Acıbadem Hastanesi Kozyatağı Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Cem Öncüloğlu, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, 'Menopoz'un, kelime anlamı olarak adet kanamalarının kalıcı olarak kesilmesi olduğunu bildirdi. Menopoza giriş sürecinin, yumurtalıklarda östrojen ve progesteron adlı hormonların üretiminin azalmasına bağlı adet düzensizlikleri, gece terlemeleri, ateş basması gibi yakınmalarla başladığını belirten Opr. Dr. Öncüloğlu, menopoz öncesinde premenopoz diye adlandırılan, yaklaşık 2-8 yıl sürebilen bir geçiş dönemi mevcut olduğunu söyledi.
Opr. Dr. Cem Öncüloğlu, ortalama menopoz yaşının 45-55 olduğunu ifade ederek, "Bu dönemde görülen ateş basmaları, çarpıntı, gece terlemeleri, genital organlarda zayıflama, ağrılı ilişki, idrar kaçırma, kemik erimesi gibi sorunlar kadınların hayat kalitesini azaltmaktadır. Günümüzde, menopozun olumsuz etkilerini koruyucu hekimlik çerçevesinde önlemek ve kadınların hayat kalitelerini yükseltmek için tedavi önerilmektedir" dedi.
Özellikle menopoz sonrası görülen kemik erimesinin (osteoporoz) ciddi sağlık problemi olduğunu vurgulayan Opr. Dr. Öncüloğlu, "Öyle ki menopoz sonrası ilk 5-8 yıl içinde ortalama yüzde 4-8 kemik kaybı görülüyor. Bu sebeple, özellikle ileri yaşlarda kadınlar çarpma, düşme sonucu kalça, omurga, el bileği ve diğer kemik kırıklarına daha fazla maruz kalıyorlar. Üstelik kalça kırığı geçiren hastaların yaklaşık yüzde 15 - 20'si ilk üç ay içinde hayatlarını kaybediyorlar" diye konuştu.
Opr. Dr. Öncüloğlu, menopoz döneminde kemik erimesi kadar yaygın görülen bir diğer sorunun da idrar kaçırma olduğunu kaydederek, bunun sebebini şöyle açıklıyor:
"Östrojen hormonunun eksikliği idrar yollarını ve mesane fonksiyonlarını etkiler. Menopozda görülen idrar kaçırmanın en sık nedeni, mesanenin düzensiz kasılmasına bağlı olan aşırı aktivitedir. Menopoz sonrası bu tip yakınmalara yüzde 30 gibi yüksek bir oranda rastlanmaktadır. Diğer tarafta vajinal dokuda zayıflamaya bağlı olarak ilişkide acıma, kuruluk gibi cinsel sorunlar ortaya çıkabilir."
'HORMON REPLASMAN' TEDAVİSİ
Yaşanan bu sorunların, özellikle premenopoz dönemindeki kadınları ürküttüğünü belirten Opr. Dr. Öncüloğlu, "Ancak menopoz sürecinde yaşanan problemleri lokal ya da ağızdan uygulanan östrojen tedavisi ile azaltmak ve hatta tam olarak düzeltmek mümkün. Tedavide amaç, kadınlık hormonları olarak adlandırılan, yumurtalıklardan salgılanan östrojen ve progesteron adlı hormonları yerine koyma tedavisidir" diye konuştu.
Opr. Dr. Cem Öncüloğlu, 'Hormon Replasman Tedavisi' olarak bilinen bu yöntemin nasıl uygulandığını ise şöyle anlattı:
"Hormon Replasman Tedavisi, östrojen ve progesteronların değişik kombinasyonlarda ve yöntemlerle verilmesiyle uygulanır. Tedavi, ağızdan alınan tabletler ile, cilde yapıştırılan bantlar ve sürülen jeller ile veya vajinal tablet, krem ile yapılabilmektedir."
Ateş basması, terleme ve genital yakınmalar için günümüzde 'Hormon Replasman Tedavisi' kadar etkin bir seçenek bulunmamasına rağmen, son yıllarda hormon tedavisinde bazı olumsuz sonuçların olabileceğine dair bazı düşünceler bulunduğunu hatırlatan Opr. Dr. Öncüloğlu, oysa bu tedavide gözlenen risklerin son derece düşük olduğunu bildirdi.
Opr. Dr. Öncüloğlu, osteoporozun önlenmesinde 'Hormon Replasman Tedavisi'nin halen önemini koruduğunu ifade ederek, "Tedavinin menopoz sonrası erken dönemde başlanması, kaybı azaltmak açısından önem taşımaktadır. Ancak, meme kanseri açısından, dört yıldan fazla Hormon Replasman Tedavisi kullanımda risk artışı anlam kazanmaktadır. Bu nedenle tedavinin daha uzun süre devam etme kararı hekim ve hasta tarafından yarar/zarar gözetilerek kararlaştırılmalıdır. Hastaların tedavileri bireyselleştirilmeli ve hastalar hormon tedavi alsın ya da almasın, düzenli jinekolojik kontrolleri aksatmamalıdırlar. Hormon tedavisine ek olarak menopoz döneminde egzersiz, kalsiyum alımı ve güneş ışığından faydalanma da gereklidir" dedi.