YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Medyanın En Tartışmalı Dönemi 90’lar Aksiyon’un Merceğinde

Medya-siyaset ve ticaret bağlarında çürümenin tavan yaptığı; basın patronlarının toplam 10 banka batırdığı İkitelli dönemi,...

Medyanın En Tartışmalı Dönemi 90’lar Aksiyon’un Merceğinde

Medya-siyaset ve ticaret bağlarında çürümenin tavan yaptığı; basın patronlarının toplam 10 banka batırdığı İkitelli dönemi, Hürriyet Medya Towers’ın yıkılması ile sona erdi. Aksiyon dergisi kapağına taşıdığı ‘90’lar medyası ve Bab-ı Telli’nin Hasar Raporu’ başlıklı dosyada medya organlarının idareleri ile haberlerinde görülen değişimleri ele aldı. Aydın Doğan, Cem Uzan, Dinç Bilgin, Cavit Çağlar gibi bir dönem basına el atan ve iktidarı değiştirme gücü elde eden patronların akıbetinin de işlendiği dosyada şu ifadelere yer verildi:

“Bundan tam 20 sene evvel tasını tarağını toplayarak, tarihi Bab-ı Ali’yi bırakarak, İkitelli’ye taşınan basın sektövrü, artık yeni sulara yelken açtı. Bab-ı Telli diye de anılan İkitelli medyasının son temsilcisi Hürriyet Grubu ve onun ‘Hürriyet Medya Towers’ diye anılan meşhur binası da inşaat sektörünün çarkları arasında eridi gitti.

Bab-ı Ali’nin önemini yitirmesiyle, memleketin dışa açılması paralel giden prosesler, 80 darbesinden sonra tek başına iktidara gelen Turgut Özal’ın dışa açılma hamlesi ve şirketlerin gelişiminden basın sektörü de nasibini alacaktır. Patronların gazeteciliğe ilgi duymaya başlamasıyla, şu an ele aldığımız pek çok sorunun temeli atılmış olur. O güne kadar esas görevi gazetecilik olan patronların elinde bulunan basın sektöründe artık basınla hiç ilgisi olmayan şirket yöneticilerinin de gözü vardır. Nitekim ilk adım Aydın Doğan’dan gelir. Otomobil, ticari araç ve inşaat gibi sektörlerde faaliyet yürüten, Koç grubu şirketlerinin bayiliğini yapan, Gümüşhane Kelkitli Aydın Doğan, 1979’da Milliyet Gazetesi’ni alarak sektöre girer. Onun ikinci büyük hamlesi 1994’te Simavi ailesinden Hürriyet’i almak olur. İzmirli gazete (Yeni Asır) patronu Dinç Bilgin’in ulusal bir gazete (Sabah) çıkarmak için 1985'te gelişinden sonra Hürriyet’in Doğan’a satılması, Bab-ı Ali’nin Bab-ı Telli’ye dönüşümünün en önemli kilometre taşları olur.

Bab- ı Ali dönemini bitirerek, Bab-ı Telli günlerini ilk başlatan Sabah Grubu’dur. Dinç Bilgin, kendi adına sonun başlangıcı denebilecek serüvene hayli şaşalı başlar. İkitelli Basın Ekspres yolu üzerinde ve tam da Ayamama deresi kenarına inşa edilen akıllı Sabah-atv binası, dönemin teknoloji harikasıdır. Kısa süre sonra medyada görülen değişim ve negatif dönüşümün de simgesi olacaktır bu bina. Gazeteciliği halktan koparan, toplumdan uzaklaştıran, medyayı kendi sektörü dışındaki işlere bulaştıran, bankacılığa sokan, toplum mühendisliği operasyonlarının aracı haline getiren sembollerden biri, belki de en önemlisidir İkitelli’deki ünlü yapı. Plaza gazeteciliğiTürkiye’nin en kritik dönemleri denebilecek 90’lar döneminin kilit aktörüdür. Aileden gazeteci basın patronu Dinç Bilgin’in sadece gazeteciliğini değil, neredeyse her şeyini kaybettiren bir dönem olur Bab-ı Telli seneleri. Nitekim kendisi daha sonra verdiği mülakatlarda o dönem yaptığı yanlışları, askeri vesayetin nasıl dümen suyuna girdiklerini ve gazetecilik dışı işlere bulaşarak yaptıkları vahim hataları tek tek itiraf edecektir.

Bab- Ali geçmişi 1990'lara kadar yaklaşık 160 sene devam ediyor. Buna rağmen sadece 20 sene devam eden İkitelli dönemi, sektörde tedavi edilemeyecek yaralar açmış ve tam anlamıyla iz bırakmıştır. Bunun birkaç sebebi var. Birincisinin basın dışından sermayenin sektöre girmesi olduğunu belirtmiştik. İkinci önemli sebep İkitelli dönemiyle, özel televizyonların devreye girmesidir. Bu aynı zamanda basının medyaya dönüşünün başlangıcıdır. İkitelli'de Sabah Plaza atv televizyonuna, Hürriyet Medya Towers Show tv'ye, Uzanların Star gazetesi Star tv'ye ev sahipliği yapmaktadır.

Televizyonun etkisini de arkasına alan basın grupları güçlerinin zirvesindedir artık. Bu gücün kontrolden çıkmasına zemin hazırlayansa özel televizyonlarda birlikte İkitelli senelerine denk gelen koalisyonlar dönemidir. Basın dışından sermayeye ek olarak, reklam pastasının büyümesiyle bir anda maddi gücünü katlayan, televizyonların devreye girmesiyle ulaştığı yığınları süratle büyüten medya sektörü bir de karşısında zayıf koalisyon hükümetlerini bulacaktır. Tam bir güç zehirlenmesi vakası. Kırılma noktası da bu olmuştur esasen. Birkaç milletvekili transferiyle iktidardan olan zayıf hükümetlere karşı diğer güç odağı askerle iş tutmanın dayanılmaz cazibesini bu dönemde keşfedecektir medya patronları ve elbette yöneticileri.”

MEDYA, SİYASET VE VESAYET

Dosyada koalisyonlar döneminde gerek ekonomi, gerekse demokraside görülen gerilemelerde medyanın siyaset ile bağının önemli rol oynadığı vurgulanan dosyada şunlar kaydedildi:

“Faaliyetlerini büyütmek için medyanın gücünü keşfeden sermayedarlar ve benzer amaçlarla medyayı kullanmaya meyilli siyasetçilerin ortaya çıkardığı vahim sonuçlar dönemidir 90’lar.

Prosesin en ilginç yanı, diğer sektörlere yönelik yatırımlarında kâra odaklanan basın patronlarının, konu medya olunca kârlılığı ikinci plana atmalarıdır. Çünkü medya holding menfaatlerinin taşıyıcısı haline gelmiştir. Nitekim 2000’de Türkiye’de medyanın yüzde 60’ını elinde bulunduran Doğan Holding’in, medya faaliyetlerinden elde ettiği kârın, grup şirketleri içinde payı sadece yüzde 4’tür. Buna karşılık o tarihe kadar medya yatırımlarının toplam grup cirosundaki payı yüzde 40’a ulaşmaktadır. Bu örnek bile plazalar döneminde gazeteciliğin hangi anlayışla yapıldığını anlatmaya yetiyor.

90’ların başlarında medyada Uzanlar rüzgârı esmeye başlar. Kemal Uzan ve oğulları Cem ile Hakan Uzan, 1991’de, Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın oğlu Ahmet Özal ile ortaklık kurarak, ülkenin ilk özel televizyonu Star1(İnter Star)’i hayata geçirir. Uzanlar ayrıca Adabank ve İmar Bankası ile de finans sektöründe etkilidir. Aile daha sonra özelleştirme ihalelerine girerek aldığı çimento ve elektrik şirketleriyle süratle büyüyecektir. Uzanlar, basını silah gibi kullanarak her alanda etkin olmak isteyen patronlara en önemli örnektir. Hatta öyle ki, bu gücü parti kurarak, siyasette aktör olma noktasına kadar vardıran aile, 2002 seçimlerine katıldıkları Genç Parti ile yüzde 7,5 oranında oy almayı bile başarır. Uzan ailesinin sonunu getiren de bankacılık sektöründe yaşadıkları sıkıntı ve tabi Başbakan Tayyip Erdoğan ile girdikleri savaş olacaktır.”

MEDYA PATRONLARI 10 BANKA BATIRDI

Basına süratle girip çıkan ve bankadan ağzı yanan patronlardan birinin Cavit Çağlar olduğuna işaret edilen dosyada şöyle denildi:

“Onun başını yakan da 1996’da Karamehmet’den aldığı ve 1999’da Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun el koyduğu İnterbank olur. Süleyman Demirel’in Devlet Bakanı ve aile fotoğrafı üyelerinden Çağlar, kurucusu olduğu NTV’yi Doğuş Grubu’na satmak durumunda kalır. NTV’yi alarak sektöre giren Doğuş Grubu, bugün ülkenin en etkili medya gruplarından birini elinde bulunduruyor.

Patronlar, bir yandan basın gücünü maddi menfaatlerini korumak ve kamu ihalesi almak için silah gibi kullanırken, diğer yandan sahibi oldukları bankalardan grup şirketlerine para akıtarak, faizle halktan topladıkları mevduatları da kendi çıkarları için harcadı. Bunun bedelini hem onlar, hem de batan bankalar kanalıyla bizzat toplum ödedi ve bu süreç iktidar-medya ve asker ilişkilerini de yozlaştırdı. 'Sonradan görme medya patronları’ bunlara ilaveten bir de ‘devlet teşvikleriyle’ güçlerine güç katmıştır. Nitekim 90’larda hortumlanan, içleri boşaltılan ve fona devredilen 25 özel bankanın 10’unun sahibi medya patronlarıdır.

Burada vurgulanması gereken bir husus daha var; medya patronlarının bankacılık meraklarına emekli generallerin verdikleri destek. Nitekim 28 Şubat ve sonrasında batan bankaların neredeyse tamamının yönetim kurullarında emekli askerler, özellikle de generaller görev yapmıştır. Nitekim 2002’de göreve gelen ve bu alandaki çürümenin farkına varan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, bir genelde yayınlayarak emekli generallerin banka ve şirketlerin yönetim kurullarında yer almasını yasakladı. O dönemin en meşhur paşalarından eski Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Muhittin Fisunoğlu, Hayyam Garipoğlu’nun sahibi olduğu Sümerbank, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Vural Bayazıt, Dinç Bilgin’e ait Etibank ve eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Teoman Koman Cavit Çağlar’ın İnterbank’ında yönetim kurulu üyeliği yapmıştı.

Kısaca böyle özetlenebilir, basın sektörünün medyaya dönüşümü ve Bab-ı Telli döneminin bilançosu. Bugün Bab-ı Telli’den geriye, elden çıkarılan veya yıkılan plazalardan başka bir şey kalmasa da, medyanın burada geçirdiği 20 sene, ileride gazeteciliğin nasıl yapılmaması gerektiği konusunda ders konusu yapılabilecek kadar malzeme barındırıyor. Bu malzemeyi işlemek de, 90’lar medyasını tez konusu yapacak gelecek nesillere düşüyor.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler