ENES CANLI - Libya'nın başkenti Trablus’ta bir dönem silahlı insansız hava aracıyla (SİHA) bombalanan meclisin milletvekillerinden Süleyman el-Fıkhi, ülkenin doğusundaki gayrimeşru silahlı güçlerin lideri Halife Hafter’in askeri darbe girişimleri karşısında sergiledikleri direnişte, Türk halkının 15 Temmuz’da gösterdiği duruşun kendileri için bir sembol teşkil ettiğini söyledi.
Libya’nın doğusundaki gayrimeşru silahlı güçlerin lideri Hafter’in ülkenin başkentine yönelik Nisan 2019’da başlattığı saldırı, petrol zengini Kuzey Afrika ülkesini şiddet sarmalına sürükledi.
Hafter'in ülke sahnesine silah zoruyla çıkma çabası ilk olarak Şubat 2014'te üniformasıyla kameralar karşısına geçerek anayasayı askıya aldığını ve meclisi lağvettiğini açıklamasıyla başladı. Ülke daha sonra birçok aşamadan geçse de Hafter, başkentteki yönetimi silah gücüyle ele geçirme çabasından vazgeçmedi.
Libyalı Milletvekili Fıkhi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Tobruk'taki Temsilciler Meclisi (TM) Başkanı Akile Salih’in, Birleşmiş Milletler (BM) himayesinde Libyalı taraflar arasında 2015 yılında varılan Suheyrat Anlaşması'nın tıkanması için Hafter lehine siyasi adımlar attığını vurguladı.
Halife Hafter'in başkente yönelik saldırısını yaparken hiçbir şekilde meclise danışmadığını vurgulayan Fıkhi, "Halife Hafter’in 4 Nisan 2019’da başkente saldırısıyla birlikte, TM içindeki bazı vekiller bu durumdan çok rahatsız oldu. Bizler bazı vekiller olarak Trablus'ta toplanma kararı aldık. Bizim için tüm ülke, doğusuyla batısıyla tek bir şeyi ifade ediyordu ancak başkentin herkes için özel bir anlamı var. Bu, devletin başı niteliği taşıyor." diye konuştu.
Fıkhi, Tobruk’taki TM’nin birçok kez tarafların çalışma şartlarını belirleyen Suheyrat Anlaşması’nın aksine toplantı yeter sayısı sağlamadan kararlar aldığını vurgulayarak, "Hafter’in bu saldırısını büyük devletler ya destekliyordu ya da saldırıya ses çıkarmıyordu. Arap ve İslam dünyasında bir demokrasi olmasını istemiyordu." ifadelerini kullandı.
- "Fransız hükümeti Hafter’i destekler görüntüsünden sıyrılmaya çalışıyor"
Avrupa ve diğer ülkelerden askeri bir liderin darbe girişimine desteğini hayretle karşılayan Fıkhi, "Kendisinin özgürlüklerin ve demokrasinin ana yurdu olduğunu savunan Fransa, bu ülkelerin başında geliyor. Hafter’i başından beri, 2014 yılından bugüne, gizli biçimde destekledi. Fransız komandolarını taşıyan helikopterin düşmesiyle bu gizli yardım gün yüzüne çıktı. Tunus sınırına girmeye çalışırken yakalanan Fransız askerler yine diğer bir konu. Giryan kentinde ortaya çıkan Fransa'ya ait ileri teknoloji silahlar diğer bir başlık. Fransız hükümeti Hafter’i destekler görüntüsünden sıyrılmaya çalışıyor ama bu o kadar ayan beyan bir görüntü ki silinebilmesi mümkün değil." dedi.
Fıkhi, Türkiye’nin Libya’daki adımlarını meşru hükümet üzerinden yaptığını ve Fransa gibi bazı ülkelerin Berlin Konferansı’nda sürece katılmaya çalıştığını ancak artık geç kaldıklarını vurguladı.
Türkiye ve Libya’nın "tarih boyunca hiçbir zaman karşı karşıya gelmediğini bilakis diğer saldırganlar karşısında birbirlerinin yanında yer aldığını" hatırlatan Fıkhi, ateşkes çağrısına aklıyla düşünen kimsenin itiraz edemeyeceğini belirterek, şunları söyledi:
"Ümitlerimizi kaybetmedik ancak son olaylar Berlin Konferansı'na ilişkin iyi neticeler olmayacağını bize gösteriyor. Bir tarafta uluslararası tanınırlığa sahip meşru bir hükümet, diğer taraftaysa bir savaş suçlusu var. Bunlar nasıl aynı teraziye konabilir? Hala suçlunun kayrıldığı, iki tarafı da denkmiş gibi gören bir zihniyet var. Bu şekilde bir barış sağlanamaz."
- "Hafter yerine BAE istihbaratıyla görüşmeliyiz"
Hafter’in kararlarını kendisinin değil bölgesel ülkelerin aldığının altını çizen Fıkhi, Moskova’daki ateşkes görüşmelerinden ani biçimde ayrılarak başka ülkelere gitmesinin bunun en açık örneği olduğunu anlatarak, "Hafter ile müzakere edeceksek Abu Dabi’ye gidelim ve burada BAE istihbaratıyla müzakere edelim. Asıl söz sahibi olanlar bunlar." diye konuştu.
Berlin’de düzenlenecek Libya konferansının Türkiye’nin Libya’daki girişimleri neticesinde gerçekleştiği değerlendirmesini yapan Fıkhi, "Berlin Konferansı’na Türkiye’nin Libya ile imzaladığı anlaşmalar sayesinde gidiyoruz. Bu anlaşmalar dengeleyici rol oynadı. Hafter’in saldırılarını önledi, uluslararası negatif etkiyi pozitif katkısıyla dengelemiş oldu. Libya’da 2014’ten bugüne uluslararası camianın olaylara olumsuz bir katkısı vardı." ifadelerini kullandı.
- "Libyalılar diktatörlüğe razı gelmeyecektir"
Türk halkının Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz hain darbe girişimine karşı sergilediği direnişin kendileri için örnek teşkil ettiğini vurgulayan Fıkhi, şöyle devam etti:
"Libya halkı ne pahasına olursa olsun diktatörlüğe razı gelmeyecektir. Önümüzde bize çok güzel örnek teşkil edecek halkların direnişleri var. Birçok yol kat etmiş, bedel ödemiş, halkı tüm cesaretiyle askeri darbeye karşı tankların önünde durmuş Türkiye Cumhuriyeti halkı gibi. Milletvekilleri savaş uçaklarıyla hedef alındı ama teslim olmadılar.”
Türkiye'nin Libya'da oynadığı role dikkati çeken Fıkhi, "Türk halkının buradaki çıkarını Libya’nın evlatlarının çıkarının aksine olmayacak şekilde gözettiği ve bu onurlu, insaflı, doğru duruşu için Türk halkı ve hükümetine, Türkiye'ye teşekkürlerimi gönderiyorum." dedi.
- Libya'nın da meclis binası havadan bombalandı
Libya'daki siyasi krizin ilk aşamalarında taraflar, Aralık 2015'te Fas'ın Suheyrat kentinde BM himayesinde Suheyrat Anlaşması'nı imzaladı.
Anlaşma sonucu, yasama için 2 ayrı kanat kuruldu. Tobruk’ta TM ve diğeri de Libya'nın devrim sonrası ilk meclisi Milli Genel Kongre üyelerinden oluşan Devlet Yüksek Konseyi.
Buna karşı Hafter'in de liderlik ettiği siyasi ve askeri oluşumlar, Suheyrat Anlaşması'nın uygulanmasını engelleme girişimlerinde bulundu. Milis güçlerin lideri Hafter ayrıca, elindeki askeri gücü sivil yönetime devretmeyi de reddetti.
Tobruk'taki TM Başkanı Salih ve Beyda kentindeki Geçici Hükümet Başkanı Abdullah es-Sinni gibi isimler de sahip oldukları iktidarı bırakmak istemedi.
Ancak, Hafter’in siyasi nüfuzunu ve hakimiyet alanını genişletmek için ülkenin doğusunda attığı adımlar çok öncesinden başlamıştı. Hafter’i son saldırısında destekleyen bölgesel ülkeler, onun önceki adımlarının da arkasındaydı.
Gelişmelerin ardından, Tobruk’taki TM'den Trablus'a gelen yaklaşık 30 milletvekili Mayıs 2018’te ramazan ayı sırasında bir oturum yaparak Hafter’in ülke içinde attığı tehlikeli askeri adımları eleştiren bir bildiri yayımladı. Hafter tarafının bu adıma yanıtı ise çok gecikmedi. Libya’da halkın gece yarısı dışarıda olduğu ramazan ayında, yerleşim yerlerinin ortasında kalan TM’nin Trablus’taki binası SİHA tarafından bombalandı.
AA ekibinin görüntülediği bombalanan binada, etrafa saçılan şarapnellerin duvarda açtığı delikler, patlamanın şiddetiyle sökülen ağacın kökleri hala görülebiliyor. Halife Hafter’in envanterinde gece uçuş yapabilecek kapasitede uçaklar olmadığı bilinirken, söz konusu SİHA’ların Hafter’in koşulsuz destekçisi Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) ait olduğu, BM uzmanlar raporunda da sıkça zikredildi.
Libya’nın başkentinde 4 Ocak gece yarısı öğrencilerin bahçede toplandığı sırada bir askeri okula düzenlenen ve 31 öğrencinin hayatını kaybettiği saldırı için de benzer bir durum geçerliydi. BM Libya Özel Temsilcisi Gassan Selame, söz konusu saldırının "Hafter destekçisi yabancı bir ülkenin SİHA’sıyla düzenlendiğini" belirterek, odadaki file işaret etmiş ancak ülke ismini vermekten kaçınmıştı.