MHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Bölükbaşı, “Kandil’deki terörist unsurlar Mahmur Kampı’na getirilecek ve oradan diğer sivil vatandaşların arasına karışarak Türkiye’ye girişleri sağlanacak. Yani Mahmur Kampı teröristlerin Türkiye gelişinde bir ara transfer istasyonu olarak kullanılacak” iddiasında bulundu.
Bölükbaşı, Mahmur Kampı’ndan Türkiye’ye getirilecekler için özel yerler inşa edileceğini açıklayan İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ı ağır bir dille suçladı. Bölükbaşı, Vatan Gazetesi'nin sorularını şöyle yanıtladı...
İçişleri Bakanı Atalay, Mahmur Kampı’ndan gelenler için özel yerler hazırlandığını açıkladı...
İçişleri Bakanı ya Mahmur Kampı konusunu bilmiyor ya da yeni bir kafa karıştırma hedefi var. Mahmur Kampı’nda 11 bin 500 vatandaşımız yaşıyor. Bu kamp BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin gözetiminde. Duhuk ve Erbil’de yaşayanlarla toplam 15 bin vatandaş var. Mahmur Kampı, 7 yıldan fazladır Türk makamları, Irak makamları, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği arasında müzakerelere konu oluyor. Kamptakilerin gelebilmesi için BM ile Gönüllü Geri Dönüş Anlaşması imzalaması gerekiyor, uluslararası kural bu. Türkiye, teröristlerin Mahmur Kampı’ndan gelenlerin içine sızarak mülteci statüsüyle ülkeye girmemesini savunmuştur. Ancak AKP’nin yapmak istediği, Barzani’yle yürütülen müzakere süreci şudur: Kandil’deki terörist unsurların bir kısmı Mahmur Kampı’na getirilecek ve oradan diğer sivil vatandaşların arasına karışarak Türkiye’ye girişi sağlanacak. Yani Mahmur Kampı teröristlerin Türkiye gelişinde bir ara transfer istasyonu olarak kullanılacaktır. Mahmur dışında PKK’nın 4 bin civarındaki silahlı militanının tasfiyesi gerekmektedir. Bunların 250’ye yakını Kandil’de yaşıyor. Kampların önemli bir kısmı Türk Irak sınırındadır ve boşaltılmıştır. Militanlar Barzani’nin himayesinde Kuzey Irak’ta yaşamaktadır. Hükümet Barzani aracılığıyla Kandil’le bir pazarlık süreci başlatmıştır. Barzani’ye arabulucu rolü vermiştir. Barzani, terör örgütünün etkisiz hale getirilmesi karşılığı iki şey istiyor: Türkiye’de terör örgütünün amaçları doğrultusunda bir siyasi çözüm süreci başlatılması - ki Başbakan’ın PKK açılımıyla bu yapıldı. İkincisi Kuzey Irak bölgesel yönetiminin güvenliği için Türkiye’nin korumasını istiyorlar. ABD askerleri çekildikten sonra Irak’ın Arap unsurları, Sünni ve Şii Kürtler arasında bir gerginlik yaşanması muhtemeldir. Bir de, ’Kerkük’ü ben Kuzey’e bağlayacağım, sen buna engel olma. Türkmenleri fazla ön plana çıkarma. PKK’ya siyasi af çıkar Ben de PKK’ya olan desteğimi çekeyim’ diyor. Böyle bir rezil pazarlık yapılıyor.
Anadolu’ya açılımı anlatmak için yola düşüyorsunuz. Kaç il gezilecek?
Bu büyük yıkım projesini anlatacağız. İlk miting Ankara’da ’Bin yıllık kardeşliği yaşa ve yaşat’ adıyla düzenleniyor. Bütçe görüşmelerinin ardından da teker teker tüm illeri gezeceğiz. AKP ve bölücülük kervanı Türkiye’yi bir sefer dolaşacaksa biz 5 sefer dolaşacağız.
Diyarbakır’a gidecek misiniz?
Genel Başkan’ın cevabı gayet açıktır, başka birşey söylemem doğru olmaz.
Son Genel Kurul görüşmelerinde sizin de kürsüye yürümeniz dikkat çekti
Türkiye’nin milli birliğini dinamitleyecek bir projenin Meclis’in önüne getirilmesi tabii ki insanlarda farklı tepkilerin doğmasına yol açtı. AKP’nin genç ve ihtirasları aklının önünde koşan bir grup başkan vekilinin aleni kışkırtıcılık yapması 7 sene önceye dönerek, ’Kime kaça sattınız’ demesi tepkiye neden oldu. 7 yıl önceki o oturumu da şimdiki AKP’nin içinden geldiği parti istemiştir. Meclis görüşmeleri de göstermiştir ki, Türkiye bu açılımla çok ciddi bir ayrışma ve çatışma yoluna sokulmuştur. Başbakan ’Sonuna kadar gideceğiz, bedeli ne olursa olsun’ demişti. Ne pahasına olursa olsun Başbakan’a Türkiye’yi etnik temelde çatıştırma imkanı vermeyeceğiz. Bunun için ödenmesi gereken bedeli gönül rahatlığıyla ödeyeceğiz.
İZMİR’DEKİ OLAYLAR
Bahçeli tüm teşkilatı teyakkuzda olmaya çağırdı
İzmir’deki o sarışın kadın kadın ülkücü müydü?
Ben o hanımı tanımıyorum, ülkücü mü bilmiyorum. Sayın Başbakan tavşana kaç, tazıya tut politikası izliyor. Ama bütün bu oyunlar boşa çıkacak.
Bülent Arınç, “Bahçeli İzmir’deki o insanları partiden atsın” önerisinde bulundu
Sayın Arınç’ın her sözüne yorum yapmak rasyonel ölçüler bakımından zordur ve kendisi muhatabımız değildir. Türk Milleti son 4 aydır Erdoğan’ın gündeme getirdiği PKK açılımı nedeniyle huzursuz ve tedirgin. Bin yıldır birlikte yaşayan toplumun içine fitne sokmuştur. Toplumda bir ayrışma, bölünme süreci başlatmıştır. Bir siyasi partinin Habur’da yaşanan rezaleti İzmir’e taşıma gayretini kimse görmezden gelemez. Çocuklara PKK militanlarının elbiselerini giydirerek zafer işareti yaptırılması, PKK paçavralarının açılması açık tahrik sebebidir. MHP’yi bu işe bulaştırmak için Başbakan ve yol arkadaşlarının yoğun bir çaba içinde olduğu görülüyor. Tabii bu tezgahın arkasında kimlerin olduğunu Türk milleti yakında görecektir. Arınç’ın MHP’yle ilgili sözleri, hiçbir meşru temeli olmayan saçmalıklardır. Ancak Başbakan bu sürece göbeğinden bağlanmıştır ve Türkiye’yi zor ve sancılı günler beklemektedir. PKK açılımının açıklanması bile Türk toplumunu zehirlemiştir. Açılımın makyajı, süslü ambalajları vardır ama içeriğinin ne olduğunu Sayın Başbakan bu aşamada Türk milleti’ne açıkça söyleme cesaretine sahip değildir. Bu açılımın ne sonuçlar vereceğini anlamak için Habur’a bakmak yeterlidir. Habur açılımın turnusol kağıdı olmuştur. Habur’da yaşananların ilerde çok ciddi hukuki ve siyasi sonuçları olacaktır. Çünkü AKP hükümeti teröristlere Habur’da Kandil dokunulmazlığı getirmiştir. Terörü koruma içtihadı oluşturulması için adalet mekanizmasına baskı yapılmıştır. ’Ezber bozuyorum’diyen Başbakan Türk halkının kimyasını bozmuştur.
Bahçeli ’sokağa çıkmayın’ diyerek tüm teşkilatları uyardı...
Türkiye’yi bu temelde ayrıştırmak, çatıştırmak ve bölmek için bir geniş bir cephe seferberlik başlatmıştır. Buna karşın MHP’yi hedef alan tezgahlara yönelmeleri çok muhtemeldir. Sayın Bahçeli teyakkuz halinde olunması konusunda teşkilatlarımıza yazılı bir uyarı gönderdi. Daha önce de her vesiliyle bunu yapmıştır. Biz Sayın Erdoğan’ın oyununa gelmeyeceğiz. Türk Milleti’ni, etnik temelde çatıştırma projesini kendine göre başarıya ulaştırmasına imkan vermeyeceğiz.
Bunun adı ihanettir
İktidar da “Çarpıtıyorlar” diyerek muhalefeti suçluyor. Bu suçlamaya ne diyorsunuz?
AKP sözcüleri kapı kapı gezerek televizyonlarda bunu söylüyor. Ancak bu doğru değil. Elimizde üç temel kaynak var. 1991 yılındaki ’Kürt sorunu ve çözümü’ isimli raporda PKK’nın talepleriyle Erdoğan’ın çözüm önerilerinin yüzde 90 örtüştüğü görülüyor. İnsan değişebilir ama Türkiye’nin milli birliği sözkonusu olduğunda içine böyle bir mikrobu kabul eden bünyenin iyileşmesi mümkün değil. Sonra, 7 yıl boyunca kamuoyu önünde söyledikleri var. Alt kimlik üst kimlik gibi abes tartışmaları başlatan Başbakan’dır. Yani 1991’da o raporu hazırlayan Erdoğan’la 2003 yılında Başbakan olan Erdoğan arasında hiçbir fark yoktur. Üçüncüsü ise, hazırlattıkları Anayasa değişikliği. PKK’nın talep ettiği milli kimliğin değiştirilmesi bu pakette vardır. Bunlara baktığımızda AKP Anayasa suçu işlemeye tam teşebbüs halindedir. Türk milletinin şunu çok iyi bilmesi lazım; Bunu bugün hayata geçiremese bile bu açılımın sahipleri Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünü arkasından dolaşarak yıkacaktır. Başbakan, ’Anayasa’nın maddelerine dokunmayacağız, tek millet, tek devlet, tek bayrak’ diyor. Ama bir takiyye yapıyor. Bu kavramlara dokunmadan içlerini boşaltma, arkasından etrafından dolaşarak bunları anlamsız kılmaya çalışıyor. Bu da Anayasal suçtur. Anayasa’ya sadakatsizliğin adı da ihanettir.
KÜFÜR TARTIŞMASI
Gerekli cevap misliyle verilecek
Bölükbaşı, Başbakan Erdoğan’ın, Meclis Genel Kurulu’nda demokratik açılımla ilgili genel görüşme sırasında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye küfretmesine tepki gösterdi. “Biz parti olarak gerekli araştırmayı yaptırdık ama Türkiye’de yaşayan herkes de bu araştırmayı yaptırıp başbakanın neler söylediğini öğrenebilir” diyen Bölükbaşı, şunları söyledi: “Herkes mayasının, meşrebinin icabını yapar. Sayın Başbakan Türk siyasetinde üslup zerafetini ve seviyesini temsil eden yönleriyle sivrilmemiştir. Bu alanda aşmakta zorlandığı yapısal sorunları bulunmaktadır. Yetişme tarzından mı geliyor bilemiyorum. Sayın Genel Başkanımız konuşurken yanına dönüp bir şeyler söylemiştir ve ağzını kapatmak gereği duymamıştır veya unutmuştur. Gerekli incelemeler tamamlandıktan sonra gerekli işlemler başlayacak ve kendisine gerekli cevap da misliyle verilecektir. Bu işin siyasi, hukuki ve ahlaki yönü vardır. Hepsinde gerekli karşılıkları görecektir.”