukatı ile müşteki uzlaşma konusunda anlaştılar. Kısa bir süre sonra tekrar başlayan duruşmada söz alan A.D., "Sanık, ülkemizde en son gerçekleşen Elazığ depreminde etkilenenlere benim zararım olan 6 bin lirayı bağış olarak gönderirse şikayetimden vazgeçeceğim ve zararımın giderilmiş olduğunu kabul edeceğim" dedi.
Mahkeme, sanığa, müşteki ile yaptığı uzlaşma gereği taahhüt ettiği zararı gidermesi için gelecek celseye kadar süre vererek duruşmayı erteledi. Mahkeme, 2 Haziran 2020 tarihine duruşma günü verdi. Sanığın Avukatı Ayşe Güney, müvekkilinin deprem için belirlenen Ziraat Bankası hesabına bir dahaki celseye kadar 6 bin TL ödeme yaparak davayı uzlaşma ile sonuçlandırmayı amaçladığını söyledi.
Avukat Ayşe Güney, şunları söyledi:
"Müvekkilim çalınan malı kabul etmesi ayrıca mala zarar verme suçundan yargılanıyordu. Geçen celse, şikâyete bağlı tabi bir suç olduğu için uzlaştırılmaya gönderilmişti dosya. Bu celsede her iki taraf duruşma salonunda hazırken hâkim tarafları dinledi ve kısa bir ara verdi. Bu ara esnasında hem müşteki ile hem de kendi müvekkilim ile konuştum. 'Bu dosyayı nasıl bir çözüme kavuştururum' diye. Bu arada müşteki çok güzel bir teklifte bulundu. Dedi ki 'Ben burada mağduriyetimin karşılığı olarak 6 bin TL’yi Elazığ’daki depremzedelere gönderirseniz ben şikâyetimden vazgeçeceğim.' Burada esasen müvekkilimin kasti bir eylemi yok. Hırsızlık sonucu kendisine getirilen ürünleri satın alıyor. Hırsızlık sonucu elde edildiğinden haberdar değildi. O yüzden, önceki uzlaşma döneminde parayı kabul etmezken depremzede durumu gündeme gelince 'tereddütsüz kabul ederim' dedi. Biz de koştura koştura hakime gittik. Hakime durumu anlattık. Böyle bir durumu kim kabul etmez, diyerek durumu kabul etti. Müvekkilimin parayı AFAD’ın banka hesaplarına parayı yatırabileceğini belirttik. Şimdi makbuzu bekliyoruz. İnşallah parayı yatıracak. Bu şekilde bir çözüme kavuşturduk.”
İkinci el eşya alırken vatandaşların mağdur duruma düşmemeleri için çok dikkatli olmaları gerektiğini belirten Ayşe Güney, ”Müvekkil hurdacı olarak çalışıyor. Kendisine getirilen ikinci el demirleri 'eskimiş' diye düşünerek satın almış. Akabinde böyle bir olay ile karşılaşıyor. Kendisini Asliye Ceza Mahkemesi’nde bulabiliyor. Benzer olaylara vatandaşların maruz kalmaması açısından en azından ellerine gelen ürünler ile ilgili varsa faturalara bakabilirler. Belge varsa belgeye bakabilirler. En kötü tarafla ile bir sözleşme imzalarlar. En azından daha sonraki uyuşmazlıklarda kimlerle muhatap olduklarını bilirler. Mutlaka yazılı bir sözleşme yapsınlar. Bizim müvekkilimizi sıkıntıya sokan hırsızlara ulaşılamamasıydı. Hırsızlara ulaşılsaydı, mağduriyet giderme durumu olacaktı. Dava sonrasına hepimiz mutlu ve gülerek duruşma salonundan çıktı. Herkes gülüyordu. Hakim gülüyordu.” dedi.
(DHA)