Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), her yıl onlarca araştırma komisyonu kuruyor. Ancak içtüzükteki engeller sebebiyle verimli sonuç alınamıyor. Susurluk, Şemdinli, Metin Göktepe, Uğur Mumcu, Muhsin Yazıcıoğlu ve en son Darbeleri Araştırma gibi pek çok komisyon kuruldu. Olaylara ilişkin kurulan komisyonlarda, hazırlanan raporlar sadece Meclis'in tozlu arşivlerinde yerini alıyor.
Cihan Haber Ajansı'nın (Cihan) Meclis arşivinde yaptığı araştırma çarpıcı bir gerçeği ortaya çıkardı. 9 ile 22. dönem arasında çeşitli konularda 158 Meclis Araştırması Komisyonu kuruldu. Bu komisyonlardan yalnız 109'u çalışmalar sonucu raporunu hazırladı. 37 komisyon çalışmalarını tamamlayamadı. 12 komisyon da çeşitli sebeplerden işlevsiz kaldı. Komisyonların hazırladığı raporların kimi ise Meclis Genel Kurulu'nda dahi görüşülmeden arşive alındı.
Türkiye, geçmişindeki darbelerin yanında özellikle 1990'lı yıllarda onlarca faili meçhul cinayetlerle karşılaştı. Her biri, Türkiye gündemini sarsan olaylar olarak hafızalara kazındı. Çoğunun üzerindeki sis perdesi ise aradan yıllar geçmesine rağmen hala aralanamadı.
Bu olaylar konusunda TBMM sessiz kalmayıp her biri adına araştırma komisyonları kurdu. Araştırdı, soruşturdu, tanık dinledi, belge istedi, bilgi topladı. Fakat hazırlanan raporların kimi Genel Kurul'da görüşüldü, kimi görüşülmeden arşivdeki yerini aldı. Hazırlanan raporlar, önemli olayların yıl dönümünde sadece bakılmak için karıştırılıyor.
Askeri darbe ve muhtıralardan en çok zararı gören millet ve temsilcisi TBMM oldu. Darbelerle ilgili hazırlanan araştırma komisyonu ise dönemin aktörlerini sadece dinlemekle yetindi. En son hazırlanan Darbeleri Araştırma Komisyonu da tarihin arşivlerindeki yerini aldı. 34 kişinin hayatını kaybettiği Uludere olayıyla ilgili hazırlanan araştırma komisyonu ise rapor aşamasında. 27 Mayıs 1960 darbesinin en önemli gerekçesi olarak gösterilen Tahkikat Komisyonu, Demokrat Parti tarafından 18 Nisan 1960'ta kuruldu. Üç ay çalışması gereken komisyon, kısa bir süre sonra işlevsiz kaldı.
"KÜTÜPHANEYE GÜZEL BİR KİTAP OLUYOR"
Uğur Mumcu Cinayeti Araştırma Komisyonu Başkanı eski AK Parti Milletvekili Ersönmez Yarbay, komisyon raporlarının kütüphaneye güzel bir kitap olduğunu ifade etti. Komisyonların işlevsiz kalmasının sebebinin yapısından kaynaklandığını dile getiren Yarbay, soruşturma komisyonları da olduğunu ve onların mahkeme gibi çalıştığını, daha etkili olduğunu vurguladı. Soruşturma komisyonlarının çok az kurulduğunu anlatan Yarbay, bu komisyonun cezai müeyyidesinin de bulunduğuna dikkat çekti.
Komisyonların kamuoyunun gazını almaktan öteye gitmediğini belirten Yarbay, raporun Meclis Başkanlığına sunulduktan sonra başkanın takip etmesi gerektiğini ifade etti. Kimi raporların Genel Kurul'da dahi görüşülmediğini anlatan Yarbay, siyasi partilerin raporun öne alınarak görüşülmesi için önerge vermeleri gerektiğini, aksi halde Meclis'in dönemin ömrünün bitmesiyle birlikte tüm işlemlerin de ortadan kalktığını vurguladı.
"DEVLET SIRRI TARİFİ YAPILMALI"
Susurluk Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış ise Türkiye'de geçmişte yaşanan karanlık olayların aydınlatılamamasının sebebinin 'devlet sırrı' kavramı olduğunu söyledi. Susurluk Komisyonu'nda da 'devlet sırrı' ile karşılaştıklarını vurgulayan Elkatmış, en azından kanuni değişiklikle 'devlet sırrı' tarifinin yapılması gerektiğini belirterek "Ne devlet sırrı, ne değil; devlet sırlarını kimler bilecek; ne zamana kadar sır olarak kalacak? Bütün bu konuların aydınlığa kavuşturulması lazım." dedi.
Meclis'te kurulan komisyonların yargılama yetkisi olmadığını dile getiren Elkatmış, yasal boşlukların doldurulması gerektiğini söyledi. "Çetenin, mafyanınki de ticari sırra giriyor. Biz bununla karşılaştık. Devlet sırrına giriyor, olmaz böyle bir şey." diyen Elkatmış, şöyle devam etti: "Devlet sırları birtakım demokratik ülkelerde belli bir zaman sonra kamuoyuna açıklanıyor. Gerek CIA'nın birtakım gizli belgeleri hatta KGB'nin birtakım gizli belgeleri dahi belli bir zaman sonra kamuoyuna açıklanıyor. Yani ilanihaye gizli olmaz ki. Bizde maalesef ilanihaye. Hatta Meclis'in gizli oturumları bile 10 yıl sonra açıklanıyor. Hadi ülkenin uluslararası güvenliğiyle ilgili belgeler açıklanmaz bunu anladık, ama ülke içine dönük birtakım şeylerin açıklanması lazım. Bunu kabul etmek mümkün değil. Bunun bir süresi olması lazım en azından. Yabancı ülkeler açıklıyor. Ama bizde Cumhuriyet döneminden beri olan şeyler dahi hala sır olarak duruyor."
SORUŞTURMA KOMİSYONU'NUN YÜCE DİVAN'DA YARGILAMA YETKİSİ VAR
Komisyonlar, daimi ve geçici olmak üzere iki başlık altında toplanıyor. Daimilerin, yani ihtisas komisyonlarının sayısı her yasama döneminde aynı. Anayasa, Adalet, Eğitim, Sağlık, Tarım, Çevre ve Dilekçe komisyonları başta olmak üzere 17 daimi komisyon aralıksız çalışıyor. Daimi komisyonlar, incelemelerini kanun tasarı ve teklifleri üzerinde yapıyor.
Soru, gensoru, Meclis araştırması, Meclis soruşturması gibi usuller ise Meclis'in denetim mekanizmalarından. Meclis araştırması, siyasi denetim kapsamında en etkili yöntemlerden biri. Amacı belli bir konu hakkında bilgi edinmek, edindiği bilgiyi kamuoyu ve Meclis ile paylaşmak. Konuları ise genellikle siyasi, ekonomik ve toplumsal olaylardan oluşuyor.
Araştırma ve soruşturma komisyonları, geçici komisyon kapsamında yer alıyor. Bu nedenle her dönem yaşanan olaylara ve verilen önergelere göre sayıları değişiklik gösteriyor. Meclis soruşturması, yasama organının yargısal nitelikteki yetkilerini kullanırken yaptığı incelemeye deniliyor. Soruşturma komisyonları bir nevi mahkeme gibi çalışıyor. Konuları ise sınırlı; başbakan ve bakanlar hakkında komisyon kurulabiliyor. Soruşturma ve araştırma komisyonlarının en önemli farkı, yaptırımları. Soruşturma komisyonları Yüce Divan'da yargılama ve mal varlığına el koyma gibi yetkilere sahipken araştırma komisyonunun hiçbir müeyyidesi yok.
Meclis araştırması, hukuki kaynağını Anayasa'dan ve TBMM içtüzüğünden alıyor. Anayasa'nın 98. maddesi ve içtüzüğün 105. maddesi, araştırma komisyonlarının çalışma esaslarını ve görevlerini şöyle tanımlıyor: "Hükümet, siyasi parti grupları veya en az 20 milletvekili tarafından belli bir konuda araştırma yapılabilmesi amacıyla Meclis Başkanlığı’na önerge sunulur. Sonra Meclis Genel Kurulu tarafından Meclis Başkanı’nın teklifi üzerine komisyonun üye adedi belirlenir, üçüncü kişilerin bilgisine başvurabilme yetkileri verilir."
ÇAĞRILAN KİŞİLERİN GELİP GELMEMESİ İSTEĞE BAĞLI
İçtüzüğe göre araştırma komisyonlarına verilen görev süresi üç ay. Bu sürede çalışmasını tamamlayamazsa bir ay daha ek süre veriliyor. Bu sürede de araştırma tamamlanamazsa süre bitiminden itibaren 15 gün içinde, araştırmanın neden tamamlanmadığına ve o süre içinde varılan sonuçlara dair Meclis Genel Kurulu'nda görüş açıklanıyor. Komisyonun vardığı sonuçlarla yetinilebileceği gibi aynı konu hakkında yeni bir araştırma komisyonu da kurulabiliyor. Raporunu tamamlayan komisyon, Meclis Başkanlığı'na raporu sunduğunda görev süresi bitiyor.
Meclis İçtüzüğü’ne göre komisyon, yürütme organı ve üçüncü kişiler üzerinde bilgi isteme yetkisine sahip. Ekonomik ve toplumsal konularla ilgili komisyonların çalışmaları esnasında herhangi bir sorunla karşılaşılmazken, siyasi konularda araştırma komisyonu kurmak biraz netameli. Özellikle 1980 sonrası kurulan araştırma komisyonlarının çalışmaları esnasında kurum ve kişilerden istenen bilgi ve belgelerin 'devlet sırrı ve ticari sır' gibi gerekçelerle verilmemesi, çağrılan kişilerin gelmemesi komisyonların doğru sonuca ulaşamamasının en önemli sebepleri.
Araştırmayı yürüten komisyon, bazı durumlarda üçüncü kişilerin bilgilerine başvurma gereğini duyabiliyor. Gerekli gördüğünde uzman kişilerin bilgilerine başvurma yetkisi kendisine tanınmış. Ancak içtüzüğe göre komisyonların üçüncü kişiler üzerinde herhangi bir yaptırımı bulunmuyor. Bilgi alınmak için çağrılan kişilerin gelip gelmemesi, kendi isteğine bağlı. Bu durum komisyonların işlevlerini yerine getirmesini güçleştiriyor.
DÜNYADA MECLİS ARAŞTIRMA KOMİSYONLARI
Avrupa Birliği'ne üye bazı ülkelerde mahkemelerin bakmakta olduğu dava ile aynı konuda Meclis Araştırması açılması mümkün. Avusturya, Belçika, Yunanistan, İtalya, Hollanda ve İsveç gibi ülkelerde aynı konu, hem yasama organınca hem de yargı organınca incelenebiliyor. Hatta bu ülkelerden Avusturya, Belçika, İtalya ve İsveç'te mahkemelerin ve araştırma komisyonlarının konu ile ilgili olarak birbirinden bilgi ve belge talep etme hakkı da bulunuyor.
Yunanistan ve Hollanda'da ise sadece mahkemeler bilgi ve belge talep edebiliyor. Ancak Fransa ve İsviçre gibi ülkelerde konunun yargıya intikal etmesi durumunda yasama organının aynı konuya ilişkin meclis araştırması açması mümkün değil. Hatta Fransa'da, 17 Kasım 1958 tarihli ve 58-1100 sayılı Yönetmeliğe göre önceden kurulmuş bir meclis araştırması komisyonunun incelediği konu ile ilgili bir dava açılması durumunda bu komisyonun görevi sona eriyor.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz