ANKARA (İHA) - Merkez Bankası, Kasım ayında Mevsimsel etkiler arındırıldığında, gıda fiyatlarının geçen aydaki göreli artışının geçici olduğunun görüldüğünü bildirdi.
Merkez Bankası'nın 'Kasım Ayı Enflasyon Raporu'nda, Ekim ayındaki beklenenden yüksek fiyat artışlarının ardından Kasım ayı enflasyon rakamlarının yorumlanmasının ayrı bir önem kazandığı belirtildi.
Mevsimsel etkiler arındırıldığında, gıda fiyatlarının geçen aydaki göreli artışının geçici olduğunun görüldüğü belirtiler raporda, "Bu da 'Ekim ayı enflasyonu ve görünüm' raporumuzdaki bulguları desteklemektedir. Diğer yandan, giyim grubunda mevsimselliğin Eylül - Ekim aylarından Ekim-Kasım dönemine kayması da göreli bir fiyat artış yanılsamasına yol açmıştır. Giyim fiyatları yorumlanırken, bu sektörde yılın ilk onbir ayındaki fiyat artışının sadece yüzde 1,8 olduğu göz ardı edilmemelidir" denildi.
Raporda şöyle devam edildi:
"2004 yılının ilk 11 ayında toplam fiyat artışı yüzde 8,8 olmuştur. Bu dönemde özellikle kira (yüzde 17,6), ulaştırma grubu (yüzde 15,8) ve mobilya-yer döşemeleri (yüzde 16,6) sektörlerindeki fiyat artışları dikkat çekici olmuştur. Bu alt kalemlerin 11 aylık fiyat artışına katkısı 4,75 puan olmuştur. Söz konusu sektörlerdeki fiyat gelişmelerinin enflasyona olumsuz katkılarının devam edip etmeyeceği 2005 yılı enflasyonu açısından önem kazanmaktadır. İç talepteki canlanma belirtileri ve düşük kalan göreli fiyatların telafi edilme eğilimi nedenleriyle 2005 yılında da kira ve mobilya fiyatlarındaki yüksek artışların devam edebileceği düşünülmektedir. Diğer yandan, 2005 yılında taşıt araçları üzerindeki vergilerin bu yılki kadar artırılma gereksinimi doğmayacağı ve petrol fiyatlarındaki artışların devam etmeyeceği varsayımları altında ulaştırma grubu fiyatlarının olumsuz katkısının ortadan kalkabileceği düşünülmektedir. Bu durumda, 2005 yılında enflasyon açısından risk oluşturabilecek başlıca alt grupların mobilya-yer döşemeleri ve kira grupları olacağı tahmin edilmektedir."
TEFE artışı açısından ise Kasım ayının olumlu bir dönem geçirdiği, tarım fiyatlarının arka arkaya iki ay çok yüksek artışlar gösterdikten sonra tekrar normal eğilimine döndüğü belirtilen raporda, "Diğer taraftan, özel imalat sanayiinde fiyat artışlarının yavaşlaması gelecek dönem enflasyonu açısından olumlu bir gelişme olmuştur. Ancak, toptan eşya fiyatlarında kamu kesimi ve özel kesim arasındaki göreli fiyat farklılaşması Kasım ayında daha da belirginleşerek devam etmiştir.
Bu noktada, genel kamu fiyatlama politikası üzerine ayrı bir parantez açılması faydalı olacaktır. 2005 yılı bütçesinde vergi gelirlerinin büyük bir kısmını oluşturan özel tüketim vergilerinde ciddi artışlar öngörülmektedir. Ne var ki, 2005 yılında tahmin edilen büyüme hızının altında bir gerçekleşmenin gündeme gelmesi halinde, toplam vergi gelirlerinde öngörülenin altında kalınması ve ek bütçe önlemlerine gereksinim duyulması söz konusu olabilecektir. Bu durumda, petrol fiyatları ve döviz kurundaki gelişmeler rafineri çıkış fiyatlarını düşürse dahi, akaryakıt fiyatları düşürülmeyecek, hatta artırılabilecektir. Ayrıca, kamu tarafından üretilen diğer malların fiyatlarında da ek ayarlamalara gidilmesi gündeme gelebilecektir. Söz konusu durum hem göreli fiyat yapısını bozarak kaynakların etkin kullanımını etkileyebilecek hem de enflasyonla mücadeleyi zorlaştırabilecektir. Bu ve benzeri potansiyel olumsuzlukların bertaraf edilebilmesi için, kamu iktisadi teşebbüslerinde "mali disiplin"in en önemli belirleyicisinin kamunun ürettiği mal ve hizmetlerin fiyatlarının artışı olarak algılanmaması, bunun yerine mali uyumun kamu sektöründe verimliliğin artırılarak sağlanması giderek artan bir önem kazanmaktadır" ifadeleri kullanıldı.
2004 yılının ilk üç çeyreğine damgasını vuran temel gelişmenin, yüksek büyüme ve buna bağlı olarak büyüyen cari açık olduğuna değinilen raporda, "Ancak, yılın ikinci yarısında ertelenmiş talebin oluşturduğu dönemsel etkilerin azalması, alınan bir dizi seçici önlem ve tüketici kredileri faiz oranlarının yükselmesi sonucu dayanıklı tüketim harcamalarındaki artışın yavaşladığı ve söz konusu sektörlerde kapasite kullanım oranlarının düştüğü gözlenmektedir" denildi.
Raporda şöyle devam edildi:
"Ayrıca sanayi üretimi, ara malı ithalatı, para talebi ve kredilerdeki artış hızı yavaşlamakta, likidite fazlasında bir azalma gözlenmekte, tüketim eğilimi ve tüketici güven endeksi istikrara kavuşmaktadır. Sonuç olarak bütün bu gelişmeler ve ekonomik aktiviteye dair diğer öncü göstergeler, büyümenin üçüncü çeyrekte yavaşlamaya başladığına ve bu göreli yavaşlamanın yılın son çeyreğinde de süreceğine işaret etmektedir.
Son yıllarda uygulanmakta olan sıkı maliye ve para politikaları nedeniyle iç talepteki canlanma kontrollü olarak gerçekleşmekte ve iç talep fiyatlar üzerinde henüz belirgin bir baskı oluşturmamaktadır. Ne var ki, dayanıklı tüketim malları talebinde başlayan canlanmanın yılın ikinci çeyreğinden itibaren daha geniş bir alt gruba yayılmış olması, 2005 yılında genel arz-talep dengesinin enflasyona vereceği desteğin, geçtiğimiz yıllara oranla daha düşük olacağına işaret etmektedir. Ayrıca, dünya hammadde fiyatları açısından olumsuz bir dönem geçirilirken, enflasyon bekleyişlerinin tekrar artmaması açısından iç talebin kontrol altında tutulması ayrı bir önem taşımaktadır. Bu doğrultuda, iç talep göstergeleri yakından takip edilmeye devam edilecektir.
Son dört çeyrek boyunca yüksek seyreden yatırım eğiliminin önümüzdeki dönemde üretim ve verimlilik üzerinde olumlu yansımalarının olacağı tahmin edilmektedir. Bunun yanında, mali disiplinin devam etmesi ve daha da önemlisi, kalitesinin artarak süreceği algılamalarının artması durumunda reel faizler daha da düşecek, üretici güveni artacak, yatırım ve ihracat canlanmaya devam edecek, sonuç olarak büyüme daha sağlıklı bir zemine oturacaktır. Böylece verimlilik artışları devam edebilecek, istikrarlı büyüme ve enflasyondaki düşüş aynı anda sürdürülebilecek ve bekleyişlerin olumlu seyri enflasyona destek verecektir. Şüphesiz bütün bu öngörüler, mevcut ekonomi politikalarının önümüzdeki dönemde de benzer bir yaklaşımla devam ettirilerek başlatılmış bulunan yapısal reformların hızla derinleştirileceği varsayımına dayanmaktadır."
Gelecek dönemde enflasyon ve riskler konusunda da açıklamalar yapılan raporda, son dönemde, gerek Merkez Bankası raporlarında, gerekse duyurularda, 2003 yılının dördüncü ayından sonra maliyet koşullarının çok olumlu seyretmesi nedeniyle ortaya çıkan "baz etkisi"nin vurgulandığı, yıllık enflasyon rakamlarının tamamen geçmişe dönük bir değişken olduğu, gelecek dönemden ziyade çoğu zaman bir önceki dönemin hareketleri tarafından şekillenebildiği belirtildi.
Baz yılın etkisiyle yıllık enflasyonun Temmuz ayında yükselişe geçtiği, sonbahar aylarında bu etkinin kısmen ortadan kalkmasıyla yeniden düşüş sürecine girdiği hatırlatılan raporda, "Bu noktada, benzer bir etkinin 2005 yılında da ortaya çıkma olasılığının olduğu gözlenmektedir. Zira 2004 yılının ilk dört ayında gerek olumlu maliyet koşulları gerekse kamu fiyatlama politikası nedeniyle fiyat artışları oldukça düşük düzeyde seyretmiştir. Mayıs ayından itibaren ise, maliyet koşullarının tersine dönmesi ve bütçe önlemlerinin öngörülmedik fiyat ayarlamalarını gerektirmesi sonucu fiyat artışları göreli olarak hızlanmıştır. Söz konusu etkiye bağlı olarak, 2005 yılının ilk dört ayında yıllık enflasyondaki düşüş eğiliminde bir duraklama, hatta yukarı doğru bir hareket oluşabilecektir. Ancak yapılan tahminlere göre 2005 yılının Mayıs ayından itibaren mevcut TÜFE ile ölçülen yıllık enflasyon tekrar aşağı yönelecek ve yıl sonunu hedefe yakın bir rakamda tamamlayacaktır. Kuşkusuz bu tahminler, mevcut ekonomi politikalarının benzer bir yaklaşımla devam ettirildiği, yapısal reformların aksamadan sürdürüldüğü, iç ve dış konjonktürde olağanüstü bir gelişme olmadığı varsayımlarına dayanan ana bir senaryo içerisinde yapılmaktadır" ifadelerine yer verildi.