TBMM Genel Kurulu'nda, gündem dışı konuşmaların ardından grup başkanvekilleri yerlerinden söz aldı.
İYİ Parti Grup Başkanvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu, Irak'ta Türk dünyasını yakından ilgilendiren kritik gelişmeler yaşandığını belirterek, Irak Türkmen Cephesi Başkanı Erşat Salihi'nin görevinden ayrıldığını anımsattı.
Salihi'nin, Mesut Barzani yönetimine karşı tavizsiz tavrından dolayı uzun süreli bir rahatsızlık yaşandığını dile getiren Dervişoğlu, "Erşat Salihi, terör örgütlerine karşı tavizsiz duruş sergilemiş ve her zaman Türkiye'nin yanında yer almıştır. Sözde Kürdistan bayrağını göndere çekenler, Salihi'nin milli tutumundan rahatsız olmuşlardır. Barzani'ye göz mü kırpılmakta, Irak'ta Türk milli politikasından vaz mı geçilmektedir? Andımızın kaldırılmasından sonra sıra Türklüğün kaldırılmasına mı gelecektir? Uygur Türklerini görmezden gelenler, Irak Türkmenlerini de duymamışlardır." diye konuştu.
MHP Grup Başkanvekili Muhammed Levent Bülbül, Güney Kıbrıs Rum tarafında bir camiye nefret dolu saldırıda bulunulduğunu anımsatarak, bu saldırıyı yapanları ve destekçilerini lanetledi.
Bülbül, 28 Mart 1991'de Kerkük'ün Altınköprü kasabasında yaşayan 100'den fazla Türkmen'in, Saddam rejimi tarafından vahşice katledildiğine işaret ederek, Türkmenlerin yaşadığı sıkıntılara değindi.
Türkmenlerin, siyasi ve kültürel varlıklarıyla birlikte Irak'ın toprak bütünlüğünün devam etmesi için çaba harcadığına dikkati çeken Bülbül, "Ancak halen bir takım baskılara muhatap olmaktadırlar. MHP olarak Türkmen kardeşlerimizin yanında ve davalarını takip etmekteyiz. Hiçbir oldu bitti hesabı, Irak'taki Türkmen varlığını ve Türkmenelini yok edemeyecektir." ifadelerini kullandı.
HDP TBMM Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Hrant Dink davasının, 130 duruşmanın ardından arkasında birçok soru işareti, tartışmalı beraat kararı ve olayın cemaate yıkılma çabasıyla tamamlandığını ileri sürdü.
Beştaş, yeni tip koronavirüse karşı öğretmenlerin aşılanmadığını, eğitimcilerin korona riskiyle çalışmak zorunda kaldıklarını, günü kurtarmak adına öğretmen ve öğrencilerin ateşe atıldığını savundu.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un, Montrö Sözleşmesi'ne yönelik söylemlerinden dönmek için vatandaşlara, gazetecilere ve bürokratlara "zekası belli bir seviyenin altında" ifadesi kullandığını savundu.
Hamza Kürşat Ayvatoğlu'nun uyuşturucu kullandığı görüntüleri anımsatan Özel, şöyle devam etti:
"Bu ismin elbette tedaviye muhtaç bir tarafı var, o konuda acil şifalar dileriz ancak o fotoğraflar, o videolar ve bizatihi Kürşat Ayvatoğlu ismi, Adalet ve Kalkınma Partisinin savrulduğu noktayı, yaşadığı çürümeyi, içinde bulunduğu yozlaşmayı gösteriyor. Harun olmak için yola çıkıp da Karun olanların ne noktalara savrulduğunu hep beraber ibretle takip ettik. Adalet ve Kalkınma Partisi, Ömerlerini aramak için yola düşecekti, Kürşatlarını bulmuşlar. Kürşatlarının o paraları nerelerden kazandığını, Kürşatlarının çektirdiği fotoğraflar değil ama kurduğu yakın ilişkileri ve Kürşatlarının yapmış olduğu nüfuz ticaretini gördük."
MHP Grup Başkanvekili Bülbül, Özel'e "Kürşatlar demeye gerek yok, Kürşat bir tane. Kürşat dediğiniz zaman, bizim tarihimizde bambaşka yere gidiyor." diye tepki gösterdi.
AK Parti Grup Başkanvekili Cahit Özkan ise AK Parti ve Cumhur İttifakı alarak garip gurebanın gür sesi olmaya devam edeceklerini söyledi.
AK Parti'nin verdiği mücadelenin, millete hizmet mücadelesi olduğunu belirten Özkan, şunları kaydetti:
"Eğer bir hata yapan varsa onu kulağından tutup, götürüp yargı makamlarına teslim eden ve bu hukuk sürecini takip eden irade bizde var. Bunu yapmaya devam edeceğiz. Taciz, tecavüzcülerin hesabını sormaktan elbette geri durmayacağız. Burada önemli olan hukukun, Anayasa'nın, yargının, ahlakın yanında yer alabilmek, bunu yapıyoruz. Belediyelerinizde, parti teşkilatlarınızda ne oldu? Bunların üzerini niye kapatıyorsunuz? Mağdurlar, mağdureler 'Biz bunu İl Başkanına ulaştırdık ancak tehdit aldık ve bunun üzerini kapatmak için ellerinden geleni arkalarına koymadılar' diyorlar. Birileri yanlış mı yapmış? Onu kulağından tutup yargıya teslim edelim. Hukuki olarak bunun arkasının takipçisi olalım. Siyaset mekanizması olarak hukuk, adalet ve yargının daha iyi işlemesi için bizim yapmamız gereken budur." (AA)