Son depremler sorulan şu soruyu tekrar hatırlattı: İstanbul'da deprem olacak mı? Bu yıl depremi sık sık hisseden Ege Bölgesi'nin ardından Marmara depremi de olacak mı sorusu sorulmaya başlandı. İzmir, Çanakkale ve Bodrum depremlerinin ardından beklenen İstanbul depremi yakın mı endişesini doğurdu. 12 Haziran tarihinde Ege Denizi açıklarında 6,3 büyüklüğünde başlayan İzmir depreminin ardından İstanbul depremi olacak mı soruları sorulmaya başlanmıştı. Peki İstanbul depremi olacak mı? İstanbul'da deprem bekleniyor mu? İstanbul depremi için uzmanlar görüşlerini paylaşmaya başladı. İşte İstanbul depremi konusunda önemli bilgiler.
Tektonik rejim olarak farklı olan Ege depremi ile Marmara Denizi'nde beklenen deprem birbirinden bağımsız fay hatlarına sahip. Türkiye'de 500 tane aktif fay bulunuyor ve bu fayların sürekli hareket etmesi doğal. Kuzey Anadolu Fayı Marmara'da 17 Ağustos'tan sonra kırıldı ve ardından 12 Kasım'da da bir deprem gerçekleşti. Şimdi ise sismik boşluk olarak adlandırılan bölge Marmara Bölgesi. Dünyadaki bilim insanlarının hemfikir olduğu konu da Kuzey Anadolu Fayı içindeki bir sonraki depremin Marmara Denizi'nde olacağı. Buna bağlı olarak beklenen İstanbul depreminin ise 7'nin üzerinde olacağı tahmin ediliyor.
Prof. Dr. Celal Şengör, İstanbul’u bekleyen büyük tehlikeyi değerlendirdi. “Şu anda beklediğimiz en çetin deprem İstanbul depremi” diyen Şengör, depremin maksimum büyüklüğünü 7.6 olarak tahmin ettiklerini söyledi. Bu depremin şiddetine baktığımızda sahillerde Yeşilköy’de, Tuzla’da depremin şiddeti 10’u buluyor, diğer sahil bölgelerinde 8’i buluyor. Bu, binaların yarısı gidecek demektir. Depremin şiddeti 10’u bulduğu zaman ayakta neredeyse bina kalmıyor. İstanbul’un üzerinde kurulduğu jeolojinin özelliklerinden, yapı envanterinin kötülüğünden ve hâlâ yüklenen nüfus nedeniyle bir felaket ve çılgınlık. İstanbul’u 7.6’lık bir deprem vurduğu zaman başa çıkmanız mümkün değil. Türkiye batıya doğru senede 2.5-3 santimetre kayıyor. Aynı zamanda Türkiye’nin batısı bir elin parmakları gibi genişliyor. Bölgedeki depremler bu açılmanın yarattığı depremlerdir. 1999’daki İzmit ve Düzce depremine kadar ‘Depremler birbirlerini tetiklemez’ deniyordu. Bu depremlerden sonra patır patır depremler olmaya başladı. Yunanistan’da, Ege Denizi’nin içinde, Batı Anadolu’da. Uzun süre depremin nakledilebileceğine inanılmadı...
"KIRILACAK FAYIN BOYU BELLİ"
İstanbul’da depremin büyüklüğünün maksimum 7.6 olacağını biliyoruz. Bunu nereden biliyoruz? Kırılacak fayın boyu belli. Ne kadar bir alanı etkileyeceği, kırılacak kabuk parçasının derinliği belli. Buradaki taşın özgül ağırlığı 2.7-2.8 arasında değişiyor. Hacim hesabı yapıldığında bu kadar ağır bir kütleyi birkaç saniye içerisinde 6 metre kaydırmak için ne kadar enerjiye ihtiyaç var?
Türkiye’nin durumunda her deprem başka depremi tetikleyebilir. 1999 depremi İstanbul’u depreme hazırladı. İstanbul eli kulağında. Zeminin karakterinden ötürü depremin şiddeti çeşitlilik gösteriyor. Şu anda asıl tehlike Edremit civarı. Ayvacık, Behramkale ve sahil kısmında 7 büyüklüğünde deprem olabilir. Bin senedir o bölgede deprem olmamış, orada biriken yamulmayı düşünebiliyor musunuz? Bu kadar hızlı gerilen Ege’deki faylar ölmez. Girit, 9 büyüklüğünde deprem üretirse Anadolu’ya etkisi korkunç olur, burada rahat konuşamayız. Santorini Adası’nı yerle bir eden volkanik patlama olursa facia olur. Neden facia? Ortalığa tüf saçıyor. Tüfün içinde silisyum yani çimento var. Yutulduğunda ciğerlere gidiyor, ciğerlerde su olduğu için ciğerlerde beton oluyor. Boğularak ölünüyor.
"TÜRKİYE BAĞIMSIZLIĞINI KAYBEDER"
Türkiye depreme hazır değil. Özellikle İstanbul’u vuracak bir deprem için. İstanbul’da bir sel olduğunda, kar yağdığında hiçbir yere gidemezsiniz. Deprem olduğu zaman İstanbul’u nasıl besleyeceksiniz? Yaralılara nasıl hizmet götüreceksiniz, insanlar nereye sığınacak? Hareketli iskelelerimiz hazır mı? Denizden besleyebilir miyiz İstanbul’u? Yapacak fazla bir şey yok, felaketi bekliyoruz. Bu felaket geldiğinde Türkiye bağımsızlığını kaybedecek. Muhtaç olacak. Yardım için Avrupa’ya el açacaksınız! İstanbul’un yıkıldığını düşünebiliyor musunuz? Hangi gelirle ayağa kalkacak? Hangi uzmanlıkla kaybolmuş, zarar görmüş, kültürel varlıklar tamir edilecek? Marmara’da yapılanlar şöyle başladı. Önce deprem güzergâhını dolaştık. Deprem fayı Marmara’nın altına giriyordu. En son adam gibi çalışmaları Abdülhamid zamanında Ruslar yapmıştı. Bir proje yapmaya karar verdik. 2000 yılında bir subay gemisi gelmişti. Avrupa’dan da büyük paralar alınmıştı. 90’lı yıllardan beri Naci Görür ‘Türkiye’de denizleri çalışmalıyız, Türkiye’de bir sürü gemi var, araştırma yapılmıyor’ diyordu. Naci Görür’ü projenin koordinatörü yaptık. Bir sürü gemi geldi. Şu anda Marmara dünyanın en iyi bilinen iç denizi oldu. Ama buna Türkiye’nin katkısı sıfıra yakın oldu. Araştırmayı yapan uzmanların yüzde 90’ı İTÜ’dendi. Sismografların yerleştirilmesi için Naci Görür İBB’den 388 bin TL istedi. Son güne kadar beklediler ve ‘Hayır’ dediler. Bu şartlar altında Türkiye’nin depreme hazır olması mümkün olamaz. Buna rağmen İTÜ, MTA ve Kandilli Rasathanesi elinden geleni yapıyor. ‘Türkiye faal fayları’ haritası hazırlandı ama bunu hazırlayan kişi uygulanan kötü politikalar yüzünden MTA’dan ayrıldı.
PROF. DR. NACİ GÖRÜR: "MARMARA DEPREMİNİ YAKIN GELECEKTE BEKLİYORUZ"
17 Ağustos'un üzerinden 18 yıl geçti ama çok şey yaptık gibi görünse de konutları depreme hazırlayamadık. Bodrum'da yapı bloku iyi bir sınav verdi. Yapı blokunun tüm Türkiye'de depreme hazır olması gerek. Marmara depremini yakın gelecekte bekliyoruz. 2045 yılına da kalmayabilir.
YRD. DOÇ. DR. OĞUZ GÜNDOĞDU: "İSTANBUL'DA RİSKLER ÇOK ARTTI"
İstanbul Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu ise 'beklenen deprem yakın gelecekte olacak. Birtakım belirtiler var ama belirgin bir tarih vermek yanlış olur. İstanbul'da riskler çok arttı. Yüksek katlı binalar her yerde. Yapı denetimi problemli." şeklinde konuştu.
PROF. DR. HALUK ÖZENER: "ÖNLEMLER ALINMALI"
Olası Marmara depreminin büyüklüğünün bilim insanları tarafından çok tartışıldığını dile getiren Özener, bunların vatandaşın önünde yapılmaması gereken bilimsel tartışmalar olduğunu, herkesin Marmara'da büyüklüğü 7 civarında bir deprem beklenildiğini bilmesi ve önlemlerin alınması gerektiğini söyledi. Özener, depreme hazırlık için kentsel dönüşümün hızlanması, çürük yapıların bir an önce yenilenmesi gerektiğini vurgulayarak, kentsel dönüşümün sadece bina bazında değil ada, mahalle ve ilçe bazında köklü olarak yapılması gerektiğini kaydetti.
Beklenen deprem biraz geç gelmesi durumunda deprem zararlarının azaltılmasının mümkün olduğunu belirten Özener, şunları anlattı:"Depreme karşı koyma şansımız yok, deprem önlenemez bir gerçek. Marmara'da da tarih boyunca depremler oldu. Anadolu plakası Marmara'da 2,5 santim hızla saat istikametinin tersinde güney batı yönünde hareket ediyor. Burada bir enerji birikiyor ve bu bir yerden dışarı çıkacak. Tarihsel depremler oldu, hala bu hareket sürüyor, yine bir deprem olacak. Ama ne zaman olacağını bilmediğimiz için bununla yaşamaya alışmamız lazım. Psikolojimizi bozmamamız, yarın olacakmış gibi de hazır olmamız lazım. '6 ay sonra, 1 sene sonra olacak, 2050'ye kadar olmaz' gibi şeylere kulak asmamamız lazım. Bunları söylemek çok anlamlı değil. Tarih vermek bilimsellikten uzaklaştırıyor gibi."
Özener, herkese geçmiş olsun dileğinde bulunarak, depremle yaşamaya alışılması ve bilinçli olunması gerektiğini söyledi. Depreme hazırlık çalışmalarında daha hızlı yol alınması gerektiğini ifade eden Özener, "Doğa uyumuyor. Yarın olacakmış gibi önlemlerimizi artırmamız lazım. Deprem anı, öncesi ve sonrası bir bütün. AFET yönetimi konusunda daha da çalışmamız gerekir." dedi. Özener, depreme hazırlık için kentsel dönüşümün hızlanması, çürük yapıların bir an önce yenilenmesi gerektiğini vurgulayarak, kentsel dönüşümün sadece bina bazında değil ada, mahalle ve ilçe bazında köklü olarak yapılması gerektiğini kaydetti.
HAYVANLAR DEPREMİ HİSSEDİYOR MU?
Prof. Dr. Haluk Özener, eski CHP'li Milletvekili Melda Onur'un "şehir merkezinde görülen yılan haberleri" olduğuna ilişkin depremden 2 saat önce Twitter hesabından yaptığı paylaşım üzerine hayvanların depremle ilişkisini de değerlendirdi.
Deprem uzmanı Prof.Dr. Ahmet Ercan uyardı: Yazlıklarınıza gidin Deprem öncesi hayvanların davranışlarında farklılıklar gösterebildiğini vurgulayan Özener, ancak depremin bir parametreden oluşmadığını, sadece hayvanların davranışlarına göre bir öngörüde bulunulamayacağını belirtti. Özener, depremlerin önceden belirlenmesi çalışmalarının dünya üzerinde uzun zamandan beri yapıldığını, ancak bunların bir sonuca bağlanmadığını dile getirerek, "Denizden çıkan gazları incelemek, elektromanyetik enerjideki değişim, yeraltı su seviyelerinin izlenmesi gibi çok sayıdaki parametrelerin gözlemlenmesi ve hepsinde bir anormali görülürse, bir deprem olma ihtimali yüksek denilebilir. Hayvanların duyu organları insanlardan çok daha fazla gelişmiştir. Köpeklerin havlamaları gibi farklı davranışlar var. Bunların hepsinin izlenmesi gerekir. Deprem sadece bir parametreyle kestirilmiyor, çok fazla bilinmeyen var" değerlendirmesini yaptı.
Bursa'nın Nilüfer ilçesi en fazla sıvılaşmanın olduğu bir yerdir’ diyen Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, sözlerini şöyle tamamladı: “Aynı Gölcük depreminde Adapazarı’nda, Yalova’da ne olduysa, yan dönmeler ya da katların yarısının toprak altına girmesi gibi olayları Bursa ovasındaki bütün yapılarda görebiliriz. Bursa’da büyük bir deprem 1855 tarihinden sonra olmamıştır. Bu demektir ki Bursa’da deprem saati çalışmaya başlamıştır. İstanbul için 2045 yılına kadar deprem beklemiyorum ama Bursa için bunu söyleyemem. Bursa için şu anda dahi deprem olmuş olması beni şaşırtmaz. Deprem gelmeden biz yapılarımızı kentsel dönüşüme sokarak depremde yıkılmayacak yapıları elde etmemiz gerekiyor.” şeklinde konuştu.