Menopoz sadece bir teşhistir, 1 yıllık bir dönemi kapsar. Bu dönemden öncesi menopoz öncesi dönem, teşhis konduktan sonrası menopoz sonrası dönem olarak adlandırılır.
Düzenli olarak adet (regl) gören kadınların, ortalama olarak 35 yaşından sonra adetlerinde değişiklikler meydana gelmeye başlar. İlk önce kadınlarda önemli bir hormon olan progesteron azalmaya başlar. 39 yaşlarından itibaren de bir başka kadınlık hormonu östrojen azalma gösterir.
Bu düzensiz yumurtlamalar ve düzensiz adet görme döngüleri sonucunda, adetlerin durması ortaya çıkar. Buna tıbbi olarak menopoz adı verilir.
Menopozun fazla sayıda belirtisi vardır. Hastaların genellikle en büyük şikayeti, menopoz öncesi dönemde progesteron hormonunun azalmasına bağlı olarak ki bu hormon anti depresif bir maddedir, bir takım ruhsal dalgalanmalar kendisini gösterir. Bu da genellikle bir depresyon şeklindedir.
Ateş basması, terlemeler, ani sıcak basmaları kadınlarda en çok görülen şikayetler arasındadır. Teşhis konusunda hastaların bu şikayetleriyle birlikte bizim de görmüş olduğumuz bazı şikayetler olmaktadır.
Bu şikayetler östrojen değerlerinin azalmasına bağlı olarak; ciltte incelme, kırışıklıklarda artma, konsantre ve kendine güven konusunda azalma, gece uyku problemleri, terlemeler, cinsel isteksizlik, içe kapanma, sosyal olamama ve bir takım psikolojik dalgalanmalardır.
35 yaşından itibaren kadınlarda ortalama bir değişiklik gözükmeye başlar. Bunlar hormonsal dalgalanmalar sonucunda ortaya çıkan bir takım değişikliklerdir.
Kadınlarda üç tane hormon vardır, östrojen, progesteron ve testesteron. Bu 3 hormonun dalgalanmaya başlaması sonucunda, bu hormonların etki etmiş hormonlar nedeniyle bir takım şikayetler açığa çıkar.
35 yaşından sonra progesteron, 38,5 - 39 yaşından sonra östrojen azalmasına bağlı olarak bir takım kliniksel şikayetler oluşur. Bu şikayetler 8-10 yıl kadar sürebilir. Bu dönem iyi atlatılırsa, bir çok kadınsal hastalığın da önüne geçilmiş olur.
Menopoz teşhisi iki yöntemle konur. Kadınlık hormonlarının çalışmasını sağlayan ve yumurtlamayı hazırlayan beyinden sağlanan hormonlar yükselir. Çünkü yumurtalıklar beyinden gelen uyarılara karşı cevap vermemeye başlar.
Bu hormonların yükselmeye başlaması, östrojen değerlerinin yeteri kadar yükselmemesi nedeniyle, bu değerler laboratuvar ortamında değerlendirildiğinde 40'a yaklaşmış veya üzerindeyse, östrojen değeri 60'ın altına düşmeye başlamışsa burada laboratuvarsal olarak menopozdan bahsedilebilir.
Kliniksel menopoz ise halk arasında daha çok bilinen bir yöntemdir. Eğer bir yıl boyunca hiç adet görülmüyorsa, o zaman kliniksel olarak menopozdan bahsedilebilir.
Menopoza girme yaşının Türkiye ortalaması yaklaşık olarak 49.2 civarındadır. ABD'de ise 52 civarındadır.
40 yaşından daha önce adetler kesiliyor ve menopoza giriliyorsa, buna erken menopoz denir. Bu da erken yaşlanmanın başlangıcıdır. Bütün hormonların düşmesiyle, yaşlanma birbiriyle paralel gitmektedir.
Menopozu geciktirmek; hayat tarzını, beslenme alışkanlıklarını değiştirerek, sigara içmeyi keserek, alkol oranını azaltarak, daha çok egzersiz yaparak, cerrahi operasyonlardan eğer gerekmiyorsa kaçınarak, düzenli yaşayarak menopozu geciktirmek mümkündür.
Çünkü menopozu hızlandıran faktörlere baktığımızda, kemoterapi ve radyoterapiler, sigara içmek, yumurtalıklarda şiddetli enfeksiyonların geçirilmesi, tüplerin bağlanması gibi faktörler vardır. Gerekmedikçe diğer ilaç tedavilerini kullanmamak menopozun gecikmesine katkı sağlar.
Ateş basmaları, adetlerde düzensizlik, depresyon, kendine güven duygusunun azalması, vajinal kuruluk, cinsel isteksizlik gibi hormonların azalmasına bağlı olarak bir takım şikayetler ortaya çıktığı zaman, adetin ikinci ya da üçüncü gününde yumurtalık rezervlerini ölçecek laboratuvar testleri yapılabilir.
Bunlar genellikle FSH, NH, Estadiol gibi testlerdir. Diğer testler ise hastanın şikayetlerine bağlı olarak bir takım hormonsal testlerdir. Ayrıca bir kadın doğum hekimine başvurulduğu zaman şikayetin anlatılmasıyla erken teşhis koymak mümkündür.
Menopoza giren kadınlar egzersizden ve menopoz tedavisinden başlamak üzere, sağlıklı yaşamı hızlandıracak ve kuvvetlendirecek bir takım değişikliklere girmek zorundadır. Çünkü menopozdan sonraki yaş, kısa bir yaş dönemi değildir, geriye kalan dönemde yaklaşık olarak 35-40 yıl daha vardır.
Beslenme düzeni, egzersiz, vitamin desteklerinin alınması, hormonsal dengenin yerine kurulması, kötü alışkanlıklardan uzakta durulması menopoz yaşını mümkün olduğu kadar geciktirmektedir.
Menopoz dönemi üçe ayrılır: Premenopoz, menopoz, menopoz sonrası dönem. Bu üç döneme birlikte menopoz (klimakterium) adı verilir.
Menopoz teşhisi bir yıllık dönem için geçerlidir. Teşhis konduktan sonraki dönem menopoz sonrası dönemdir ki bu oldukça uzun bir dönemdir. Bu dönemde insanlar hayatlarının belki de ikinci baharlarını yaşarlar. Çoğu zaman da bazı insanlar kadınlığın değiştiğini, artık yaşamın kalitesinin kalmadığını düşünerek içine çekilmekte ve hayata küsmektedirler.
Bu dönemde kadınların aile yaşamları, gelecekleri, geçmişleriyle ilgili bir takım kurgular, panikler, depresyonlar gözükmektedir. Ama bunu her kişinin kendi kendine yönetebilmesi oldukça kolaydır.
Menopoz döneminde en önce değişen hormon progesteron hormonudur. Bu hormon erkeklerde de bulunmaktadır. Kadınlarda genellikle yumurtlamadan sonra yükselen değerlere çıkar ve çocuğun rahim içerisinde tutunmasını sağlayan bir hormondur.
Fakat kadınlar açısından en önemli etkisi, tamamen duygusal yapılarını etkilemesidir. Progesteron, kadınlar için en iyi anti-depresif maddedir. Beyindeki bazı reseptörlere en iyi etki edecek hormonlardandır.
Menopoz öncesi dönemde kadınların psikolojik dalgalanmalarını nitelemek için Prozac kadınları veya Xanax kadınları denmektedir. Halbuki bunların temelinde yatan faktör progesteron eksikliğidir. Erkekte de aşırı hırçın ve gergin davranışlara karşı, progesteron tedavisi yapıldığında gayet sakin olunduğu görülür.
İkinci hormonal değişiklik östrojen eksikliğiyle olmaktadır. Östrojen vücutta 200'den fazla reseptörü olan bir hormondur. Bütün cildin kalınlaşması, alzheimer eksikliği, beynin daha iyi çalışması, hayattan daha çok zevk almak ve enerji faktörü tamamen östrojene bağlıdır.
Östrojen, yaklaşık olarak 38,5 yaşından sonra azalmaya başlamakta ve gün geçtikçe daha da azalma dönemine girmektedir. Menopoz teşhisi konulduğu dönemde oldukça az değerlere düşer ve bununla birlikte kemik erimesi başlar.
Bir diğer azalan hormon testesterondur. Testesteron, kemik dokusunun daha güçlü olmasını, adele kitlesinin daha esnek olmasını, meme kanserini önlemeyi, konsantrasyonu sağlar. Kadınlarda cinsel yaşamın en vazgeçilmez parçalarından bir tanesidir. Azalmaya bağlı olarak cinsel istekte azalma, kemik kitlelerinde ve adelelerde azalma meydana gelmektedir.