Ünlü hukukçu Rezan Epözdemir, Manisa'daki olay hakkında yorum yaparken 'Meseleyi etik olarak incelediğimiz bana dokunmayan yılan bin yaşasın felsefesi toplumda egemen oldu' diyebiliriz ifadesini kullanırken hukuki açıdan da meşru müdafaa hakkının detaylarını aktardı.
'TOPLUMDA ŞİDDET DURUMLARINA KARŞI DUYARSIZLAŞMA VAR'
İşte Dr. Rezan Epözdemir'in meşru müdafaa hakkındaki görüşleri: Burada görüntüler çok üzücü meselenin hem etik hem hukuki durumu var. Toplumda bana dokunmayan yılan bin yaşasın felsefesi var. İnsanlar artık bu tür şiddet durumlarını normalleştirmiş. İnsanlar ne yazık ki duyarsızlar, olağan kabul ediyorlar. Ben buna tükenmişlik sendromu diyorum.
'Hukuki boyuta gelince TCK'nin 25. maddesinde ceza sorununu ortadan kaldıran veya azaltan sebepler vardır. Meşru savunma, özetle kişinin kendisine veya başkasına yönelmiş haksız bir saldırıya karşı o anki durum ve imkanlarla saldırıya karşı işlenen fiildir. Bu hukuka uygun kabul edilmektedir.
Saldırıya karşı hüküm kullanan kimse meşru mudafaka sayılır. Meşru savunma için saldırı devam ediyor olmalıdır devam etmiyorsa dahil tekrar edilmesi kesin olmalıdır, bu saldırı haksız olmalıdır. Bu saldırı kişinin can ve mal güvenliğine yönelik olmalıdır.
SALDIRI SIRASINDA VATANDAŞ KARŞILIK VERSE CEZA ALIR MIYDI?
Burada en çok tartışılan durum savunmanın orantısıdır. Yakın zamanda Kadir Şeker olayında bunun yansımasını gördük. Bu koşullar altında 25. madde somut olaya uygularsak vatandaşlar, bir başkasının can güvenliğine yönelik tehdit varsa, saldırıya karşı savunma yapma durumu varsa, hamile bir kadına saldırılıyorsa vatandaşlar devreye girip saldırıya karşı savunma yapılır.
Burada saldırının bizzat kişiye yapılması gerekmez, saldırıyla eş zamanlı olarak ölçülü olmak koşuluyla savunma yapılabilir. Saldırı sırasında sopa kullanıyorsa vatandaş da sopa kullanabilir ama saldırı
sopayla yapılıyorsa vatandaş silahla saldırırsa bu suçtur!
Eğer orantısız ilkesi aşılırsa bu hukuka uygun değil eğer aşılmazsa faile yani vatandaşa ceza verilmez!'