Galatasaray'ın efsanelerinden Fatih Terim'in kariyerini anlatan Netflix belgeseli kısa süre içinde binlerce kişiye ulaştı. Özellikle sarı-kırmızılı taraftarların büyük beğenisini toplayan bu yapım Terim hakkında bilinmeyenleri anlattı. Spor yorumcusu Mehmet Demirkol'dan ise belgesele eleştiri geldi.
Mehmet Demirkol, Netflix'te yayınlanan Fatih Terim belgeselinin tamamen zaman kaybı olduğunu ifade etti. Demirkol "Tamamen zaman kaybı. İşim olmasa bırakırdım. Bu belgesel değil. Fatih Hoca mektup yazmış. Yani kendi sevenlerine, Galatasaraylılara, merak edenlere, Floransa'dakilere... Yani demiş ki "Arkadaşlar ben sizi seviyorum, beraber işler yaptık. Böyle bir maceraydı bu. İşte ben de Adana'dan çıktım. Floransa'da kahraman oldum. Türkiye'de kahraman oldum. Türk futbolunun en iyi teknik direktörü oldum, tartışmasız. Ben de size bir mektup yazıyorum."
"Bu 15 dakika da olabilirdi, 4 saat olmasına gerek yok. Bu belgesel falan değil. Bu methiye. Güzelleme. Hatta kendi kendine yaptığın için methiye de denemez. Buna divan edebiyatında "fahriye" deniliyor. Kendine güzelleme yazmış hoca. Bu da çekilmiş. Bir sakıncası var mı? Yok. Ama bu belgesel mi? Değil."
Belgesel olsa, için de şunlar da olur; 2013'te Ünal Aysal ile ayrılıyor. Hoca diyor ki "Bana bir haksızlık yapıldı, ben de ayrıldım." Bunu söyleyebilir hoca, çünkü öyle hissediyor. Kendi açısından haklı. Ama sonra milli takımla anlaşma imzalamışsın, bir zahmet ondan da bahset. Şimdi onu buraya koymadın mı şiir olur. Ama ben şimdi Neymar'a baktım. Babasıyla olan kavgasını bile koymuş. Onun da kendisinin yaptığı şey. Yeni jenerasyonları biraz daha ikna etmek için full güzelleme, ne kadar yararlı olur bilmiyorum.
"Bence Fatih hocanın çok acayip iki hikayesi var. Birisi parmak hikayesi. Parmağının ucu koptu. 10-15 gün hastanede kaldı. Bu hayata ne kadar sarıldığını, ne kadar önemsediği gösterir. Başka özellik ise herkesin başında geçmiştir. İnanılmaz, fevkalede bir hafızaya sahiptir. Mesela bir gün bir oyuncuyla karşılaşıyor. Ve o oyuncu başka bir alt yapıda. İsmini falan vermeyeyim. 16 yaşındayken karşılaştığı bir oyuncu. 20 sene sonra böyle kalabalık içinde onu görüyor ve baban nasıl diye soruyor. 20 sene önce görmüş onu. Bence bu hocanın en etkileyici tarafı. Hiç bir şeyi unutmaz." dedi.
"Hoca uyumaz. Hocanın yardımcısı gözü açık uyumayı öğrenmiş. Sabah 3'e, 4'e kadar oturur seninle, çalıştırır. Beraber maç izletir, sonra bir bakarsın, sabah 8'de antrenman sahasında. Sen bunu belgesel de gördün mü? Hayır. Hocayı farklı kılan şey aslında bu. Hoca ne istemişse, onu koymuşlar belgesele. Mesela İtalya'da öğrencileri var. Mesela git José Mourinho ile konuş, Arsène Wenger ile konuş. Şampiyonlar Ligi UEFA finali oynamışsın vs anlatabildim mi? Ama belli ki, hoca belli bir tablo istemiş, onun üzerinde dönmüş iş. Ama mesele değil. Bir daha yapılır. "Yani bu mektup, yenisi daha iyi olur" denilebilir."
"Son olarak şunu söyleyeyim; bence hocanın algısı çok fazla açıkken, eleştirilerin içinde kendisi için yararlı şeyleri toplarken, çok daha başarılı bir profesyoneldi. Ne zaman ki çevresi onu korumak için kapandı, sorun oldu. Onun çevresinden bir şey duymuştum bir kere "Ya bizdensin ya karşıdasın." Öyle kapanmaya başladığın zaman profesyonel açıdan iyiye gitmiyor. Bence çok zarar verdi bu" dedi.
(Ajansspor)