Hayat kadını S.K., birlikte yaşayıp bir yıl kadar önce evinde çalıştığı Mersin’de genelev işletmecisi M.Ş.Ç.’den şiddet gördüğü için Mersin’i terk edip, İstanbul’a gitti. Kaçarken oğlunu Mersin’de bir bakıcının yanına bıraktı. İddiaya göre M.Ş.Ç., çocuğun kaldığı adresi bulup, bakıcısından zorla alarak S.K.’nın dönmesi için baskı yaptı. Oğlunun rehin kalmasına dayanamayan S.K., 5 ay sonra Mersin’e döndü. Polisten yardım isteyip, oğlunu kurtardı. Bir başka genelevde çalışmaya başladı. Eski patronu M.Ş.Ç., kendi evinde çalışması için S.K.’ye baskı uyguladı. Ancak S.K. ile aynı evde çalışan hayat kadını A.Ç., genelev patronu M.Ş.Ç.’nin baskılarına karşı çıktı. S.K., tekrar kavuştuğu oğlununiçine kapanması, sık sık ağlaması üzerine, kendisi İstanbul’dayken neler yaşadığını sordu ve tecavüze uğradığı gerçeğini öğrendi.
**’RUH SAĞLIĞI BOZULMUŞ, İNTİHAR EDEBİLİR’ RAPORU**
Bunun üzerine S.K., eski patronu M.Ş.Ç.’nin intikam almak için oğluna tecavüz ettirdiği iddiasıyla şikayetçi oldu. Cumhuriyet Savcılığı, 10 ay önce M.Ş.Ç. hakkında ’Çocuğa cinsel saldırı ve kötü muamele’ suçlaması ile soruşturma açtı. Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’na sevk edilen çocuğun muayenesinde tecavüze uğradığına dair anlattıklarının doğru olduğu yönünde rapor verildi. Raporda çocuğun aç ve susuz bırakıldığı ve ruh sağlığının olumsuz etkilendiği ve intihar edebileceği de belirtildi. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı, M.Ş.Ç. hakkında tutuklama kararı çıkarttı. 9 aydır yakalanamayan M.Ş.Ç., şikayetten vazgeçmesi için de bu süreçte S.K.’ya baskılarını sürdürdü.
**İÇİNDE BULUNDUĞU OTOMOBİL KURŞUN YAĞMURUNA TUTULDU**
Son olarak iki gün önce S.K. ve kendisi gibi hayat kadını olan A.Ç.’nin içinde bulunduğu otomobil, genelevden çıkarken kurşun yağmuruna tutuldu. Otomobilin sürücüsü ve iki kadın saldırıyı yara almadan atlattı. Olayı soruşturan polis, M.Ş.Ç.’nin azmettirdiği öne sürülen şüpheliler N.A., F.T. ve A.Y.D.’yi yakaladı. Sorgularının ardından adliyeye sevk edilen 3 şüpheli tutuklandı.
**’İŞKENCE GÖRDÜM, HAYATIM ZİNDAN OLDU’**
M.Ş.Ç.’nin hayatı kendisine zindan ettiğini anlatan S.K. şu iddialarda bulundu:
"Sürekli dayak yiyordum. ’Oğlunu keseriz, öldürürüz, her şeyi yaparız’ diyerek beni tehdit ettiler. Evde sürekli çocuğumun gözü önünde dayak yiyordum. İşkence görüyordum. Evden çıkmak istiyordum, ancak zorla tutuluyordum. Hep işkence gördüm. Bunların hepsini kaçmamam ve zoraki çalışmam için yapıyordu. Sürekli içeride çalıştığım zaman işkenceler görüyordum. Dışarıya zaten çıkarmıyorlardı. Kafamda şişe kırıp, kırbaçla dövüyordu. Bundan dolayı çocuğumun da aynı şeyleri yaşamaması için zoraki kaldım. Ama en sonunda dayanamayıp İstanbul’a kaçtım."
**’ÇOCUĞUM SÜREKLİ AĞLIYORDU’**
Çocuğunun, M.S.Ç. himayesinde bir bakıcıda kaldığını bu nedenle yanında götüremediğini belirten S.K. sözlerini şöyle sürdürdü:
"İstanbul’a gittiğimde çok rezillikler yaşadım. Bana bakacak, sahiplenecek kimsem yoktu. En son dayanamadım. Çocuğum için tekrar Mersin’e döndüm. Mersin’e geldikten sonra tehditler devam etti. ’Seni öldüreceğiz, kafana sıkıcağız, genelev kapısına asıp, seni aleme ibret yapacağız, çocuğuna tecavüz ettik’ diye tehditler savurdu. Çocuğum bakıcısından yanıma geldiği zaman elleri ve kolları hep kesikti. Sürekli ağlıyordu. Çocuğumu bakıcısından almışlar. M.Ş.Ç. çocuğumu bakıcısından gezdirmek için almış. ’Seninle biraz gezelim’ demiş. Bir eve götürüp, yanında uzun boylu, kirli sakallı, esmer bir genç daha varmış. Arabanın içinde Kürtçe konuştukları için oğlum ne olduğunu anlamamış. Sonra eve gittiklerinde M.S.Ç. oğluma, ’Sen bu abiyle yarım saat kal, ben gelip seni alacağım’ demiş. Bu kişi oğluma tecavüz etmiş. Oğlumun psikolojisi bozulmuştu. Fazla konuşmuyordu. Sürekli kendi kendine ağlıyordu. Benden çekindiği için ’utanıyorum’ diye çok acılar çekti. Oğlum bu iğrençlikleri anlatınca şikayetçi oldum. Bana anlattıklarının hepsi raporla doğrulandı."
**’ŞİKAYETİMİ GERİ ALMAM İÇİN BASKI YAPIYORLAR’**
Yaşadığı olaylar nedeniyle sahipsiz kaldıklarını da anlatan S.K. daha sonra şunları söyledi:
"Bir gün çocuğumu doktora götürmek için çalıştığım yerden arkadaşımla çıktım. Yolda silahlı saldırıya uğradık. Bize saldıran M.Ş.Ç.’nin adamlarıydı. Devletimizden bize sahip çıkmalarını bekliyoruz. Bana, çocuğuma, arkadaşlarıma bir şeyler olduktan sonra mı müdahale edecekler? Görüyorlar, duyuyorlar. Ama hiçbir şekilde ilgi yok. Ben ve çocuğum devletimize sığındık. Kendim, çocuğum ve iş arkadaşlarımın hayatından endişe duyuyorum. Çocuğuma karşı yapılanların kimsenin yanına kalmasını istemiyorum. Sonuna kadar da gideceğim. Davayı geri çekmem için baskı ve tehdit ediliyorum. İşin doğrusu ortaya çıktığı için bana gözdağı veriyorlar. Şikayetimi geri çekmemi bekliyorlar. Ama ben ne olursa olsun şikayetimi geri çekmeyeceğim. Ben oğlumu topluma kazandırmak istiyorum. O daha bir çocuk. Bir şeylerin fakında değil, çok zor ve kötü günler geçiyoruz. Kimse isteyerek bu yolu seçmez. Ama ben mecbur kaldım. Çocuğum için de ise her şeyi yapmaya hazırım. Çocuğumun da can güvenliği olmadığı için başka bir yere bırakıyorum. Okula da gönderemiyorum. Bu yıl 4’e gitmesi gerekiyordu. Ama maalesef okulu bırakmak zorunda kaldı. Yeter artık. Devletimizin bize yardım etmesi için bana ya da çocuğumun başına bir şey mi gelmesi gerekiyor?"
**’OKULA GİTMEK İSTİYORUM’**
Yaşadığını iddia ettiği iğrenç tecavüz olayı nedeniyle de okulundan kopan çocuk, annesine sıkı sıkı sarılarak, "Artık okula gitmek istiyorum. Arkadaşlarımla oynamak istiyorum. Tek istediğim hemen okula gitmek. O kötü adamlardan da çok korkuyorum. Bana yaptıklarının hepsini doktor amcaya da anlattım. Annemi sürekli dövüyorlardı. İşkence çektiriyorlardı" dedi.
DHA