2 Haziran, Salı
Pazar günkü genel seçimlere az bir süre kala, hafta sonu İstanbul'da iki günde iki mitingi takip ettikten sonra yine yoldayım.
İlk kez Manisa'ya geliyorum. Kentin çarşısını, hanlarını, mahallelerini dolaşıyorum.
Manisa canlı bir şehir. Nüfusu yaklaşık 1 milyon 400 bin. Nüfusun önemli bir kısmı ilçelere yayılmış durumda. Kent merkezi canlı, esnafın önemli bir kısmı alışverişten memnun.
Seçim arabaları vızır vızır turluyor 8 Eylül Caddesi ve etrafını. Seçim büroları stantlar, bayraklar elbette her yerde.
Geçen yılki yerel seçimlerde Manisa'da yaklaşık MHP yüzde 40, AKP yüzde 37, CHP ise yüzde 18 oy almıştı. Benim de ilk duraklarımdan biri MHP'nin cadde üzerindeki seçim bürosu.
MHP'nin Manisa'da tek bir kadın milletvekili adayı yok. Ancak partinin seçim bürosunda iki kadın karşılıyor beni. Buradan izlenimlerimi ve onların anlattıklarını Manisa ile ilgili yazacağım seçim haberimde detaylı olarak anlatacağım ancak Manisalıların söylediği ilginç bir şeyi aktardılar.
Kürt meselesi ile ilgili sohbet ederken, Manisa'daki durumu sordum. Bana Nurlupınar mahallesinde yoğun olarak yaşadıklarını ve onlara "Manisa'nın İngilizleri" dediklerini söylediler.
Neden "İngiliz"? Bu sorunun yanıtını bilmiyorlar ancak Manisa'da Kürtlerin belki toplumdan görünürde olmayan dışlanmışlığının bir göstergesi gibi. Nurlupınar mahallesine giderken bindiğim taksicinin şoförü, "Bizim için fark etmez Türk-Kürt diyor" içtenlikle. Ancak "İngilizler" ifadesi, iki taraf arasında karşılıklı bir düşmanlık asla söz konusu olmasa bile bir ayrı gayrılığı sezdiriyor.
Manisa'da Kürtler, bir milletvekili çıkarmak konusunda umutlu. Bu umutlarının tabanda, şehirde bir karşılığı olup olmadığını anlamak için sokakları dolaşmaya devam edeceğim.
Şimdilik kendimi kent merkezinde 19. yüzyılda inşa edilmiş Yeni Han'da tanıştığım Salih Aslan'ın kendi yaptığı güzel kavalın sesiyle baş başa bırakıyorum.
_____________________________________________________________________
26 Mayıs, Salı
Yine İstanbul'dayım. Burada yaşayanlar fark etmiştir, son günlerde partilerin daha da yüklendikleri seçim kampanyalarının bir parçası olan bayraklar nedeniyle İstanbul'un bazı yerlerinde gökyüzü bile görünmüyor.
Kentin farklı yerlerindeki stantların, yollardan geçen seçim araçlarının sayısı gittikçe arttı.
Kocaeli'nde işçilerle, öğrencilerle ve kadınlarla görüşüp, onların eğilimlerini tercihlerini anlamaya çalıştıktan sonra geldiğim İstanbul'u birkaç gün içinde değişmiş buldum desem yanlış olmaz.
Önce Kadıköy'de HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın Yoğurtçu Parkı'ndaki festivalde yaptığı konuşmasını takip ettim ve HDP'yi destekleyenlerle konuştum. Oldukça canlı ve inançlı bir kitle vardı. Demirtaş'ın Gezi'ye atıfla yaptığı konuşma da heyecanla karşılandı.
CHP'ye desteğin yaklaşık yüzde 70'lere vardığı Kadikoy'de AKP, HDP ve MHP'nin ne yaptığına baktım. Ancak yanıtını aradığım sorulardan biri de geleneksel CHP seçmeninin HDP'ye en azından taktiksel de olsa destek verip vermeyeceği idi. Zira HDP'nin barajı aşmaması halinde ortaya çıkacak parlamento dağılımı CHP'lilerin de pek hoşuna gidecek gibi görünmüyor.
Bağdat Caddesi'nde görüştüğüm, her yaştan her meslekten insan sorduğum sorulara oldukça renkli ve ilginç yanıtlar verdi. Ama şimdilik bu kadarını söyleyeyim, yanıtların detaylarını yayımlanacak yazıma saklıyorum!
Bu hafta Oy ve Ötesi ile Türkiye'nin Oyları girişimini mercek altına alıyoruz. Bu seçimlere nasıl hazırlanıyorlar, eğitimlerinde neleri vurguluyorlar? Bunu anlamak için bir gönüllü eğitimine ben de katılıyorum.
Cuma günü ise ver elini Eyüp! Orada AKP seçmeninin bu seçimden beklentilerini anlamaya çalışacağım. Kim bilir müthiş Haliç manzarasıyla büyüleyen Pierre Loti'de bir kahve içmeye zaman bile ayırabilirim belki. Ve elbette bu seyirlik yerde oturanlara birkaç soru sormaya..
_____________________________________________________________________
22 Mayıs, Cuma
Kocaeli'ndeyim. Deyim yerindeyse, buranın taşı toprağı fabrika, her yer üretim. Bu nedenle elbette önce işçilerle görüştüm. Onlara özellikle partilerin asgari ücretle ilgili politikalarını sordum.
Fakat Kocaeli'nin yoğun sanayi üretimine komşu sürprizler de var. Kentten biraz uzaklaşınca, yemyeşil yollar sizi sık ağaçlıklı köylere götürüyor. Onlardan biri de kadınların imece usulü organik tarım yaptığı Ketenciler köyü. Ben de buraya uğrayarak hem organik tarım yapılan bu yeri ziyaret ettim hem de köylülerle konuştum. Kadınları bir arada bulmam mümkün olmadı, zira izin günleriymiş dün!
Biraz aşağıdaki Bayraktar Köyü'nde ise serada çalışan kadınlarla sohbet ettim. Onların da en önemli gündem maddeleri asgari ücret. Çünkü bir kısmının eşi fabrikalarda çalışıyor.
Ancak şimdilik şunu söyleyebilirim ki karşıma çok sayıda kararsız seçmen çıktı. Bunların bir kısmı önceden AKP'ye oy vermiş kişiler. Bir başka ilginç nokta ise, AKP'e oy vereceğini söyleyen kişilerin "Tayyip'e oy vereceğim" demesi idi. Onları yanındakilerden uyaranlar oldu gülerek. Cumhurbaşkanının seçime girmeyeceğini hatırlatarak...
Öğrencilerle kafelerde, Romanlarla kentin merkezinde Perşembeleri kurulan pazarda, işçilerle öğle arasında molalarında ve oto sanayide görüştüm.
Burada iki gün önce yapılan MHP mitinginin beklenenden güçlü geçtiğini söyleyenler ve AKP'den oy çalacağı konusunda ümitli olanlar da var.
Kocaeli'nde şu an AKP'nin 7, CHP'nin 3 ve MHP'nin 1 milletvekili bulunuyor.
HDP de Türkiye'nin bu ilk Kürt işçi göçünü alan kentlerden birinde daha fazla oy almak için çalışıyor. Kent merkezinde broşür dağıtan üyelerle, seçim araçlarıyla karşılaşmak mümkün. Ancak buradan milletvekili çıkarmasına ihtimal veren pek yok.
Kocaeli'nin ardından bir süreliğine İstanbul'a dönüyorum. Bu akşam HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ı Yoğurtçu Parkı'nda katılacağı festivalde izleyeceğim.
Kadıköy'de soracağım ilk sorulardan biri, CHP'nin kalesi sayılan bu yerde HDP'nin, ana muhalefetten oy koparmayı başarıp başaramayacağı olacak.
Buradan yazacağım izlenim akşam saatlerinde sitemizde olacak. Eğer internet bağlantısı el verirse Periscope'tan yayın bile yapabilirim belki!
_____________________________________________________________________
21 Mayıs 2015, Perşembe
Türkiye 15 ayda üçüncü seçimini yapmaya hazırlanıyor.
Geçen yıl 30 Mart'ta yerel seçimlerle başlayan bu dönem, cumhurbaşkanlığı seçimiyle devam etti. İkisinde de sokaklardaydım.
Klişe ama benim çok sevdiğim deyimle, "seçmenin nabzını tutmaya" çalıştık. Bu seçimde de bunun için sokaklardayız.
Bu sefer seyahatime memleketimden başladım ve Eskişehir'de Türkiye'nin ilk eşcinsel adayı Barış Sulu ile görüştüm.
HDP adayı olan Sulu hem adaylık sürecini hem adaylığının nasıl "cesaret işi" olduğunu anlattı.
Eskişehir'de henüz seçim atmosferi olduğunu söylemek zor ama CHP'nin milletvekili sayısını arttırıp arttıramayacağı merak konusu.
Şimdiki durağım ise İzmit. Ankara'dan İstanbul'a uzanan tren raylarının üzerindeki duraklardan belki de en büyüğü. Körfez'in etrafındaki ve iç taraflardaki fabrikalarıyla Türkiye'nin en önemli sanayi merkezlerinden.
Öyle ki kentin ticaret odasının verilerine göre Kocaeli'nin imalat sanayisindeki payı yüzde 13. Böyleyken asgari ücretin, seçim vaatlerinin temelini oluşturduğu bu seçimde ben de burada işçilerin nabzını tutmaya başlayacağım.
Burası aynı zamanda Kürt işçilerin ilk göç noktalarından biriydi yıllar önce. HDP'nin onlara seslenip seslenemediğini, AKP iktidarının ve AKP'li belediyenin yaptıklarının seçmendeki karşılığını soracağım.
Üstelik Ford Otosan bugünden itibaren üretimi durduruldu. İşçiler Türk Metal sendikasına tepkili. Burada olduğum sürece onların eylemlerini de takip edeceğim.
Burası aynı zamanda MHP'nin Türkiye ortalamasının üzerinde oy aldığı yerlerden. MHP lideri Devlet Bahçeli'nin vaatlerinin burada nasıl bir etki yarattığını soracağım.
Elbette sadece işçiler değil. Çalışmayan kadınların, öğrencilerin, emeklilerin, siyasetçilerin cömert vaatleri ile ilgili düşüncelerini soracağım.
Sonraki durağım İstanbul. Muhafazakarların kalesi Eyüp'te, İstanbul'un hızla büyüyen ilçelerinden Ümraniye'de ve CHP'nin en etkili olduğu yerlerden Kadıköy'de oyların rengini anlamaya çalışacağım.
Projeler AKP'ye kazandırdı mı? HDP, CHP seçmenini kendine çekebiliyor mu? CHP, kalelerinden güçlenerek çıkabilecek mi?
Bütün bunların arasında tıpkı Doğruluk Payı haberinde olduğu gibi seçime özel birkaç haber de bulacaksınız benden. Bunlardan biri kadınların partilerdeki çalışmaları, bir diğeri sandık güvenliği ile ilgili harekete geçen sivil toplum girişimleri üzerine olacak.
Umarım bu güzergahlar üzerinde sizinle de yolumuz kesişir. Ancak buluşamasak da Twitter ve Periscope'tan hem yorumlarınızı gönderebilir hem de görüşlerinizi paylaşabilirsiniz. 7 Haziran'a kadar bir noktada buluşmak üzere!