ANKARA (İHA) - Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, hükümetin IMF'nin karşısına bir patron değil, memur gibi oturduğunu ifade ederek, "Ülkeye para girerken girme, çıkarkan çık deniyor. Çok entresan" dedi.
Anadolu Genç İşadamları Derneği (AGİAD) Genel Kurulu yapıldı. Sheraton Otel'de gerçekleştirilen Genel Kurulu katılan AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin Senegal'i yenerek yarıfinale çıkmasına değinerek, Türkiye'nin, gerçekten başarılara, sıçrama marjını yakalamaya ve standardın yükseldiğini görmeye hasret olduğunu söyledi.
Ülkenin son iki ay içerisinde 19.5 milyar dolar kaybının olduğunu ve bunun ülkedeki belirsizlik, başsız ve Başbakan'sız olmasından kaynaklandığını ifade eden Erdoğan, "Şimdi bunun bedelini ödetiyorlar. Bunu millete ödetmeye kimsenin hakkı yoktur. Bu belirsizlik ortamından en azından referandum ile kurtulunabilir. Çünkü ekonomi her geçen gün batıyor. Türkiye ekonomide ileriye detmiyor, geriye doğru gidiyor. Bu hükümet 70 milyar dolar borçlanma yapmıştır. bunlarda fon bankaları ile faize gitmiştir. 4 ayda 19.6 katrilyon faiz ödedik. Vergi gelirlerimiz ise 18.3 katrilyondur. Açık 1.4 katrilyondur. Bununla Türkiye nasıl ayağa kalkacak. Bunun hesabı çok açık ortada" dedi.
Hükümete seslenen Erdoğan, ülkeye yönetemeyenleri birilerinin yöneteceğini ve bu ülkeyi yönetenlerin kasanın anahtarını IMF'ye teslim ettiğini kaydederek, "Onlarda sizi yönetiyor. Onlar da size görev zararı ve faizleri ödetir. Biz IMF'nin 29 ortağından birisiyiz. IMF'nin karşısına bir memur olarak değil, ortak gibi oturmak vardır. Bu milletin kökünde irade vardır. Şu anda ciddi bir zaafa uğradık. Bunlar IMF'nin karşısına patron gibi değil, memur gibi oturuyor. Dolayısıyla emirleri alıyor. Sıkıntı burada" şeklinde konuştu.
Bir ülkede yoksulluk varsa bunu nedeninde yolsuzluk yattığını, önce bunların ortadan kaldırılmasıni ve ve güvenilir olmanın gerektiğine işaret eden Erdoğan, bu olmadığı takdirde bedelinin ağır ödetileceğini ve ülkenin çok ciddi ihtiyacı olan meselesinin güvensizlik olduğunu söyledi.
Türkiye'nin Filipinler'den sonra en çok güvensizlik olan ikinci, rüşvette, 52 ülke arasında 3 sırada, para birimi değerinin en düşük, dünya enflasyon liginde 25 yıl boyunca enflasyon oranın yüzde 25 ile 120 arasında seyreden tek ülke ve gelir dağılımında en kötü beş ülkeden biri olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Ülkeye para girerken kapılar kapanıyor, ABD'de kapılar açılıyor. Bizde para çıkarılabiliyor. Çok entresan. Ülkeye para girerken girme, çıkarkan çık deniliyor. Ondan sonrada siz döviz rezervimizde azalma oluyor dersiniz" dedi.
Ülkenin kurtulması için acilen insan yönetimi, finans yönetimi ve yerinde yönetime ihtiyaçc bulunduğunu belirten Erdoğan, özelleştirmenin her şeyi satmak olmadığını ve fonksiyonlarında özelleştirmek gerektiğini de sözlerine ekledi.
Ülkede iç çekişmeler, asıl hedeften uzak kalmalar, amaçsız, hedefsiz, ürkek ve hatta korkak davranışlarla, hem içeride hem dışarıda güven ortamının sağlayamaz duruma düşüldüğünü ifade eden AGİAD Genel Başkanı Oya Erdoğan, toplumu içine kapanık hale getirmenin ümitsizliği mutsuzluğa dönüştürmenin Türk insanı ile işadamlarının haketmediği bir konu olduğunu söyledi.
Siyasiler ve hükümete seslenen Erdoğan, "Anadolu'nun sesi bundan sonra daha da güç çıkacak. Açın yolumuzu, ya yolumuzu açın ya da yolumuzdan çekilen. Bizi dolarla oynayanların, borsa, banka tezgahlarının örgütlenmiş işbirlikçilerinin külgetleriyle, karşı karşıya bırakmayın. Ekonomi hepsi bir avuç olan ahlaksızlığı uyanıklık sayanların elinde bir hapşırıkla inip çıkmasın" dedi.
Erdoğan, partilerin tabanında mesnet, hedefinde ciddiyet ve iddiasında tutarlıklılık olması gerektiğini de vurguladı.