Meme kanserinde erken teşhis tam anlamıyla hayat kurtarıyor. Üstelik yapılması gereken son derece basit; ayda sadece 10 dakikanızı ayırmanız yeterli. 20 yaşından sonra her kadının ayda bir kez kendi kendine elle meme muayenesi yapmasının hayati önem taşıdığını belirten Acıbadem Taksim Hastanesi Başhekimi ve Genel Cerrahi uzmanı Doç. Dr. Tamer Karşıdağ, mynet.com okurları için önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
Meme kanseri son yıllarda giderek yaygınlaşmasına rağmen erken evrede teşhis edildiğinde korkulu rüya olmaktan çıkmış durumda. Üstelik erken teşhisi kolayca yapılabiliyor. Bu nedenle hastalığın erken evresinde yakalanmasını sağlamak için kadınlara çok basit ama çok önemli görevler düşüyor. Acıbadem Taksim Hastanesi Başhekimi ve Genel Cerrahi uzmanı Doç. Dr. Tamer Karşıdağ, hastalığı erken evrede teşhis etmenin tedavinin başarılı olmasında en önemli etken olduğunu vurgulayarak, kadınlara genç kızlık dönemlerinden itibaren kendilerini nasıl muayene edeceklerinin öğretilmesinin önemine dikkat çekiyor.
“Kişinin her ay mutlaka kendi kendini elle muayene etmesi şart. Bunun için 10 dakika ayırmak yeterli” diyen Doç. Dr. Tamer Karşıdağ, meme kanserinin belirtilerini “Memede veya koltuk altında ele gelen kitleler, meme başında kanlı akıntı, meme başının içine çekilmesi, meme derisinde soyulma, portakal kabuğuna benzer görüntü olması veya memede şekil değişikliği olması” şeklinde sıralıyor. Peki ya ağrı? Doç. Dr. Tamer Karşıdağ, “Ağrı bir kanser göstergesi olmasa da erken tanı için çok önemlidir. Ağrı öncelikle hastanın doktora gelmesini ve kontrol edilmesini sağlıyor. Bazı kadınların 40-50 yaşlarına kadar hiç muayene olmadıkları düşünülürse, toplumsal tarama açısından ağrı burada devreye giriyor” diyor.
MAMOGRAFİDEN KORKMAYIN!
Kişinin taşıdığı risk faktörlerine göre muayene sıklığı değişebilirken, 30 yaşından itibaren 3 yılda bir genel cerrah tarafından klinik muayene ve ultrason taraması çok önemli. Doç. Dr. Tamer Karşıdağ 40 yaşından sonra ise yılda bir rutin kontrol ve ultrasona ek olarak mamografi yaptırılmasının hayati önem taşıdığını söylüyor. Radyasyon riski taşıdığı endişesiyle mamografiden kaçınılmaması gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Tamer Karşıdağ “Yapılan araştırmalara göre, hayat boyu yapılacak mamografilerin oluşturabileceği kanser riskinden, yapılmaması nedeniyle kanserden zarar gören kişi sayısı daha fazla” diyor.
RİSK YÜZDE 20 ARTIYOR
Ailesinde birden fazla kanser hastalığı bulunması durumunda kişinin kansere yakalanma oranının yüzde 20 oranında arttığını söyleyen Doç. Dr. Tamer Karşıdağ, genetik faktörün farklılığına dikkat çekerek “Riskli bireylerde gen taraması yapıldığında gen mutasyonları saptanırsa 5 kat daha fazla meme kanserine yakalanma riskiniz var demektir” diyor. Hastanın tedaviden sonra hastalığının nüksetme ihtimaline karşı 5 yıl süreyle takibe devam edildiğini belirten Doç. Dr. Tamer Karşıdağ, 5 yıl içinde kanser tekrarlamazsa ondan sonraki zamanlarda ortaya çıkma ihtimalinin önemli ölçüde azaldığını vurguluyor.