HABER

Merkez Bankası Enflasyon Raporu

İSTANBUL (AA) - Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Çetinkaya, "Enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme ve hedeflerle uyum sağlanana kadar sıkı duruşu kararlılıkla koruyacağımız yönündeki iletişimimiz ve fonlamanın büyük ölçüde tek bir kalemden yapılmasının para politikası belirsizliğini azalttığını değerlendiriyoruz." dedi.

Çetinkaya, bu yılın 4'üncü Enflasyon Raporu'nun tanıtımı amacıyla düzenlenen toplantıda, son dönemde, gelişmiş ekonomilerdeki toparlanmanın belirginleşmesi ve küresel ticaret hacminde süregelen artış eğiliminin, küresel ekonomide bir önceki rapor dönemine kıyasla sınırlı da olsa daha olumlu bir büyüme performansına işaret ettiğini söyledi.

Mevcut rapor döneminde, emtia ve petrol fiyatlarının bir miktar yükseldiğine dikkati çeken Çetinkaya, buna karşın küresel enflasyonun ılımlı seyrini sürdürdüğünü kaydetti.

Çetinkaya, eylülde ABD Merkez Bankası'nın (Fed) normalleşme sürecindeki kararlılığını vurgulamasının, piyasa oynaklığında ve gelişmiş ülke tahvil getirilerinde sınırlı bir yükselişe neden olduğunu aktararak, buna karşın, küresel risk iştahının sürmesiyle gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarının son dönemde de güçlü seyrettiğini vurguladı.

Gelişmiş ülke para politikalarının normalleşme sürecine dair algılamalardaki değişimlerin, gelişmekte olan ülkelerin risk primlerinde bir miktar artış gözlenmesine yol açtığını anlatan Çetinkaya, şunları ifade etti:

"Türkiye'de ise özellikle jeopolitik riskler nedeniyle bu artış daha yüksek oldu. Türkiye'ye yönelik portföy akımları, geçtiğimiz rapor dönemine kıyasla ivme kaybetmekle birlikte birikimli olarak geçmiş yıllar ortalamasının üzerindeki seyrini sürdürdü. Kredi Garanti Fonu (KGF) teminatlı kredilerde limitlere ulaşılmış olması ve işletmelerin kredi talebindeki normalleşme sonucu kredi kullanımı, yılın 3. çeyreğinde ılımlı seviyelerde dengelenmeye başladı. Sıkı para politikasına karşın, bankaların kredi koşullarındaki gelişmeler finansal koşulların iktisadi faaliyeti destekleyici rolünün 3. çeyrekte devam etmesine katkıda bulundu."

- "Politika duruşumuzda daha temkinli hale geldik"

Murat Çetinkaya, tüketici fiyatları enflasyonunun temmuzda ulaştığı düşük seviyeden sonra, Türk lirasının döviz kuru sepeti karşısındaki değer kaybı ile başta petrol ve ana metaller olmak üzere ithalat fiyatlarında gözlenen artış sonucunda eylülde yüzde 11,2'ye yükseldiğini anımsattı.

Maliyet yönlü baskılara ilave olarak, iktisadi faaliyetteki güçlü seyir nedeniyle talep koşullarının enflasyona düşüş yönünde verdiği desteğin ortadan kalktığını belirten Çetinkaya, "İktisadi faaliyete ilişkin göstergeler, ekonominin 3. çeyrekte güçlü seyrini koruduğuna ve canlanmanın genele yayıldığına işaret ediyor. Buna karşılık, son çeyrekte destekleyici politikaların etkisinin azalmasıyla yurt içi talebin sınırlı ölçüde ivme kaybetmesi ancak büyümeyi sürüklemeye devam etmesi beklenmekte. Net ihracatın da özellikle turizm sektöründeki canlanma, küresel büyüme görünümündeki iyileşme ve döviz kurlarının rekabetçi seviyesi sayesinde büyümeye katkısının süreceğini değerlendiriyoruz." diye konuştu.

Çetinkaya, enflasyonda yaşanan maliyet yönlü yükselişin önüne geçmek amacıyla 2017'nin ocak-nisan aylarında para politikasını kademeli olarak sıkılaştırdıklarını kaydetti.

Sonraki dönemde de enflasyonun geldiği yüksek seviyeler ve çekirdek enflasyon göstergelerine ilişkin gelişmelerin fiyatlama davranışları üzerindeki etkisini sınırlamak amacıyla sıkı para politikası duruşunu koruduklarını anlatan Çetinkaya, "Son Para Politikası Kurulu kararıyla da politika duruşumuzda daha temkinli hale geldiğimizi ifade edebilirim." dedi.

- "Türk lirası diğer gelişmekte olan ülke para birimlerinden olumsuz ayrıştı" Murat Çetinkaya, önceki rapor döneminde olduğu gibi, gecelik borç verme faiz oranından sağladıkları fonlamayı sabit tuttuklarına ve sistemin fonlama ihtiyacının büyük kısmını Geç Likidite Penceresinden sağladıklarına işaret ederek, şunları söyledi:

"Enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme ve hedeflerle uyum sağlanana kadar sıkı duruşu kararlılıkla koruyacağımız yönündeki iletişimimiz ve fonlamanın büyük ölçüde tek bir kalemden yapılmasının para politikası belirsizliğini azalttığını değerlendiriyoruz.

Eylül ayının ikinci yarısından itibaren, jeopolitik gelişmeler ve gelişmiş ülkelerin para politikası normalleşme süreçlerine dair yapılan açıklamalar döviz kuru piyasalarında oynaklığa yol açtı. Kur takası getirilerinde bir önceki rapor dönemine göre bir miktar artış gözlendi. 2017 genelinde olumlu performans gösteren gelişmekte olan ülke para birimleri, eylülden itibaren dolara karşı değer kaybetmeye başladı. Aynı dönemde, gerek para birimlerindeki değer kaybı gerekse ima edilen döviz kuru oynaklıkları açısından, Türk lirasının diğer gelişmekte olan ülke para birimlerinden jeopolitik gelişmelerin etkisiyle olumsuz yönde ayrıştığını görüyoruz."

Bu yılın 3. çeyreğinde Hazine destekli KGF kefalet imkanının önceden belirlenen limitlere yaklaşması nedeniyle ticari kredilerde ivme kaybı yaşandığına dikkati çeken Çetinkaya, öte yandan, makro ihtiyati tedbirlerin gecikmeli etkileri ve iç talepteki canlanmanın, tüketici kredilerinin güçlü seyretmesine yol açtığını söyledi.

Çetinkaya, bankaların işletmelere verdikleri kredilere ilişkin standartların, 2. çeyrekte kredilere yönelik tedbirlerin de etkisiyle gerek bir önceki çeyreğe gerekse tarihsel ortalamalara göre daha gevşek seyrettiğini aktararak, 3. çeyrekte ise standartlarda belirgin bir değişim kaydedilmediğini bildirdi.

Banka Kredileri Eğilim Anketi sonuçlarına göre bireysel kredi talebinin de oldukça güçlü seyrettiğini vurgulayan Çetinkaya, işletme kredileri talebinde ise doygunluk gözlendiğini ifade etti.

(Sürecek)

En Çok Aranan Haberler