Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, 17 Aralık operasyonuna ilişkin yoksulluk, yolsuzluk ve yasakların yanı sıra yağcılıkla mücadele edilmesi gerektiğini söyleyerek, “Bugün adalette, emniyette ya da başkaca bakanlıklarda küresel operasyonun başarılı olması için pozisyon alanların büyük çoğunluğu bu iktidara yağ yakarak iş başına gelmiş ya da getirilmiş bürokratlardır” ifadelerini kullandı.Memur-Sen Başkanlar Kurulu’nun 27. Toplantısı, Bolu Abant Tabiat Parkı'nda bulunan Büyük Abant Otel'de başladı. İki gün sürecek olan toplantıya Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, sendika yöneticileri ve şube başkanları katıldı.Toplantının açılış konuşmasını yapan Ahmet Gündoğdu, Türkiye gündemine ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin gelişmesine etki edecek bir operasyonla karşı karşıya olduklarını söyleyen Dündoğdu, “Kurulduğumuz günden beri üyelerimizin özlük haklarını, ülkemizin demokrasisini ve milletin iradesini, dünya mazlumlarının da yaşadığı sıkıntıları çözüme kavuşturmayı önceleyen bir sendikayız. Bir konfederasyonuz. Gündemde Türkiye’nin büyümesine ket vuracak, demokrasisinin gelişmesine zarar verecek, doğrudan Türkiye kaynaklı değil, uluslararası bir operasyonla karşı karşıyayız. Bunun en üzücü tarafı bize göre Türkiye’nin demokrasi yolculuğunda bürokratik oligarşinin hakim olduğu eski Türkiye’den, millet iradesinin önünün açıldığı yeni Türkiye’ye geçiş referandumunda omuz omuza, kol kola birlikte ‘evet’e öncülük ettiğimiz bu bileşenler arasında sıkıntının yaşanıyor olmasıdır” diye konuştu.17 ARALIK OPERASYONU17 Aralık operasyonunda pozisyon alanların yağcı bürokratlar olduğunu savunan Genel Başkan Gündoğdu, “17 Aralık operasyonunun küresel bir operasyon olduğuyla ilgili hiçbir tereddüt yaşamıyoruz. Taksim ve Gezi olaylarıyla başlatılan, ön denemesi yapılan bu sürecin 17 Aralık’ta ve 17 Aralık’ta başlatılırken de toplumun çok hassas olduğu ‘yolsuzluk’ gibi bir kavramın da subje olarak kullanılmasıyla sahaya sürülen, harekete geçirilen bir operasyon. İktidarın her yöneticisi üç ‘Y’den, öteden beri bahsediyor. Yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar. Biz de öteden beri Eğitim Bir-Sen ve Memur-Sen olarak bunun ‘4Y’ oluşundan hareketle, ‘4Y’ ile mücadele diyoruz. Yoksulluğa, yolsuzluğa ve yasaklara yağcılığı da ekleyerek altını çizerek söylüyorum, yağcılıkla mücadelede önemli. Bugün adalette, emniyette ya da başkaca bakanlıklarda küresel operasyonun başarılı olması için pozisyon alanların büyük çoğunluğu, bu iktidara yağ yakarak iş başına gelmiş ya da getirilmiş bürokratlardır” şeklinde konuştu.PARALEL DEVLET İDDİALARITürkiye’nin gündemindeki yolsuzluk ve paralel devlet iddialarının sonuna kadar üzerine gidilmesi gerektiğini savunan Ahmet Gündoğdu, “İki önemli iddia var. Bir yolsuzluk, iki paralel devlet iddiası. Her iki iddianın da sonuna kadar üzerine gidilmelidir. Öyle bir medeniyet birikimine, geçmişine, öngörüsüne ve geleceğe ışık tutan misyonuna sahibiz ki, şehitlerine bile, ‘Kul hakkıyla huzuruma gelmeyin’ çağrısı yapıyor. Öyleyse yetimin hakkına, milletin malına kim göz dikmişse, diken varsa sonuna kadar hukuk devletinin gereği üzerine gidilmelidir. Elbette masumiyet karinesi her olayda olduğu gibi burada da yürütülmelidir. İddianın sonuna kadar üzerine gidilmeli, yapılmış gibi yargısız infaza gidilmemesi ne kadar doğruysa yokmuş gibi yaklaşmak da o derece sakıncalı. Sonuna kadar bu iddiaların üzerine gidilip araştırılmalı” ifadelerini kullandı.Meselenin hukuki değil siyasi olduğunu ifade eden Gündoğdu, şöyle konuştu:“Paralel devlet iddiası da aynı şekilde kararlılıkla üzerine gidilmesi gereken bir iddiadır. Şu anda küresel operasyonun büyük aktörlerin, Türkiye’nin gelişmesinden rahatsızlık duyanların, Türkiye’nin demokrasisinin gelişmesiyle dünya mazlumlarına daha çok sahip çıkacak olmasından tedirgin olanların, Suriye’nin yetimlerin varisi olan Türkiye’den rahatsızlık duyanların bu projesi içerisinde bilerek ya da bilmeden yer alınmış konumda olmak da gerçekten üzüntü verici. Mesele hukuki bir mesele olsaydı, hukuk devletinin, evrensel hukukun, hukukun tarafsızlığı ile birlikte bağımsızlığının da ilkeleri üzerinde dururduk. Ama görüyoruz ki mesele hukuki değil siyasidir. Eğer hukuki olsaydı, bir savcı yanlış gördüğünde bir buçuk yıl bunu bekletmezdi. Eğer hukuki olsaydı, kamuoyunda konuşulduğu gibi ‘ağaların savcısı’ ya da ‘savcıların ağası’ olmazdı çünkü yargı mensuplarının Türk milleti adına karar verme mecburiyeti vardır. Yanlışlık gördüğünde de bunu aylarca, bir buçuk yıl bekletip küresel operasyonun başarıya ulaşmasının bir dayanağı haline getirmezdi. Mesele siyasidir. Siyaset, siyasetçilerin işidir. Kayıt dışı siyasetle mücadele etmek de 76 milyonun görevidir. Kayıt dışı ekonomi nasıl sakıncalıysa, en az o kadar da kayıt dışı siyaset sakıncalıdır.”Yaşananların fırsatçılık olduğunu vurgulayan Ahmet Gündoğdu, “İçeride ve dışarıda Başbakanın ve Türkiye’nin hedef alınışında rahatsızlık duyulan şeyler, Türkiye’nin daha ileriye gitme özlemi ve isteği değil, bizim camia olarak 27 Nisan muhtırasına karşı siyaset kurumunun dik duruşu, o güne kadar üç maymunu oynayan Türkiye’nin dış politikasının ‘one minute’ ile kendine gelmesi, dünya mazlumlarına sahip çıkması, referandum paketiyle devleti milletinden milleti devletine geçiş, kesintisiz, zorunlu yarasaların çıkardığı eğitim sisteminden halkın istediği kesintili eğitime geçme, katsayı engelinin kaldırılması, din eğitiminin ilk kez yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkede gelmiş olması, kamuda başörtü özgürlüğü ve yeniden Türk’ün, Kürt’ün, Laz’ın, Çerkez’in kardeşliğini içeren çözüm projesinden rahatsızlık duyanlar… Yani bizim iç sorunlarımızla boğuşup kaybolmamızı, ülkemiz üzerindeki emellerini rahat hayata geçirecek bir fırsat olarak görenlerin topyekun bir araya geldiği bir projeyi yaşıyoruz” ifadelerine yer verdi.HAKAN FİDAN VE DERSHANE TARTIŞMASI17 Aralık operasyonuyla meselenin dershane meselesi değil, siyasi mesele olduğunu gördüklerini ifade eden Gündoğdu, şu ifadeleri kullandı:“Tartışmanın birinci bölümünde Hakan Fidan olayı var. Bir istihbarı konudur. Sivil toplum, sendikalar olarak, konfederasyon olarak doğrudan söz söyleyeceğimiz bir alan olarak görmedik. İkinci tartışma boyutu dershane konusudur. Eğitimciyiz, bu bizim işimiz. Yaptığımız çalıştaylarla, hazırladığımız raporla, dershaneler sebep değil, sonuçtur. Kapatılmamalıdır, kapanmalıdır. Kayıt dışıdır ama eğitim sisteminin sorunlarının çokluğundan türemiş yan ürünlerdir. Umuda yolculuktur ama ey hükümet, ey Milli Eğitim Bakanı, özellikle, 120 bin öğretmen açığının olduğu bir ülkede sınavın amaç olduğu, daha çok test çözen çocuğun daha değerli olduğu bir eğitim sisteminde, sisteme neşter vurmanın birinci adımı dershane olmamalıdır, çağrısını yaptık, 'Kapatılmamalıdır, kapanmalıdır' tezini ortaya koyduk. Ama 17 Aralık operasyonuyla gördük ki mesele dershane meselesi değilmiş. Eğer mesele dershane ve eğitim meselesi ise biz bunu paydaşlarla birlikte oturur konuşuruz. Şu anda yüzde 50, yüzde 60 zamana yayılan pozitif ayrımcılıkları içeren öğrenci başına, bölge başına gibi konularda önemli adımlar atıldı. İstenseydi taraflar bu adımlar yüzde yüz memnuniyet verir hale gelebilirdi ama maalesef burada bir sıkıntı var.”
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz