MEHMET ÇALIK - Cumhuriyet tarihinin ilk askeri darbesi olan 27 Mayıs'ın ardından 17 Eylül 1961'de idam edilen merhum başbakan Adnan Menderes'in hemşehrileri, o dönemi gözyaşlarıyla anlatıyor.
Adnan Menderes'in Yassıada günlerinde özlemle bahsettiği Çine Çayı'nı geçtikten sonra, doğup büyüdüğü memleketi Koçarlı ilçesindeki Çakırbeyli Mahallesi'nin girişinde ziyaretçileri, "Başbakanlarımızdan Adnan Menderes'in köyü Çakırbeyli'ye hoş geldiniz" yazılı tabela karşılıyor.
Tabelanın karşısında ise Menderes'in başbakanlık döneminde sıklıkla geldiği, onun hayatına dair birçok anıyı barındıran, uzun süredir kapalı çiftiliği yer alıyor.
Mahalleye gelenleri, tarihe tanıklık etmiş "Demokrasi" ismi verilen çınar ağacı karşılıyor. Ağacın tam karşısında ise minareleri bizzat Adnan Menderes tarafından yaptırılmış cami duruyor.
Menderes'le anısı olan hemşehrileri ondan gururla bahsederken, söz idamına geldiğinde aradan geçen 58 yıla rağmen derin bir sessizliğe bürünüp, gözyaşlarını tutamıyor.
Adnan Menderes'in çiftliğinde bahçıvan yardımcılığı yapan, onunla ilgili birçok anıyı hafızasında saklı tutan 85 yaşındaki Orhan Demir, yaşananları ve Menderes'le ilgili hatıralarını AA muhabirine anlattı.
Menderes'in çiftliğe geldiğinde kendileriyle sohbet ettiğini dile getiren Demir, "Bizimle hep haşır neşir olurdu. Bizlerle sohbet ederdi. Çok alçak gönüllü bir adamdı. O kadar mütevazı bir insandı ki tarif edilemez onun mütevazılığı. Kimseyle görüşmeden geçmezdi. Öyle cana yakın bir insandı. Demokrasiyi o getirdi bu memlekete. O geldikten sonra insanlar dairelerde olsun, şurada, burada olsun kimseden çekinmez oldu. Herkesle haşır neşir olmaya alıştırdı bütün insanları. Öyle güzel bir insandı." dedi.
Menderes'in başbakanlığı döneminde birçok hizmetin yapıldığına dikkati çeken Demir, "Yol, okul, camiler onun zamanında çoğaldı. Bunun suçu tek bu, başka bir şey değil. Yani memleketimize iyilik ve demokrasiyi getirmek. Milleti hürriyet sahibi, söz sahibi etmek. Onun tek suçu demokrasiyi getirip, dini vecibeleri bu ülkede serbest etmek. İlk Arapça ezanı o başlattı. Türkçe ezan okunuyordu. O geldikten sonra esas dinimizin emrettiği ezana dönüştü. Kur'an kursları açtı. Her yere yardım etti. Yol, su, elektrik her şey onun zamanında geldi. Daha önce çok mahrumiyet yaşadık." ifadelerini kullandı.
- "O bizim babamız gibiydi"
Darbe ve Menderes'in idam süreciyle ilgili yaşananları anlatırken gözyaşlarını tutamayan Demir, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İlk ihtilal olduğunda traktörle bir arkadaş geldi. 'İhtilal oldu, beyi götürecekler' dedi. İlk haberi ondan duyduk. Dünya başımıza zindan oldu ama ne yapalım, yapacak bir şeyimiz yok. O günlerde askeri teçhizat her şey etrafımızı sardı. Biz konuşamaz olduk. Hiç kimseye bir şey anlatamadık. Öyle kötü günlerimiz geçti. Öyle güzel bir adamı başımızdan aldılar. Babamızı kaybetsek belki bu kadar üzülmezdik. Ben 1,5 yaşında babamı kaybetmişim. Tatmadım baba sevgisini ama o adam bizim babamız gibiydi. Hatta ülkemizin babasıydı. Hala şimdi onun adına, onun namına bizim köye hizmetler geliyor; bu köy Adnan Menderes'in köyü diye."
- "Kardeş kardeş geçinsek olmuyor muydu?"
Çiftlik çalışanlarından 89 yaşındaki Münevver Çıkrık da Menderes'in çiftliğe geldiğinde herkesle sohbet ettiğini, işçilerin ardından çayır topladığını, onlarla birlikte oturup yemek yediğini ifade etti.
Merhum Menderes'in asıldığını bir gazetede gördüğünü ve üzüntüden bayıldığını aktaran Çıkrık, "İçim sızlıyor duyunca hala. Çok üzülüyoruz. Andıkça üzülüyoruz. Böyle olmasa olmuyor muydu? Kardeş kardeş geçinsek olmuyor muydu? Yassıada'daki fotoğraflarını görünce hala içim sızlıyor. Çocuk kadar kalmıştı. Günah değil mi, yazık değil mi? O size hiçbir şey sormadı, siz onu astınız. Fotoğraflarını görünce hala içim sızlıyor." dedi.
Adnan Menderes'in başbakanlığı döneminde Çakırbeyli Mahallesi'nde azalık yapan 94 yaşındaki Yusuf Yılmaz ise sık sık Ankara'ya giderek Menderes'i makamında ziyaret ettiklerini söyledi.
Menderes'in kimsenin hatırını kırmayan birisi olduğunu kaydeden Yılmaz, onunla ilgili bir anısını şöyle anlattı:
"Sürekli Ankara'ya yanına giderdik. En son gittiğimizde Amerika Başkanı (Eisenhower) varmış sanırım. O gittikten hemen sonra bizi yemeğe çağırdı. Tabii yemekte milletvekilleri ve bakanlar da var. Onlarla beraber 22 kişiydik. Hiç onlarla konuşmadı, hep bizimle konuştu. Ben de 'Ağabey köye gelmeyeli ne kadar oldu, çok oldu' dedim. 'Geleceğim, geleceğim' dedi. En son kapıdan uğurlarken de geleceğini söyledi. Sene 1959 yılının aralık ayıydı sanırım. Bir daha da görmedik zaten."
Mahalle muhtarı Özer Orcan da her eylül ayında büyük üzüntü yaşadıklarını dile getirerek, Adnan Menderes'in gelecek nesillere aktarılması gerektiğini, bu açıdan da Adnan Menderes Müzesi'nin yapılmasından büyük mutluluk duyduklarını ifade etti.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz