Acıbadem Sağlık Grubu, Ekim ayındaki Meme Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında, erken teşhisle tam iyileşme sağlanabilen meme kanserine karşı farkındalık yaratma etkinliklerini tüm hızıyla sürdürüyor. Bu kez, Pembe İzler Derneği ile birlikte, 25 Ekim 2016, Salı günü Rixos Pera İstanbul’un mekan sponsorluğunu yaptığı “El ele kontrole” isimli yeni bir farkındalık toplantısı gerçekleştirildi. Sıcak bir atmosferde geçen toplantıda, annelerin kızlarıyla, kızların anneleriyle, kadınların arkadaşlarıyla hatta eşleriyle; ‘hayatta benim için önemli’ dediği kim varsa el ele tutuşup kontrole gitmelerinin önemi vurgulandı. Meme kanseri tedavisi görmüş hastalar, uzmanlar ve toplantının izleyicileri olan kadın iletişimcilerden ‘El ele Kontrole’ mesajı yükseldi, hayat kurtaran basit ama etkili önlemler anlatıldı. Etkinlikte farkındalık yogası yapıldı, pembe tabu ile eğlenildi…
“Neden benim başıma geldi? Cezalandırılıyor muyum? Ne kötülük yaptım?”… Meme kanserinin kapısını çaldığı kadınların kalbinden dudaklarına ilk bu sözler dökülüyor çoğunlukla. Oysa uzmanlar bu duygu ve düşüncelerin doğru olmadığını, dünyada ve ülkemizde her 8 kadından 1’inin kapısını çalan meme kanserinin tıpkı tansiyon ya da kolesterol gibi bir hastalık olduğunu vurguluyor. Üstelik meme kanseri diğer kanserlere göre tam iyileşmenin mümkün olduğu bir kanser türü. Bu nedenle meme kanserinde erken teşhis konusuna dikkat çekmek için yapılan farkındalık çalışmaları da ön plana çıkıyor.
Meme Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında Acıbadem Sağlık Grubu ve kadın kanserleri alanında çalışmalar yapan Pembe İzler Derneği yepyeni bir etkinliğe imza attılar. Mekan sponsorluğunu Rixos Pera İstanbul’un yaptığı “El ele kontrole” isimli toplantı, 25 Ekim 2016, Salı günü gerçekleştirildi. Kontrollerin ihmal edilmemesi için herkesin birbirine destek olması gerektiği vurgulanan toplantıda uzmanlar, blogger’lar ve sağlık iletişimcileri bir araya geldi, sıcak bir atmosferde meme kanserinden korunmaya yönelik kritik öneriler dile getirildi, yoga ile bedensel farkındalığa dair egzersizler yapıldı, pembe tabu oynanarak eğlenildi.
Erken teşhis ile daha başarılı tedavi
Toplantıya katılan Acıbadem Maslak Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Nuran Beşe, moderatörlüğünü üstlendiği toplantıda “Meme kanseri gelişen tedaviler ve erken tanı ile tamamen, korkmadan kurtulabileceğimiz bir hastalık haline geldi” derken, erken tanının önemini vurguladı. Uzmanların kadın hastaların hayata tutunmaları ile ilgili gözlemlerini dile getirdiği toplantıda Acıbadem Maslak Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Gökhan Demir de, meme kanseri olan kadınların cezalandırıldığını düşünmek ya da hayata küsmek yerine yeni hobiler edinerek, yepyeni kazanımlar elde edebileceklerinin altını çizdi. Meme kanseri tanısı alan bazı kadınların kendilerini cezalandırılmış hissettiğini, ancak bunun doğru olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Gökhan Demir “Meme kanserini doğal hastalık kimliğinden çıkarıp ona başka boyut vermek doğru değil. Meme kanseri de bir hastalık. Üstelik erken teşhisle tam iyileşme mümkün. Bu nedenle ergenlik döneminden itibaren her kadının ayda bir kez ayna karşısında elle kendi kendine kontrol etmesi, ailesinde kanser öyküsü yoksa 40 yaşından itibaren her yıl mamografi yaptırması hayat kurtarıyor” dedi. Meme kanseri tanısı alan bazı hastaların tedavi sürecinde ve sonrasında hayatlarını sorguladıklarını ve bu sorgulama sonucunda kendilerine iyi gelenleri yapmaya başlayarak hayatlarını daha pozitif hale getirdiklerini anlattı.
Kızınız, anneniz, arkadaşınız hatta eşinizle el ele kontrole!
Sıcak bir atmosferde gerçekleştirilen toplantıda, annelerin kızlarıyla, kızların anneleriyle, kadınların arkadaşlarıyla hatta eşleriyle; ‘hayatta benim için önemli’ dediği kim varsa el ele tutup kontrole gitmelerinin önemi vurgulandı. Meme kanserine yakalanan kadınlar ile yakınlarının katılımcılarla duygularını paylaştığı toplantıda, Pembe İzler Derneği Başkanı Arzu Karataş da meme kanserinin kapısını nasıl çaldığını anlattı. Meme kanseri olduktan sonra Pembe İzler Derneği’nde çalışmaya başlayarak erken teşhisle tam tedavinin mümkün olduğu bu hastalığa karşı da farkındalık yaratmayı ve maddi ihtiyacı olan kadın hastalara destek vermeyi amaçladıklarını belirten Arzu Karataş “Meme kanserini yok saymak ya da unutmaya çalışmak, ‘bana bir şey olmaz’ demek yalnızca bir avuntu. Günümüzde artık bu hastalığa çok sık rastlanıyor. O nedenle kendi kendinizi elle muayeneden çekinmeyin. Erken teşhisin ilk yolu kişinin kendisinin doktoru olmasından geçiyor” diye konuştu.
Annem, “Ben senin için yaşayacağım” dedi
Toplantıya anne kız blogger olan Dilara ve Nesrin Köseler de katıldı. Duygusal bir konuşma yapan Nesrin Köseler; annesinin 9 yıl önce meme kanseri olduğunu belirterek “Annemin yıllarca çalışıp tam emekli olduğu dönemde, yapmak istediği çok şey varken bu hastalığa yakalanması onu da bizi de derinden etkiledi. Meme kanseri ile böyle tanıştık. Doktorlar en fazla 2 sene yaşayacağını söylemesine karşın bana ‘Ben senin için yaşayacağım’ dedi ve inancını hiç kaybetmedi. Çok da işe yaradı” diye konuştu.
Toplantının anne kız konukları arasında Saadet ve Dilan Karaçam’da vardı. 2 yıl önce kendisine her yıl yaptırdığı mamografide erken evre meme kanseri saptandığını söyleyen Saadet Karaçam, “Bu hastalık neden benim başıma geldi diye düşünmedim. Erken teşhis olması en iyi kısmıydı. Cerrahi ve radyoterapi tedavisi gördüm. Şimdi kızımın da riski olabileceğini biliyorum ve birlikte anne kız kontrole gidiyoruz” dedi.
Pembe Tabu ve Farkındalık Yogası
Uzmanlar ve katılımcıların sohbet toplantısında renkli görüntüler de oluştu. Pembe Toplantı’da Pembe Tabu oyunu ile kelimelerle oynarken, sağlıklı yaşama dair ipuçları edinildi. Etkinliğin sonunda deneyimli Yoga Eğitmeni Merih Kenet’in yaptırdığı Farkındalık Yogası’nda doğru nefes, derin gevşeme ve meditasyonla katılımcılar iç dünyalarına doğru minik bir keşif yolculuğuna çıktılar…