Deprem uzmanı Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, İstanbul'u tetikleyecek iki deprem potansiyeli olduğuna dikkati çekerek, "Her gün büyük Marmara depremine bir gün daha yaklaşıyoruz" dedi.
Kuzey Anadolu fay zonunun güney kolunda 17 Ağustos depremi öncesinde olduğu gibi bir kümeleşme olduğunu vurgulayan Işıkara, "İstanbul olarak Gemlik'i, Gölcük depremini 17 Ağustos'ta nasıl hissettiysek aynı şekilde hissederiz" diye konuştu.
Işıkara, İHA'ya yaptığı açıklamada, Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğunu belirterek, Türkiye'nin her yanında, her zaman bir deprem olabileceğine işaret etti.
Marmara'nın özel bir durum arzettiğini kaydeden Işıkara, daha önce adaların güney batısına ve Gemlik yani Kuzey Anadolu fay zonunda potansiyel bir deprem tehlikesi olduğuna dikkat çektiğini hatırlattı. Kocaeli Gölcük depreminin, kümeleşmelerin olduğu yerlerin potansiyel bir deprem yeri olabileceğini gösterdiğini dile getiren Işıkara, İzmit Körfezi'nde bu kümeleşme sonucu 17 Ağustos depreminin oluştuğunu bildirdi.
Kuzey Anadolu fay zonunun güney kolunun uzun bir süredir sessiz olduğunu vurgulayan Işıkara, "Orada da bir kümeleşme var. Marmara'da bu iki potansiyel yer sözkonusu. Gemlik'i nasıl hissederiz İstanbul olarak. Kocaeli Gölcük depremini 17 Ağustos'ta nasıl hissettiysek aynı şekilde hissederiz. Mesafe olarak aynı. Ancak adaların güney batısını biz yaşarız.
Her ikisini de Marmara depremi diye adlandırmak lazım. Ama adaların güney batısı İstanbul'a hayli yakın olduğu için yaşarız" şeklinde konuştu. 'Deprem olacak mı' sorusunu sormak yerine depreme karşı önlem alınması gerektiğinin altını çizen Işıkara, şöyle konuştu: "Türkiye'nin her yerinde deprem olabilir. Marmara'da da olabilir. 'Olacak mı?' sualini sormak yerine olacak gerçeğini kabul edip, depremden korunma konusunda her türlü çabayı sarfetmemiz lazım.
Bundan sonra yaşayacağımız binaları mutlaka sorgulamamız lazım. Evimizin üstündeki eşyalar potansiyel bir tehlike. Bize zarar vermemesini sağlamak lazım. Deprem sırasında doğru davranmamız lazım. Maalesef hala merdivenlere koşuyoruz, balkonlardan atlıyoruz.
Ev sahibiyseniz zorunlu deprem sigortası yapmanız lazım. Eviniz ağır hasar olabilir. Yassı kadayıftan söz etmiyorum. Ama siz evinizdeki eşyaları, size zarar vermeyecek düzene getirirseniz, deprem sırasında doğru davranmışsanız, depremin büyüklüğü ne olursa olsun sizi ağır hasarlı evden yara almadan dahi çıkabilirsiniz. Canın pahası yok.
Bundan daha kıymetli şey olabilir mi?" İstanbul'da kötü bir yapılaşmanın olduğunu ve bu yapı stokunun değiştirilmesinin çok zor olduğunu belirten Işıkara, büyük ekonomik güç isteyen yapı değişikliğinin aynı zamanda uzun bir zaman gerektirdiğini bildirdi. "Bu depremin ne zaman olacağını bilmiyoruz.
Yarın da olabilir, 5 sene sonra da olabilir" diyen Işıkara, son dönemde İstanbul'da düzgün yapılaşmaların yapıldığını hatırlattı. Depremden korunmanın tek ve vazgeçilmez yolunun deprem güvenli binalar olduğunu ifade eden Işıkara, olası bir Marmara depremiyle ilgili şunları söyledi: "Mümkün değil bir depremin ne zaman olacağını bilemeyiz. Ama bekleniyor tabi. Her gün, bir gün daha yaklaşıyoruz büyük Marmara depremine.
Dolayısıyla olacak mı suali yerine olacak gerçeğini kabul edip önlem almamız gerekir. Bir depremin ne zaman olacağını bilmek mümkün değil. Öyle bir teknoloji yok ama depremden korunmak mümkün."
Işıkara ayrıca, Türkiye'de deprem üreten çok yer olduğunu dile getirerek, insanların depremle birlikte yaşamayı öğrenmesi ve önlem alması gerektiğinde ısrarcı olduğunu, bu nedenle eğitime büyük önem verdiklerini de sözlerine ekledi.