MAGAZİN

Mehmet Ozan Dolunay: Mert'in çocuksu hali bana benziyor

Star TV'nin fenomen dizisi Yüksek Sosyete'de Mert karakterine hayat veren Mehmet Ozan Dolunay, "Büyümekten ve sorumluluk almaktan kaçınıyor. Onu oynamak beni özgürleştiriyor. Çocuksu olması bana benziyor" ifadelerini kullandı.

Üniversitede makine mühendisliği okuyorsunuz. Oyunculuğa geçişiniz nasıl oldu?

-
Aslında mühendislik ailenin gönlünü hoş etme çabasıydı. Bana da mantıklı gelmişti ama sonradan baktım ki, istediğim şey o değil. Üniversiteye devam ederken bir yandan da oyunculuk eğitimi almaya başladım. Sonra bir reklam filminde rol aldım, ardından diziler geldi. Ama bu süreç beni tanıyanlar için sürpriz olmadı. Oyunculuk, aklımda ve hayalimdeydi. Şu an olduğum yerden mutluyum. Küçük bir karakterle başladım, rolüm bir tık daha arttı. Şimdiyse biraz daha ön planda olduğum bir dizideyim, daha yoğun çalışıyorum.

  • 'Yüksek Sosyete' yaz döneminin tutan işlerinden biri oldu....

  • Ben de gayet güzel tepkiler alıyorum. İnsanların izlediğini, beğendiğini ve keyif aldığını hissediyorum. Bu da beni mutlu ve motive ediyor. Bizim işin diğerlerinden bir tık öne geçebilmesinin en büyük sebeplerinden biri yapımcımız, oyuncuların yanı sıra Metin abi (Balekoğlu) ve ekibiydi. Yeni gelen yönetmenimiz ve ekibe de çok rahat uyum sağladık.

Genç bir kadro var. Setteki ortamı anlatır mısınız?

-
Dördümüz bayağı yakın yaşlardayız. Aramızda güzel bir enerji var, iyi anlaşıyoruz. Engin'le (Öztürk) dizideki abi - kardeş gibiyiz. Çok dürüst, beyefendi bir adam. Etrafındakileri çok kollar. Bu işte yeniyim, teknik şeyleri yeni yeni öğreniyorum, bana inanılmaz yardım ediyor. Meriç (Aral) ve Hazar (Ergüçlü) da dünya tatlısı iki insan. Dört karakterin cıvıl cıvıllığı, aralarındaki samimi ilişki, gerçek hayattan diziye aktarılıyor aslında.

-Dizide canlandırdığınız Mert, Kerem karakteriyle yer değiştiriyor...

-
Mert, Çalhan Holding'in varisi. Babaannesi bu iş için hazır olmadığını düşünüyor. Değil de zaten. Hayatı boyunca hep başkaları yapmış işlerini. Şimdi biraz biraz törpülenen bir karakter. Ama kimse Mert için kaygısız, umursamaz diyemez. Haylaz, yaramaz ve biraz sorumluluk almayı bilmeyerek yetişmiş. Onun dışında iyi niyetli bir karakter. Yetişme biçiminden dolayı işlerini Kerem'e yaptırıyor.

Size benzeyen yanları var mı?

-
Çocuksu olması noktasında bana benziyor. Büyümekten kaçan bir insan. Çünkü büyümek demek, sorumluluk almak demek. Mert, çok duygusal bir karakter. Annesi ve babasını kaybetmiş, babaannesi onu büyütmüş. Bunun da travmalarını taşıyan narin ve kırılgan biri. Hem bu iş hem de Ece karakteriyle yaşadığı şeylerden ötürü yavaş yavaş törpüleniyor. Büyümeye başlıyor, değişiyor. Mert'le aram iyi, onu oynamak beni özgürleştiriyor.

-Kimi oyuncular yabancılaştıkları için rol aldıkları dizileri izlemediklerini söylerler. Siz izliyor musunuz?

-
Setim olmadığı zamanlarda izliyorum. İzlemeyi de seviyorum. Ben televizyonu bile olmayan bir insandım. Bu işlerden sonra evime televizyon aldım.
-'Melisa ile eğlenceli bir çiftiz'

-Bir süredir Melisa Şenolsun'la birliktesiniz. İlişkiniz 'Tatlı Küçük Yalancılar' dizisinde mi başladı?

-
Evet. Tanıştık ve kısa sürede ilişki başladı. 'Tatlı Küçük Yalancılar' neredeyse çoğumuzun ilk işiydi. O yüzden bütün ekip aile gibiydik. Hâlâ görüşüyoruz, beraber tatile gidiyoruz. O projenin yeri bende farklı. O zamanlar 'Oyunculuğa hazır mıyım?' gibi sorular soruyordum kendime. O ekip o insanlar benim kendimde bulmaya çalıştığım güveni hissettirdiler.

-Nasıl bir çiftsiniz?

-
İnşallah sıkıcı değilizdir. Eğlenceliyiz diyebilirim. Beraberken eğleniyoruz. O gezmeyi daha çok seviyor, ben de ona uyuyorum. Çünkü ben biraz tembeldim bu konularda.

-İki oyuncunun birlikteliği avantaj mı?

-
Yaptığımız işi anlayabilen insanlarız. Dürüst olayım, kimse sevgilisinin başka birisiyle ilişki yaşıyormuş gibi olmasını bile istemez. Ama tabii bu, oyunculuğa nereden baktığınla alakalı... Ben dizide Ozan değil, Mert'im sonuçta. Ozan olarak Melisa'ya aşığım ve onunla beraberim. Melisa da bu şekilde bakıyor.
-'Makine mühendisliğine dönmeyeceğim'

Oyunculuk dışında yapmak istediğiniz neler var? Mühendisliğe döner misiniz mesela?

-

İpek Bilgin'in bir lafı var, "Oyunculuk bekleme işidir" der. Sette beklemek, sahneyi çektikten sonra yayını beklemek, reytingi beklemek... Kesinlikle makine mühendisliğine dönmeyeceğim. İnsanın sevdiği, keyif aldığı şeyi yapması önemli. O yüzden oyunculuğa devam edeceğim. Projeler arasında beklemekten korkmuyorum. Bu, bir anlamda fırsat olur.

Milliyet

En Çok Aranan Haberler