Uzmanlar, ne kadar eğitimli olurlarsa olsunlar pek çok kadının söylentilere inanarak yanlış yönlendiğini ve hayatlarını tehlikeye attığını belirtti. Kalıtımın, meme kanserinde önemli bir etkiye sahip olduğunu kaydeden uzmanlar, "Özellikle birinci dereceden bir yakınınız, sözgelimi anneniz, kız kardeşiniz veya kızınızda meme kanseri varsa, sizde de ortaya çıkma ihtimali iki kat fazladır. Öte yandan ailede hastalığın olmaması, tehlikeden uzak olduğunuz anlamına gelmez" diyor.
Meme kanserine yakalanan kadınların yalnızca yüzde 10-20'lik bir bölümünün aile bireylerinde meme kanserine rastlandığını söyleyen uzmanlar, 80 yaşına kadar yaşayan her sekiz kadından birinin hayatının bir döneminde meme kanserine yakalanacağını tahmin ediyor.
Son araştırmalarda, kalıtımsal meme kanserinin, BRCA1 ve BRCA2 olarak adlandırılan iki gen türünün mutasyonları sonucu meydana geldiği belirlendi. Meme kanseri bir yakını olanlarda mutasyon olup olmadığı, tetkikler sonucunda ortaya çıkarılabiliyor. Ancak mutasyonun varlığı, kanserin mutlaka oluşması anlamına da gelmiyor. Doktorlar, mutasyon görülen kadınların yarısında kanserin ortaya çıkmadığını belirtiyor.
Sağlıklı bir yaşamla (egzersiz, diyet, alkol ve sigaradan uzak yaşam gibi...) meme kanserinin engellenebileceğine işaret eden uzmanlar, sağlıklı bir yaşam tarzının hastalık riskini önemli ölçüde azaltmakla birlikte hiçbir garanti de taşımadığını vurguladı.
Alkol tüketimi, obezite ve yağlı bir beslenmenin meme kanseri riskini artırdığına yönelik kanıtlar bulunduğunu söyleyen uzmanlar, vakaların üçte ikisinde herhangi bir risk faktörü belirlenemediğini de hatırlatıyor.
Meme kanseri, hem kalıtımsal hem de çevresel faktörlerden etkileniyor. Aynı koşulların farklı kadınları farklı şekillerde etkileyebileceğini vurgulayan doktorlar, hastalıktan korunmak için hiçbir garantili yol olmadığını dile getiriyor.
SÜTYEN VE DEODORANT KANSER YAPMAZ
Bilim adamları, sütyen giymenin ve deodorant kullanmanın meme kanserine yol açtığı yolundaki söylentilerin, yalnızca akla aykırı bir hipotez olduğunu belirtiyor. Terlemeyi önleyen deodorantların toksin atımını engellediği, böylelikle lenflerde toplanan toksinlerin hücrelerde mutasyona yol açtıkları yolunda yaygın bir kanı olduğunu dile getiren doktorlar, bu süreci de şöyle izah ediyor:
"Her şeyden önce, terleme toksinlerin atılmasını sağlayan bir mekanizma değildir. Öyle olsaydı, böbreklere ve karaciğere gerek kalmazdı. Terleme, vücudun serinleme mekanizmasıdır. Terde toksinler ya da kanserojen maddeler bulunmaz. Kısacası hiçbir giyim maddesi ya da kullanacağınız hiçbir deodorant kansere neden olamaz"
Göğüs kanserinin, sadece bir kadın hastalığı olmadığına dikkat çeken uzmanlar, hastalığın seyrek olmakla birlikte erkeklerde de görüldüğünü vurguluyor. İstatistiki veriler, her 100 göğüs kanseri vakasından birinin erkeklerde görüldüğünü gösteriyor. Hastalığın erkekler arasında çok nadir görüldüğünü söyleyen uzmanlar, bu durumun, meme kanserinin bir kadın hastalığı olduğu yanılgısına yol açtığını ve erkeklerin belirtileri görmezden gelerek hayatlarını tehlikeye soktuğunu anlatıyor.
Erkeklerde de göğüs dokusu olduğunu ve az miktarda olmakla birlikte dişilik hormonu da bulunduğunu hatırlatan bilim adamları, tıpkı kadınlarda olduğu gibi kalıtımsal BRCA2 mutasyonu tehlikesinin de var olduğunu bildiriyor.
Bazı uzmanlar, mammogramların kanser riskini çok az artırdığını kabul ediyor, ancak bu tehlike yüzünden mammografi çektirilmemesine şiddetle karşı çıkıyorlar. Mammografinin yararları, yol açabileceği tehlikeden çok daha ağır basıyor.
Düzenli olarak tıbbi test yöntemlerinden kaynaklanan radyasyona tabi kalmanın birkaç kanser vakasına neden olduğunu, ancak aynı yöntemlerin milyonlarca kanser hastasının hayatını kurtardığını belirten doktorlar, söz konusu tehlikenin de sadece teorik olduğunu, matematiksel olarak hiçbir kanıt bulunmadığını kaydediyor.
Her gün mammografi çekilmesinin iyi bir fikir olmadığı, ancak yılda bir kez yapılan tetkiklerin hiçbir risk içermediği belirtiliyor. Ayrıca mammografi, kanserin neden olduğu ölüm vakalarını yüzde 30 oranında azaltıyor.
Kanser hakkında doğru bilinen yanlışlar arasında en tehlikelisinin bu olduğuna işaret eden uzmanlar, korunmak için düzenli tetkiklerin şart olduğu görüşünde.