Memur-Sen'den Bakan Dinçer'e Eleştiri

Memur-Sen ve Eğitim Bir-Sen Tokat Şube Başkanı Cemil Çağlar, "Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer artık Milli Eğitim çalışanlarının sabrını fazla zorlamamalı" dedi.

Sendika binasında gündeme ilişkin konuları değerlendiren Başkan Çağlar, kamu çalışanlarının 17 aydır beklediği yasanın bu kadar gecikmesinin memur ve emekliyi zor duruma bıraktığını ileri sürdü. Sağlıklı ve çalışanların lehine bir yasa beklediklerini ifade eden Başkan Çağlar, esas dertlerinin Bakan Dinçer ile ilgili olduğunu belirterek, "Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, artık Milli Eğitim çalışanlarının sabrını fazla zorlamamalı. Gündelik veya ayaküstü açıklamalarıyla veya uyduruk raporlarla eğitim çalışanlarına yönelik 'kendilerini geliştirmesi lazım, 3 ay tatil yapıyor, yeniliklere teknolojiye kapalı' tarzda ifadeleri gerçekten eğitim çalışanlarını üzmekte ve rencide etmektedir. Şunu sayın bakan unutmasın ki, eğitimciler olarak siz eğitim çalışanlarının gönlüne kalbine giremezseniz, siz eğitim çalışanlarını, akademisyenleri onure etmezseniz yapılan reformların kadük kalacağını göreceksiniz. Biz bakandan bir şey istemiyoruz. Yeter ki eğitim çalışanları, akademisyenlerin moral ve motivasyonunu bozacak açıklamalar yapmasın. Eğitim çalışanlarının sorunlarını çözecek projeler geliştirsin. Biz Eğitim Bir-Sen ve Memur-Sen olarak öğretmen ve akademisyenlerin bu gün okuldaki hizmetli ve memur kardeşlerimizden daha aşağıda maaş aldığını söylüyoruz. AK Parti Grup Başkan Vekili Mustafa Elitaş da bu feryadımızı duymuş. Gerçekten az maaş aldığımızı kendileri de yeni idrak ediyorlar 'pardon, günaydın' demek gerekiyor" şeklinde konuştu.

Başkan Çağlar, 4+4+4 modeline karşı çıkan bazı eğitim sendikalarının şurada şimdiki tutumları ile çelişkili bir tavır sergilediklerini ileri sürerek, "Şuradan bu karar geçerken hiç kimse farklı bir öneri bile sunmadı, itiraz etmedi. Bugün meydanlara çıkmaları, 50 bin öğretmen norm fazlası olacak gibi aslı astarı olmayan itirazlarını öne sürmeleri gerçeğe yakın değil. Bugünkü 4+4+4 eğitimdeki yapılanmanın kısır bir döngüden ibaret olduğunu biliyoruz. Bu tartışmaların yapıcı bir anlayışın ürünü olmadığını düşünüyoruz. Post modern darbenin kalıntısı olan kesintili zorunlu eğitim sisteminin neden olan tahribatın azda olsa telafisinin bundan sonrası açısından mümkün olacağını düşünüyoruz. Darbeci bir zihnin ürünün mevcut eğitim sisteminin çöpe gideceğini, modern çağdaş, çoğulcu ve serbest düşünceyi değerlerimizi önceleyen bir eğitim sisteminin vakti geldiğini üşünüyoruz" ifadelerini kullandı.