Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Haber Global'de yayınlanan Az Önce Konuştum programında Candaş Tolga Işık'ın sorularını yanıtladı.
İşte Mansur Yavaş'ın açıklamalarından satır başları:
Seçim kazandığımız zaman zafer kazanmış olmayacağız demiştik. Çünkü karşımızda düşman yok. Dolayısıyla siyasete girmeden tüm Ankara'yı kucaklayarak adil bir şekilde hizmet yapmaya çalışıyoruz. Onun dışında çok televizyona çıkmayı da gerekli görmüyoruz. Pandemi de bunda son derece etkili oldu. Tarzımız öyle, bunu planlı bir şekilde yapmıyoruz. Ankara bizi neden seçti, hizmet edelim diye seçti. Biz de aynen devam ediyoruz.
Kar yağacağı zaman ben saatimi kurup 2-3 saatte bir yağış var mı deyip, AKOM merkezimiz var sürekli arıyorum orayı. Ne yapıyorsunuz, hazır mısınız diye...
Oradaki arkadaşımızın heyecanlanması yüzünden o gün kar topaklaştı. Öyle bir başarısızlık oldu. Çıktım sokağa belediyeye geliyorum. Bir tane kar aracı görmedim ben. Halbuki biz daha öncesinden kamyonların önüne bıçak yaptırmak suretiyle kendi lojistiğimizi artırmıştık. Yani böyle bir şey yaşanmaması gerekiyordu. Hemen soruşturdum, onunla ilgili ihmalleri de orada gördüm. Gereğini de yaptım.
Kar tuzlaması yapan araçların hepsine GPS, kamera taktık. Kameralı araçlardan yolun o anki durumu görülüyor. Ankara'nın kartakip.com diye bir adresi var. Yolun durumunu görebiliyorsunuz, ne kadar yolun açık olduğunu görüyorsunuz. Biz bunları internet sitemize yüklüyoruz.
Araç sayısını daha da artıracağız. Yeter ki kar yağsın...
15 bin öğrenciye eğitimde fırsat tanıyorsunuz. Bunu görmek belediyeciliktir. Yine sosyal yardım alan ailelerin 30 bin öğrencisine ayda 10 gb 3 ay müddetle internet verdik ki bu çocuklar okusun diye. Belediyecilik budur. Ücretsiz verdik.
YKS'ye zam geldi. Aynı gün yardım alanların YKS ücretlerini biz ödedik.
Polatlı'nın suyu için 550 milyon liralık ihale yaptık. Bunlar aşağı yukarı 1, 1.5 milyon nüfusu ilgilendiriyor.
Mamak- Gölbaşı arasına bir hat değiştiriyoruz. 675 bin kişiyi ilgilendirecek. Oralarda su olduğu halde yükseklere su çıkmıyor. En az 200 küsur köyde kanal açıktan akıyor. Bunlar mikrop saçıyor, burası başkent.
Benim çılgın projem falan yok. Ben yüzde 3'ü bina olan Ankara'nın yüzde 97'si boş arazi olan Ankara'nın en az yüzde 50'sine tarım yapılabileceğini görüyorum. Teşvik ediyorum. Her yönüyle Ankara'da herkese bir şekilde dokunuyoruz.
Garsonları görüyoruz. 16 bin kişiye 3 ay müddetle 500+150 lira ekmek parası gönderdik.
Biz verdiğimiz sözleri yerine getiriyoruz. Reklam yapmıyoruz. Her yaptığımız projenin karşısına şu kavşak şu kadar liraya mal olmuştur diyoruz. Yaptığımız her şeyi şeffaf bir şekilde açıklıyoruz. İnternet sitesinde yaptığımız tüm harcamaları yayınlıyoruz. 1250 tane ihalemiz bugün YouTube da canlı olarak yayınlandı. Bunları herkesten önce Türkiye'ye ben getirdim.
Benim en büyük projem Ankaralı'yı zengin etmekti. Ve o kırsalda yaşayan insanlar bugün işlerini terk ettikleri zaman kente geliyorlar. Şehirde ziraat yapacak, bahçıvanlık yapacak halleri de yok. Bunlar da çocukları da işsiz kalıyor. Ben tam tersine insanların köye dönmesini, onların köyünde daha ucuz su, daha ucuz elektrik kullanmak suretiyle oradan Ankara için bir şey üretmesini sağlıyorum.
O da benim fikrimdi. Açık olacaksın. İnsanlara yalan söylemeyeceksin. Hataysa benim hatam diyeceksin. İyi yapıyorsanız da insanlar onu görecek. Çünkü biz memuruz. Ben kendi paramı değil insanların parasını harcıyorum.
Bütçe hazırlarken 550 tane kuruluşa yazı yazdık. Her şey internet sitemizde mevcut.
2 milyar 235 milyon lira borç ödedik bu arada.
Pandemi nedeniyle insanlar toplu taşıma aracı çok fazla kullanmak istemedi. Dolayısıyla 2 milyarın üzerinde ulaşım sektöründeki özel otobüs ve dolmuşları sübvanse ettik.
Kendi otobüslerimizi elektrikliye dönüştürüp tekrar ulaşıma kazandırıyoruz. Ve normal elektrikli otobüsün çok çok altına yapıyoruz. Sadece bizim belediyemizin dönüştürülecek 400 tane otobüsü var.
Son 2 test kalmıştı benim bildiğim. Önümüzdeki aydan itibaren Sanayi Bakanlığından izin alındıktan sonra kullanıma sunacağız.
Makam araçlarımı sattım. Kendim minibüsle gelip gidiyorum. Sadece havaalanına giderken ve İstanbul'a gelirken Vakıfbank'a ait mercedes ile geldim. Makam araçlarını satarak 70 milyon civarında tasarruf ettik.
Ben belediyede fotoğrafımın asılmasını yasakladım. Bunun için de genelge yayınladım. Daha önceki dönemden kalan personel neden benim fotoğrafımı asmak zorunda kalsın. Belki de beni sevmiyordur. Orası benim kişisel şirketim değil. Atatürk'ün fotoğrafı var, Cumhurbaşkanı'nın ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun fotoğrafı var. Benim yok.
ASKİ suyu yıllarca pahalı sattı diye eleştirirdik. Mustafa Tuna döneminde yüzde 50 indirildi. Ve 5 liraya indi. 2 yıldır tüm maaliyetlerin artmasına rağmen 5 lira olarak devam ediyor. Eskiden olsa 10 lira olacaktı. Ankara halkından 4 kat trilyon para çıkmış olacaktı.
Pandemi ortamıyla beraber 330 bin kişiye gıda yardımı yaptık. Onun haricinde de ne kadar esnaf varsa herkese bir şekilde ulaştık. Kiminin su faturasını ödedik. Kimse kimseyi görmeden Ankara'da 50 bin kişi yardım yaptı. IBANlarını yayınladık. Binlerce kişi bakkallarda veresiye defterleri kapattı.
Ben neysem oyum. Siyasi geçmişimizi inkar etmedik. Ben şu anda Millet ittifakı'nın belediye başkanıyım. Cumhuriyet Halk Partisi'nin belediye başkanıyım. Şu an rozetsiz bir biçimde işimi devam ettiriyorum. Siyasi düşünce ve duygumu işime katmıyorum. Ben Gökçek dahil herkesin belediye başkanıyım şu anda. Herkese eşit bir şekilde hizmet ediyorum.
Ortaya siyasi bir figür gibi çıkmadım. İnsanları kucaklayan, rakiplerini rahatsız etmeyen, işine odaklı olunca. Adam işini yapıyor oluyor. Demek ki insanların aradığı buymuş. Yaptıklarımız insanların hoşuna gitti. Onlara odaklandık. Ondan dolayı konuşulduğunu düşünüyorum.