Yıldırım Beğler'in iddialarına göre bölgede infaz edilenlerin 'gömüldüğü' en büyük alan, halk arasında "mayınlı" olarak bilinen; ama 'temiz' bir bölge:
[**
**](https://www.mynet.com/begler-ergenekon-savcilarini-goreve-cagirdi-2689853-myvideo)
"Burası da yine 48. Köprü'nün 500-1000 metre berisinde, Hezil Çayı ile Aktepe askeri bölgesinin arasında 'Ateşalanı' denilen bir yer. Bu alanı herkes mayınlı bölge zanneder; ama mayın yok normalde. Biz buranın mayınlarını temizledik ve mayınlı bölge süsü verdik. Burada bir dere (Hezil çayının devamı veya bir kolu) var. Bu derenin 20-30 metre üst kısmına da 80-90 kişi gömülmüştür. Adanalı A. Astsubay, geceleri buraya çok kişi gömdü." Yıldırım Beğler, söz konusu bölgenin krokisini de kabataslak çizdi.
Beğler, bunlara ek olarak 2. bölüğün yanındaki "Kapılı" askeri bölgesine de çok sayıda cesedin gömüldüğünü iddia ediyor. 2. bölüğün sağ tarafında bulunan 'Aktepe' ve solundaki 'Kapılı' askeri alanlarını kapsayan bölgeyi genel olarak MAK'ın kullandığını ifade eden Beğler, "PKK'lı olsun, işadamı olsun, kim işkence edilip infaz edilirse bu alana gömülüyordu. MAK'ın özel alanıydı burası" diyor. TSK eski tercümanı Beğler, Silopi çevresindeki zift tankerlerinin içine cesetlerin atıldığına da şahitlik ettiğini savunuyor.
İnfaz edileceklerin bazılarının isimlerinin 'yukarıdan' geldiğini, bazılarının da E.A. ve Ergenekon tutuklusu L.G. tarafından yazıldığını savunan Beğler, bu noktada kamuoyunda çokça gündeme gelen kayıp iki kurbanın akıbetine açıklık getiriyor:
[**
**](https://www.mynet.com/begler-ergenekon-savcilarini-goreve-cagirdi-2689853-myvideo)
"Mesela Halil Birlik ile Mehmet Bilgiç isminde iki Silopili işadamı vardı. Bunları Mete (L.G.) kendisi yaptı (İnfaz listesine ekledi). Listemiz bilgisayarla yazılmıştı. (Listenin yer aldığı kara kaplı ajandanın önünde çekilmiş fotoğrafını da gösteriyor). Bu listenin altına Halil Birlik ve Mehmet Bilgiç isimlerini el yazısıyla Mete Yüzbaşı yazmıştı. Bu iki adama PKK'ya yardım ve yataklık yapmaktan infaz kararı verildi. Onları 48. kapıdan aldım arabamla. Oraya kadar ticari taksiyle gelmişler; ama taksiciyi almadım. Normalde geride iz bırakmamak için taksiciyi de alıp onu da infaz etmemiz gerekirdi. Taksicinin yeğeni benim arkadaşımdı, benim haber elemanımdı; onun hatırı için taksiciyi almadım içeriye."
Halil Birlik ve Mehmet Bilgiç'i L.G.'ye teslim ettiğini anlattıktan sonra şöyle devam ediyor Yıldırım Beğler: "Sorguladılar, ondan sonra A. Astsubay ile Ş. Başçavuş - bölüğün içinden Aktepe Ateşalan'a giden toprak bir yol vardı - oraya götürüp bu iki işadamını oraya gömdüler. Bunu da ilk kez size söylüyorum. Halil Birlik ile Mehmet Bilgiç, Adanalı A. Astsubay ile Ş. Başçavuş tarafından Ateşalan'da gömüldü. Orası araştırılırsa bulunur; çünkü alan dar orada."
Özel Kuvvetler bünyesindeki MAK haricinde, 1992-1995 yılları arasında Jandarma İstihbarat Teşkilatı'nda da çalıştığını hatırlatıyor Yıldırım Beğler. O dönemde de birçok kanunsuzluğa şahit olduğunu, Silopi'deki JİTEM elemanları tarafından insanların kanunsuz bir şekilde sorgulanıp infaz edildiğini ve cesetlerin bir yerlere gömüldüğünü anlatan Beğler, bu cinayetlerin failleri olarak K. Astsubay, C. Uzman Çavuş, Y. Uzman Çavuş, korucu İ.T., S.T., S.D. ve K.S. isimlerini veriyor. Özellikle K.S.'nin tetikçilik yaparak çok zenginleştiğini vurguluyor.
Can güvenliği endişesiyle Norveç'e kaçtığını ve bu ülkeye sığındığını aktaran Beğler, "Can güvenliğim olsa Türkiye'ye dönerim. Türkiye daha rayına oturmadı. Otursun, ömrümün sonuna kadar Türkiye'de yaşamak isterim." diyor.
[**
**](https://www.mynet.com/begler-ergenekon-savcilarini-goreve-cagirdi-2689853-myvideo)
Türkiye'deyken içerdeki arkadaşlarından bir Yarbay'ın kendisini arayarak, 'Senin isminin üzerini çizdiler! Çok yakın zamanda seni bulurlar' dediğini ve bundan dolayı Norveç'e kaçtığını anlatan Beğler, Ergenekon iddianamesine de referans vererek şöyle devam ediyor: "Eşim de özel kuvvetlerde çalışıyordu ve çok başarılıydı. Bana ve eşime Ergenekon infaz emri vermiş! Buraya bile beni öldürmek için bir astsubay göndermişler geçenlerde. Norveç polisi çok iyi koruyor beni. Adam hâlâ ya Norveç'te ya da şimdilik İsveç'te kendini unutturmaya çalışıyor."
Beğler, bölgede şahit olduğu birçok kanunsuzluğu Şırnak'ta savcıya da anlatmış; ama sonuç alamamış: "Savcı dedi ki, Sus sus, bunlar ortalığı karıştırır!"
[**
**](https://www.mynet.com/begler-ergenekon-savcilarini-goreve-cagirdi-2689853-myvideo)
Ergenekon'un üzerine aşamalı olarak gidilmesi gerektiğini düşünen Beğler, "Eğer Ergenekon savcıları ifademi almak isterlerse her zaman buna açığım; fakat ifade vermek için Türkiye'ye gidemem. Türkiye beni şu anda koruyamaz." diyor.
Cihan