Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesine yapılan tahliye başvurusunun ardından savcı, Diyarbakır KCK davasında tutuklu yargılanan Bağımsız Van Milletvekili Kemal Aktaş ve BDP Şırnak Milletvekili Selma Irmak ile Şırnak KCK davasında tutuklu yargılanan BDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız ile ilgili dosyada incelemesini tamamladı.
CHP'li Milletvekili Mustafa Balbay'ın Anayasa Mahkemesinin kararı üzerine İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince tahliye edilmesinin ardından avukatlarınca tahliye edilmeleri için yapılan başvurunun ardından Milletvekilleri Selma Irmak, Faysal Sarıyıldız ve Kemal Aktaş'ın dosyaları savcılıkça incelendi.
Savcı, terör örgütü PKK'nın şehir yapılanması KCK'ya yönelik operasyonda yakalanan, 14 Nisan 2009 yılından bu yana "silahlı terör örgütüne üye olduğu" gerekçesiyle yargılanan Diyarbakır E Tipi Cezaevinde tutuklu Milletvekili Aktaş, 18 Nisan 2009 yılından bu yana "silahlı terör örgütüne üye olduğu" gerekçesiyle yargılanan Diyarbakır E Tipi Cezaevinde tutuklu Milletvekili Irmak ve 27 Nisan 2009 yılından Türk Ceza Kanununun (TCK) 314/2. maddesi uyarınca terör örgütü üyesi ve yöneticisi olma suçundan yargılanan Diyarbakır D Tipi Cezaevinde tutuklu Milletvekili Sarıyıldız ile ilgili mütalaasını hazırladı. Savcı mütalaasında 3 milletvekili ile ilgili tahliye talebinin reddine karar verilmesi yönünde görüş bildirerek, Anayasa Mahkemesinin kararının Balbay'ın bireysel başvurusu sonucu verildiği için sözkonusu kararın sadece Balbay'ı bağladığını öne sürdü.
Mahkeme, mütalaa ile avukatların tahliye talebini değerlendirerek tutuklu milletvekillerinin durumunu karara bağlayacak.
Tahliye talebine ret
Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesine tahliyelerine ilişkin yapılan başvurunun ardından mahkeme, Şanlıurfa KCK Davasında tutuklu yargılanan BDP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Ayhan ve Mardin KCK davasında tutuklu yargılanan BDP Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım'ın tahliye talebini reddetti.
CHP'li Milletvekili Mustafa Balbay'ın Anayasa Mahkemesinin kararı üzerine İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince tahliye edilmesinin ardından avukatlarınca tahliye edilmeleri için başvuru yapılan tutuklu Milletvekilleri İbrahim Ayhan ve Gülser Yıldırım'ın dosyaları savcılıkça incelendi.
Mahkeme, savcının terör örgütü PKK'nın şehir yapılanması KCK'ya yönelik operasyonda yakalanan ve 5 Ekim 2010 yılından bu yana "silahlı terör örgütüne üye olduğu" gerekçesiyle yargılanan Milletvekili Ayhan ve terör örgütü PKK'nın şehir yapılanması KCK'ya yönelik operasyonda yakalanan, 15 Şubat 2010 yılından bu yana "Terör örgütü üyesi olmak" suçundan yargılanan milletvekili Yıldırım ile ilgili tutuklulukta geçirdiği süre ve seçilme hakkını ihlalini gerekçe göstererek tahliyesine karar verilmesi yönünde sunduğu mütalaayı ve avukatlarının tahliye taleplerini inceledi.
Mahkeme, Mardin E Tipi Cezaevinde tutuklu sanık Gülser Yıldırım ve Diyarbakır D Tipi Cezaevinde tutuklu İbrahim Ayhan'ın tahliye talebini reddederek, oy çokluğu ile tutukluluklarının devamına karar verdi.
KAPLAN: ‘BU SÖMÜRGE HUKUKDUR’
Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nin BDP'li tutuklu vekiller Gülser Yıldırım ve İbrahim Ayan'ın tahliye taleplerini reddetmesine BDP'nin tepkisi çok sert oldu. BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, "bu düşman hukukudur" dedi.
Kaplan, Hürriyet'e yaptığı açıklamada, "İstanbul'da ayrı, Diyarbakır'da ayrı hukuk olmaz. Kişiye özel hukuk olmaz" dedi.
Tutuklu vekillerin zaten "terör örgütüne üyelik" suçuyla yargılandıklarını, bu suçun cezasının 5 ila 10 yıl arasında olduğunu, tutuklu geçirdikleri sürenin, alabilecekleri cezayı da karşılayacak kadar uzun olduğunu vurgulayan Kaplan, şöyle konuştu;
"HALK, ÖFKELİ, TEPKİLİ..."
"Diyarbakır Özel Yetkili Mahkemesi'nin aldığı karar bir hukuk skandalıdır. Halk, bu karar öfkelidir, tepkilidir. Bu karar kamu vicdanını yaralamıştır. Özel Yetkili Mahkeme, bu kararla 'biz Anayasa Mahkemesi'nin de üstündeyiz' demiştir"
"BU, KARAR İÇİN KİMDEN EMİR ALDILAR"
Vekillerin avukatlarının, ilgili karara üst mahkemede itiraz edeceklerini de vurgulayan Kaplan, "ancak şunu söylemek gerekir; Özel Yetkili Mahkeme'nin bu kararı bir düşman hukuku uygulamasıdır. Bir sömürge hukuku uygulamasıdır" dedi.
Diyarbakır Özel Yetkili Mahkemesi'nin bu kararı ile, AİHM'in ilgili kararlarını da BM Medeni ve Sosyal Haklar Sözleşmesi'ni de, Anayasa Mahkemesi'ni de, Ceza Muhakemeleri Kanunu'nu da hiçe saydığını vurgulayan Kaplan, şöyle dedi;
"Diyarbakır Özel Yetkili Mahkemesi, bu kararı almak için kimden emir almıştır? Çıksın açıklasın..."
"AYM'NİN KARARI TUTUKLU TÜM VEKİLLERİ KAPSAR"
CHP Milletvekili ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi eski yargıçlarından Rıza Türmen, tutuklu BDP vekillerinin tahliye taleplerinin reddedilmesinin doğru olmadığını, Anayasa Mahkemesi'nin Balbay kararıyla ortaya koyduğu ilkelerin tüm tutuklu vekilleri ilgilendirdiğini söyledi.
Türmen, Milletvekili Mustafa Balbay'ın Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) kişisel başvuru hakkını kullanmış olsa da, mahkemenin kararında ilkelere yer verdiğine dikkat çekti. Mahkemenin o kararda, seçme ve seçilme hakkına atıfta bulunarak, milletvekillerinin görev yapmasının önemini vurguladığını belirtti. Türmen, "Mahkeme, bir vekilin tutuklu kalması ile tutuksuz yargılanması arasında kamu yararı dengesi gözetilmesi gerektiğini belirtiyor ve tercihini tutuksuz yargılamadan yana kullanıyor. Delilleri karartma ya da kaçma şüphesinden söz ediliyorsa bunun somut olgularla ortaya konulmasını istiyor. Kaçma şüphesi varsa bile buna ilişkin, başka tedbirlerin devreye alınmasını öngörüyor. Örneğin Balbay'a konulan yurtdışı çıkış yasağı gibi. Üçüncü olarak da Balbay'ın 5 yıla yaklaşan uzun tutukluluğuna dikkat çekiyor" dedi.
DERHAL AYM'YE BAŞVURSUNLAR...
Anayasa Mahkemesi'nin Balbay kararında, ilkelere yer verdiğini vurgulayan Türmen, "Dolayısıyla bu ilkeler tüm tutuklu vekiller için geçerli olması gerekir. Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi de AYM kararından yola çıkarak tahliye kararı almalıydı. Avukatlar derhal AYM'ye başvursun. AYM karar aldığında bu mahkeme o zaman ne yapacak? Bu hem seçme ve seçilme hem de kişi özgürlüğünün ihlalidir. O zaman o hakimlerin itibari açısından kırıcı olmayacak mı" diye sordu.
DEMİRTAŞ VE KIŞANAK’TAN AÇIKLAMA
BDP Eşgenel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Gültan Kışanak, BDP kökenli 5 milletvekili hakkında Diyarbakır 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği “Tahliye taleplerinin reddine” kararına, “Siyasi bir karardır, demokratik siyaset yapma hakkını ve halk iradesini hiçe sayan bir karardır. Çözüm sürecine hizmet etmeyecek ve hatta süreci tıkama potansiyeli taşıyan yargının bu siyasi kararı karşısında hükümeti göreve ve samimiyete çağırıyoruz” tepkisini gösterdi. Demirtaş ve Kışanak’ın yazılı açıklaması özetle şöyle:
BALBAY KARARI BAĞLAYICI
Anayasa Mahkemesi’nin Sayın Balbay’la ilgili olarak vermiş olduğu karar hiçbir tartışma götürmeksizin bağlayıcı bir nitelik taşımaktadır. Bu karar tüm seçilmişlerin serbest bırakılmasını emretmektedir.
İdare ve yargı organları bu karara koşulsuz uymak zorundadır. Tutuklu Milletvekillerimiz; Sayın Hatip Dicle, Sayın İbrahim Ayhan, Sayın Selma Irmak, Sayın Faysal Sarıyıldız, Sayın Kemal Aktaş ve Sayın Gülser Yıldırım hakkında herhangi bir hüküm verilmiş değildir. Vekillerimizin yargılamaları yerel mahkemelerde devam etmektedir. Kendilerine isnat edilen fiil ise, siyaset yapmaktır. Bu da; düşünce, örgütlenme ve siyaset özgürlüğü kapsamındadır.
HASMANE BİR TUTUM
Ancak buna rağmen vekillerimiz, diğer tutuklu siyasetçiler gibi yıllardır cezaevinde siyasi rehine olarak tutulmakta ve uzun tutuklukla aslında açıkça yargısız bir infaz yapılmaktadır. Tutuklu bulundukları süre dikkate alındığında vekillerimiz ceza alsalar bile alacakları cezanın infazını çoktan tamamlamış durumdalar. Tüm bu gerçekler ışığında, Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu kararın tartışmasız yerine getirilmesi gerekirken, ne yazık ki Diyarbakır 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi, tutuklu vekillerimiz Sayın İbrahim Ayhan ve Sayın Gülser Yıldırım’ın tahliye taleplerini oy çokluğuyla reddetmiştir. Bu karar hukuki değil siyasi bir karardır. Yargı tarafından tutuklu vekillerimiz ve siyasetçilerimize karşı açıkça hasmane bir tutum izlenmektedir. Bu karar bir hukuk skandalıdır, bir çifte standarttır. İstanbul’da ayrı, Diyarbakır’da ayrı bir hukuk işletilmektedir. Vekillerimizin serbest bırakılmamaları demokratik siyaset kanallarını tıkama girişimidir, yüzbinlerce insanın demokratik iradesini hiçe saymaktır.
HÜKÜMETİ GÖREVE ÇAĞIRIYORUZ
Çözüm sürecine hizmet etmeyecek ve hatta süreci tıkama potansiyeli taşıyan yargının bu siyasi kararı karşısında hükümeti göreve ve samimiyete çağırıyoruz. Halk iradesini ayaklar altına alan bu kararın siyasi ortağı hükümettir. Hükümet ‘yargının işidir’ diyerek kendisini soyutlayamaz. Tutuklu vekillerimiz de dahil on bine yakın siyasetçiyi cezaevine atan operasyonun siyasi kararını hükümet vermiştir. Bütün bu tutuklamaların ve uzun tutukluluğun yasalarını AKP Hükümeti çıkarmıştır. Özel Yetkili Mahkemeleri AKP Hükümeti kurmuştur. Yargıç ve savcılarını bu hükümet atamıştır. Dolayısıyla bu uygulama birkaç yargıcın değil, AKP hükümetinin uygulamasıdır.
SORUMLU HÜKÜMETTİR
Bu nedenle hükümet sürdürülen siyasi yargılamaların da aynı zamanda sorumlusudur. Bu hukuk skandalının, bu çifte standardın derhal sona erdirilmesi gerekir. Yargıyı da bu çifte standart karşısında bir kez daha kararını gözden geçirmeye, Anayasa Mahkemesi’nin kararına uymaya, hukuk ihlaline artık son vermeye çağırıyoruz.
SUSKUN KALMAYACAĞIZ
Tutuklu vekillerimiz ve tüm siyasetçilerimiz derhal serbest bırakılmalıdır, bu siyasi rehine uygulamasına biran önce son verilmelidir. BDP olarak, süreci bu şekilde yürütme ve ilerletme ihtimalimizin zora girdiğini herkesin ve her kesimin bilmesini istiyoruz. Bu karar karşısında asla suskun kalmayacağız. Hem yargısal alanda hem de demokratik siyasi zeminde mücadelemizi sonuna kadar halkımızla birlikte yükselteceğiz. Halkımız kendi iradesini hiçe sayan bu karara meydanlarda cevabını en iyi şekilde verecektir.