Danıştay 13. Dairesi, Anayasa Mahkemesi'ne başvurarak 8 Eylül 1983 tarihli 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'nun 32. maddesinin birinci fıkrasının "Mektubun postaya verilmesini takip eden yedinci gün, kararın istekliye tebliğ tarihi sayılır." biçimindeki ikinci cümlesinin, iptalini istedi.
Ankara 6. İdare Mahkemesi ise 4 Ocak 2002 tarihli 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun ve 20 Kasım 2008 tarihli 5812 sayılı Kanun'un 25. maddesiyle değiştirilen 65. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan "İadeli taahhütlü mektupla yapılan tebligatlarda mektubun postaya verilmesini takip eden yedinci gün,kararın istekliye tebliğ tarihi sayılır." Hükmünün Anayasaya aykırı olduğunu ileri sürerek iptal edilmesini talep etti. Ankara 6. İdare Mahkemesi ikinci başvurusunda ise 4 Ocak 2002 tarihli 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun 42. maddesinin işlem tarihinde yürürlükte olan birinci fıkrasında yer alan, "Mektubun postaya verilmesini takip eden yedinci gün kararın istekliye tebliğ tarihi sayılır." biçimindeki ikinci cümlenin Anayasaya aykırı olduğunu ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talep etti. Anayasa Mahkemesi, başvuruları değerlendirerek, iptali istenen hükümleri Anayasa'ya aykırı bulundu. Yüksek Mahkeme'nin iptal kararını gerekçesi Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı.
-HAK ARAMA ÖZGÜRLÜĞÜNÜ ZEDELENMEKTE-
Tebligatın, yetkili makamlarca birtakım hukuki işlemlerin, bu işlemin hukuki sonuçlarından etkilenmeleri amaçlanan kişilere kanuna uygun şekilde bildirimi ve bu bildirimin usulüne uygun olarak yapıldığının belgelendirilmesi işlemi olduğunun belirtildiği gerekçede, usulüne uygun işlemlerin kendilerine bağlanan hukuki sonuçları doğurabilmesi için muhatabına bildirilmesi gerektiği ifade edildi. Usulüne uygun olarak yapılan tebligat, Anayasa'da güvence altına alınmış olan iddia ve savunma hakkının tam olarak kullanılabilmesinin ve bireylere tanınan hak arama hürriyetinin önemli güvencelerinden biri olduğunun vurgulandığı gerekçede, "Ulaşmayan bir tebligat nedeniyle muhatabının Kamu İhale Kurumuna süresinde başvuru yapamaması, başvuru yapmış olsa dahi bu başvurunun süresinde yapılmadığı gerekçesiyle reddedilecek olması ve bu konuda açılacak bir davanın da yargı mercileri tarafından reddedilecek olması sonucunu doğuracaktır" denildi. Tebligatın muhatabının, kendisine izafe edilemeyen nedenlerle posta hizmetlerinde yaşanan gecikme sonucunda, tebligatın içeriğini ilgilendiren konuların esasına ilişkin iddialarını adli veya idari makamlar önünde hiçbir şekilde ortaya koyamamasına neden olacağının altı çizilen gerekçede, "Dolayısıyla, itiraz konusu kural, kendilerinden kaynaklanmayan gecikmelere karşı kişilere yeterince koruma sağlamadığı için hukuki güvenlik ilkesine aykırılık oluşturduğu gibi kişilerin hak arama özgürlüğünün özünü de zedelemektedir" değerlendirmesine yer verildi.
ANKA