Mersinli Dershaneciler: Dershaneleri Kapatmak Onarılamaz Yaralar Açar

Mersin'de faaliyet gösteren 90 dershane ve etüt merkezi temsilcileri, dershaneleri kapatmaya yönelik girişimin ülkeye fayda yerine onarılamaz zararlar getireceğine söyledi. Ticaret ve Sanayi Odası'nda bir araya gelerek dershanelerin kapatılmasına yönelik hazırlanan tasarıya tepki gösteren dershane temsilcileri, kapatmanın hem ekonomide hem de eğitimde birçok yeni soruna neden olacağını vurguladı. Dershane ve etüt merkezi ile çatı kuruluş olan ÖZDEBİR, GÜVENDEN ve TÖDER temsilcileri Ticaret ve Sanayi Odası öncülüğünde bir araya gelerek, dershaneleri kapatmanın ekonomik ve eğitim açısında oluşturacağı soruna dikkat çekti. Toplantıda ilk sözü alan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Eğitim ve Kalkınma Vakfı Başkanı İbrahim Kiper, dershanelerin istihdam oluşturarak piyasada ekonomik bir boşluğu doldurduğuna dikkat çekti.Bunları birdenbire kapatılmasının ekonomide çok büyük ve düşünülemeyecek yaralara sebep vereceğini vurgulayan Kiper, hem istihdam, hem de şirketlerin kapatılması yönünden konunun kendilerini ilgilendirdiğini kaydetti.Serbest ekonomi piyasasında ‘kapattım’ demekle firmaların kapatılmamasının yanlışlığına işaret eden Kiper, "Firmaların kapatılmasının kendi haline bırakılmasının, serbest ekonomi rekabet ortamında çalışan maddelerine göre olması gerekir. Dershanelerin faydalı olduğu bir gerçek. Bu kurumlar olmazsa üniversiteye girmenin hayli zor olduğu görülmektedir. Çünkü dershaneler üniversiteye girerken sorulan soruların tamamına eğitim ve öğretim olarak cevap verebilmektedir. Normal klasik eğitim sistemimizde bunların okullarımızda yeterince verilmediğini görmekteyiz. Bundan dolayı zaten dershaneler çıkmıştır. Eğitim durumu düzelmeden dershanelerin kapatılması gençlerimizi boşluğa itecektir." ifadesini kullandı. MERSİN'DE 90 DERSHANEDEN SADECE İKİSİ DÖNÜŞMEYE MÜSAİTMersin Özel Dershaneler ve Etüt Merkezleri Platformu adına açıklamada bulunan Bekir Yılmazer ise dönüşüm denilen şeyin içinin boş olduğunu söyledi. Mersin'de 90 dershaneden sadece ikisinin okula dönüşmeye müsait olduğunu anlat Yılmazer, Başbakanın sektörle ilgili yanlış ve eksik bilgilendirildiğini kaydetti. Paydaşlarla yapılacak toplantıların üst düzey dernek yöneticilerle yapılmasının yararlı olacağına inandıklarını ifade eden Yılmazer, "Serbest piyasa ekonomisinde kurumların varlığını ve geleceğini arz talep dengesi belirler. Bu sistemde yasal olan her girişim serbesttir, bırakın sektörümüzün geleceğini dışarıdan müdahale olmadan arz talep belirlesin. Dershane ve etüt merkezlerinin kapatılmak istenmesi ile oluşan kaostan konunun tarafları ile müzakere edilerek kimsenin mağdur edilmeyeceği bir sonuca gidilmelidir." dedi.Sınavlar olduğu müddetçe, destek eğitimine gereksinim duyan yüzbinlerce öğrencinin kapatılma karşısında farklı ve daha pahalı yollarla bu desteği alma yoluna gideceğini vurgulayan Yılmazer, bundan da sadece varlıklı ailelerin çocuklarının yararlanabileceğini söyledi. Konunun herkesin ortak meselesi olduğunu kamuoyuna anlatmak istediklerini vurgulayan Yılmazer şunları kaydetti: "Biz dershane sahiplerinin tamamının canı yanmakta. Tamamının ekonomik düzeni bozulmakta tamamının geleceğe dönük kaygıları ortaya çıkmaktadır. Bu bir gurup meselesi değildir. Eğitimle alakalı bir sorundur. Ama meseleyi öyle görmek isteyenler var. O zaman ne oluyor bir bütünü bölüyorsunuz yüzde 25'in sorunu diyorsunuz. O zaman biz yüzde 75 derdimizi nasıl duyuracağız. Altını çizerek söylüyorum bu bir sektör sorunudur. Bu sektörü yatırım yapan herkesin canı aynı oranda yanmaktadır. Buradan feryat ediyoruz, iş işten geçmeden, büyük sıkıntılara yol açılmadan dershanecileri bakanlığımız dinlesin. 3 bin kişilik bir kitle örgütü var ve siz bunları muhatap almıyorsunuz."Dershane kapatma meselenin neden çıktığını kimsenin anlayamadığını anlatan Yılmazer "Memleketin başka sorunları yok muydu? Onlar halledilecekken sanırım bir gün vatandaşın birisi Başbakanımıza (Benim böyle bir sıkıntım var dershane yüzünden. O gün dershaneler kapansın) dedi. Ondan sonra bir inatlaşmaya gidildi. (Ben sözümü söyledim, dediğim dedik, çaldığım düdük) oldu. Ondan sonra geri adım atamamanın sıkıntılarını yaşıyoruz biz bugün." şeklinde konuştu.